Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği bakanıyken, İliç’teki Çöpler Altın Madeni’ne, kapasite artışı için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporu veren Murat Kurum, “ÇED raporuyla toprak kaymasının ne ilgisi var” dedi.

Bire bir ilgisi var Murat Bey!

Çünkü ‘ÇED Olumlu’ raporunda heyelan riskinin bulunmadığı yazıyor.

HEYELAN POTANSİYELİ YOKMUŞ

Anagold Madencilik, kapasite arttırımı için üç yıl önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurdu.

Bakanlık ÇED olumlu raporu verdi.

Raporda, heyelan potansiyelinin olmadığı belirtildi. 

Öngörüden yoksunluk ancak bu kadar olur!

Rapor şöyle diyor:

“Toprak kayması riski genellikle kayaların çok çatlaklı olduğu, sıvılaşmaya hazır yüzeysel topraklar, killer ve siltlerin bulunduğu yerlerde daha yüksektir. Çalışma alanı düşük miktarda yağış aldığından ve yüzeyde bitki örtüsü az masif kireçtaşı ve mermer kütleleri bulunduğundan heyelan potansiyeli taşımamaktadır.”

KOPYALA-YAPIŞTIR

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), raporun iptali için Erzincan İdare Mahkemesi’nde dava açtı.

Mahkeme bilirkişi heyeti oluşturarak, raporun değerlendirilmesini istedi. 

Heyet 17 sayfalık görüşünde, ÇED raporunu olduğu gibi tekrar etti. Hatta heyelanla ilgili ifadeleri kopyala-yapıştır yönetimiyle alıntıladı.

Erzincan İdare Mahkemesi, ciddiyetsiz raporu dayanak alarak, itirazı reddetti.

TMMOB temyiz etti.

Danıştay 6. Daire, itirazı kabul etti.

Erzincan İdare Mahkemesi’nin kararı 5 Nisan 2023’te bozuldu. 

DANIŞTAY BOZDU 

Kararda, ÇED’le ilgili yargısal denetim yapılırken, mutlaka bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise raporu hazırlayanların uzmanlıkları dikkate alınarak seçilmesi gerektiği ifade ediliyor.

ÇED raporundaki taahhüt ve bilgilerin yinelendiği belirtilerek, şöyle deniyor: 

“Mahkemece sorulan hususların davacının iddiaları da dikkate alınmak suretiyle aydınlatılmasından ziyade ÇED’deki  taahhüt ve bilgilere yer verilmekle yetinildiği...”

Örnek olarak, atık depolama tesislerine, pasa depo sahalarına, doğal afet durumuna, çığ, sel, kaya düşmesi, heyelan ve depremselliğe ilişkin ÇED raporunda alınması öngörülen bilgiler ve önlemlerin sadece aktarıldığı belirtiliyor.

Karardan:

“ÇED raporunda verilmiş taahhütlerin yeterli ve gerçekçi olup olmadığı hususunda kanaat oluşturacak proje alanında yapılmış gözlem ve incelemelere dayalı somut ve teknik tespitlere yer verilmediği, davacının iddialarının değerlendirilmediği görülmektedir.”

Dolayısıyla bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığı sonucuna varıldı. Yeni ve yetkin bir heyet oluşturularak, madende keşif ve inceleme yapılması ve hazırlanacak rapor doğrultusunda kararın verilmesi uygun görüldü.

‘DOĞA OLAYI TETİKLENMESİN’

Anagold, bu rapor karşısında ne mi yaptı?

Kapasite arttırmak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yeniden dosya sundu. 

Bakanlık Erzincan İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün görüşünü sordu.

Müdür Kadir Turan, 23 Haziran 2023’te Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’nü heyelana karşı uyararak, şunları kaydetti:  

 “Sahada yapılacak tesis ve inşaat işlemlerinin herhangi bir doğa olayını tetiklememesine dikkat edilmeli, bölgede meydana gelebilecek deprem, kaya düşmesi, heyelan, su baskını, çığ, vb. gibi afetler göz önünde bulundurulacak olup patlatmalardan dolayı yerleşim birimlerinde meydana gelebilecek olumsuz etkilerden Anagold sorumlu olacaktır.”

Ve 16 Ağustos 2023’te “ÇED gerekli değil” raporu alan Anagold, kapasitesini arttırıp sahasını genişletti.

Heyelana karşı önlem alındı mı?

Asla...

Madenin radar sistemi, heyelanın meydana geldiği yığın liçini tam olarak görmüyordu.

‘Neil Bar’ adlı uluslararası denetim firması geçen kasım-aralık ayında iki radar ve iki Robotik Station cihazı alınmasını önerdiği halde dört aydır ihtiyaç karşılanmadı. 

Anagold Genel Müdürü Cengiz Yalçın Demirci, “cihazlar yurt dışından getirildiği için alım sürecinin uzadığını” söylüyor.

Yani, sayın Kurum...

Bakanlığınız sırasında verilen ‘ÇED Olumlu’ raporunda maden için “Heyelan potansiyeli taşımamaktadır” denilmese, belki radar sistemi ihmal edilemeyecek, dokuz işçimiz toprak altında kalmayacak, Türkiye bir Çernobil’in kıyısına gelmeyecekti.

