Cumartesi günkü yazımda bir de iktidarın tasarruf çelişkisinden söz etmiştim.

Örnek olarak da Kars’taki Kafkas Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin bilgisayar sorununu örnek vermiştim. Üniversite yönetimi 80-90 bin lira tutarındaki bilgisayar alım işini tasarruf gerekçesiyle iptal etmiş.

Halbuki o bilgisayarlar öğrenciler tarafından çizim, grafik gibi yazılımları öğrenme amacıyla kullanılacaktı. Şimdi o bilgisayarlar olmayacağı için o dersler yapılamayacak.

Şimdi sadece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresiyle birlikte maç izlemek için Berlin’e Boeing 747-8 tipi uçakla gitmesinin maliyetini düşünün.

Bir Boeing 747, 6 saatlik uçuşta 20 bin litreden fazla uçak benzini yakar. Bir litre uçak yakıtı ise 2024’te 2,1 dolar. Görüyorsunuz ya sadece yakıtı 40 bin dolardan fazla.

Yani 1 milyon 300 bin lira.

Kafkas Üniversitesi, öğrenciler için elzem olan bilgisayarları 80-90 bin liralık tasarruf yapmak için almıyor, çizim ve grafik derslerini alacak onlarca çocuk bilgisayarlardan mahrum kalıyor ama ülkenin Cumhurbaşkanı yakın çevresiyle sadece maç izlemek için bu paranın 15 katından fazlasını harcayabiliyor.

Şimdi açık açık soruyorum:

Adaletin bu mu dünya?

O kurşunun hesabı sorulmalı

Burak Kılıç adlı şahıs, sosyal medyada kurşunlu bir mesajla meslektaşlarım Barış Terkoğlu, Alican Uludağ, Erk Acarer, İsmail Saymaz ve Timur Soykan’ı hedef almış. Öncelikle bu tehdidi kınıyor, lanetliyorum.

Sizce Burak Kılıç “Ülkü Ocakları Kültür Vakfı Genel Başkanı” unvanının arkasına sığınmasa, sıradan bir vatandaş olsa bunu yapabilir mi?

Ya da mesela yandaş gazetecilerin fotoğraflarıyla böyle bir mesaj paylaşsa ne olur?

Türkiye’deki en büyük sorun cezasızlık sorunudur.

Hani bir söz var ya:

“Adam gibi devletin olmadığı yerde kendisini devlet yerine koyan adamlar türer.”

İşte tam bunu yaşıyoruz.

Devletimiz adalet mekanizmasını çalıştırmadığı, bu tür tehditlere göz yumup hatta el altından desteklediği sürece bu tip insanlar sadece gazetecilere değil, gün gelir “devlet benim” diyerek devlete de kafa tutar.

O nedenle ilgililer/yetkililer (o kurşunun sosyal medyada kalmayacağı, birilerini de hedef alacağı gerçeğinden yola çıkarak) o kurşunun gereğini yapıp hesabını bir an önce sormalıdır.

AJET Meselesi 2: Halkı cezalandırmak!

6 Temmuz 2024 Cumartesi günü yazdığım yazıda AJET sorununu anlatmıştım.

Hani derler ya “bir dokun bin ah işit”...

Tam da öyle oldu.

Yüzlerce mesaj aldım. Rötarlar mı dersiniz? İptal edilen uçuşlar mı dersiniz?

En çok da “muhatap bulamamak” sorunu dile getirilmiş.

Gerçekten de öyle...

Bir şirketle ilgili bir olumsuzluğu sosyal medyada paylaşırsanız ya da gazeteciler yazarsa o şirketin en azından halkla ilişkiler bölümü harekete geçer ve durumu izah etmeye çalışır.

AJET yönetimi tam kör sağır dilsiz.

Hiçbir beceriksizliğini, hatasını üstüne almıyor.

Kafasını kuma gömerek bu sorunların da görünmeyeceğini sanıyor.

Anadolu’nun birçok yerine AJET uçuşları adeta zorunlu nasıl olsa. Halkın başka seçeneği yok. AJET yöneticileri de hepimize “Başınıza gelen her şeye seve seve katlanacaksınız” diyor.

Ha bu arada şunu da söylemek lazım.

Sorun personelden kaynaklanmıyor.

Onlar canla başla çalışıyor. Bütün şikayetlere, öfkeli yolculara maruz kalıyor. Hatta havacılık tazminatları gibi en temel haklarını yeterli seviyede alamıyorlar. Eurocontrol DHMİ’ye paraları gönderiyor ama DHMİ o parayı tazminatlara yansıtmıyor. Para nereye mi gidiyor? Hadi siz tahmin edin!

Halkı cezalandırma yöntemleri bununla da sınırlı değil.

Örneğin İzmir gibi bazı şehirlerden Kars’a direkt SunExpres uçuşları yapılırdı. Şimdi haziran-eylül arasında yurt dışı uçuşlarını bahane edip onları da kaldırmışlar. Halbuki yazın memleketlerine gidenler daha çok olur ve daha fazla talep gelir.

Artık o şehirlerden Kars’a gitmek isterseniz, Ankara ve İstanbul’dan transfer edilmeniz şart. O da Ankara ve İstanbul’dan Kars’a (ya da tam tersi) bilet bulmayı imkansız hale getiriyor. Bununla da kalmıyor fiyatları artırıyor.

Bir detay daha. Anadolu Jet, AJET olmuş ama uçakların daha sadece sekizi AJET rengine boyanmış. Sivil Havacılık Kuralları gereği üzerine AnadoluJET yazan uçakların işlemlerini THY yapmak zorunda. Bu da haliyle büyük bir karmaşa yaratıyor.

AnadoluJET gibi bir markayı yok edip, AJET gibi bir kaos yaratmayı başarmışlar ve sadece halkı cezalandırmışlar.

Bunu başarmak da zor.

Ünlü sloganlarında da denildiği gibi:

Yaparsa AK Parti yapar!