Lütfü Savaş: CHP göstermese bağımsız aday olurdum

CHP, uzun bir bocalamadan ve gelgitten sonra Hatay’da Lütfü Savaş’ın adaylığında karar kıldı.

Savaş’ı aradım.

Geçen hafta adaylığının geri çekildiği cumartesi gecesinden bir  daha aday gösterildiği pazartesi gecesine kadarki 48 saatin perde arkasını kendisinden dinledim.  

■ Geçen cumartesi aday tanıtım töreni için Ankara’ya davet edilmiştiniz. O gece ne oldu?

Davet geldi. Sandalyeme adım yazılmış. Adıma kart da vardı.

■ Sonra?

Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek, gece aramış. Sabah döndüm. Genel merkeze çağırdı, gittim. “Anketler çok kötü” dedi. Dört anket varmış.

Ne görünüyor?

“Yüzde 22 görünüyorsun” diyor. Çok tuhaf... İstatistik bilirim. “Bunlar doğru değil” dedim. “Başka adam bul yerine” dedi. “Önerebilecek durumum yok. Ben kazanamıyorsam, kimsenin kazanma şansı yok” dedim. Bir milyondan fazla insan var oy kullanacak. Vekaletle nasıl yapacağız? Dedim ki “O zaman beni affedin, gidiyorum.”

Affedin derken, partiden ayrılmak, değil mi?

Tabi, kendime güveniyorum. Ben kazanırım. 

■ Bağımsız aday mı olacaktınız?

Olabilirdim. 

Sonra...

Pazartesi saat 10.30’da genel başkan davet etti. Dedim ki “Ben anketlerde iyiyim, seçimi kazanıyorum.” İki anket götürdüm. İkisinde de öndeyim. Özel, “Başkanım bir kişi öner, onu yapalım” dedi. “Önerecek kimse yok” dedim. O kadar anket yapılmış, birisi yaklaşamamış. Dedim, “Müsadenizi isteyeyim.” “Bizden haber bekleyin” dedi.

Gece beni çağırdı. “1 Nisan sabahı, Atatürk’ün emanet ettiği o coğrafyayı Atatürk’ün kurmuş olduğu partiyle almak istiyorum. Ben mutlu olacağım. Sizin de olmanızı istiyorum” dedim. Milletvekilimizi, il başkanımızı, ilçe başkanları ve adaylarımızı çağırdı. “Kefil misiniz?” dedi. Üçte ikisi “Kefiliz” dedi. “Tamam dedik.”

Hatay’da durum ne?

Kazanacağız.

■ Bu süreçte yıpranmadınız mı?

Futbolcu antremansız kalırsa paslanır. Antremanlıyım, kazanacağım. 15 yıllık belediye başkanıyım. Hiçbir ahlaksızlığım, yolsuzluğum, hırsızlığım görülmemiştir. Adalet ve eşitlikte hassas teraziye sahibin. Beni güvenilir olduğum için seçtiler. Hatay’ı böyle bırakamam. Bıraktığım zaman AK Parti kazanıyor. Siz olsanız vicdanınız elverir mi bırakmaya? Bu kadar yıkılmış bir şehirde, kendime yediremem bırakıp gitmeyi...

■ Hatanız olmadı mı?

Ben de depremzedeyim. Hiç terk etmedik Hatay’ı. En fazla iş yapması gereken, iktidardır. Hangi bütçeyle yapacağım? İş yüküm 12 kat artmış, gelirim yüzde 40’a düşmüş. Bu şartlarda belediye ne yapabilir? Benim dışımdaki hiçbir belediye başkanı çıkıp konuşamadı. Beş yıl ruhsat verdim, o da sadece Antakya merkezde. Ama sadece Antakya’da yıkım olmadı. Şehrin her noktasında oldu. 2018’de imar affı çıktı, bu şehirde 205 bin bölüm affedildi. Diyorsunuz ki mezarda oturmaya devam edin. Siz affediyorsunuz ama rabbim affetmiyor.

■ Gökhan Zan’ın eleştirileri hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Partimin 280 bin oy almasından dokuz ay sonra yerel seçimde 490 bin oy aldım. Partimin oyundan 210 bin fazla...  Ben zaten Hatay ittifakını yapmışım.  

■ Zan’la aranızda görüşme olur mu?

Hiç görüşmedim. Altı yedi sene beraber çalıştık Hatayspor’da “Avrupa’da ders alacağım” diye vedalaştı, gitti. Nişan yüzüğünü taktım. Nikahını kıydım. Eşim nikah şahididir. Gökhan’la sıkıntımız yoktu. Ama siyasete girince demek ki insanlar farklı platforma dönüşebiliyor. 

(NOT: Bu söyleşi iki gün önce yapıldı. Gökhan Zan’ın, adaylığını çekmesi için mafya tarafından tehdit edildiği ve kendesine para teklif edildiği iddiasını sormak için dün Lütfü Savaş’ı aradım. Ancak kendisine ulaşamadım.)