Sevgili okurlarım, birkaç gün önce burada çıkan kısa bir yazımı herhalde okumuşsunuzdur...
Bir sürü birikmiş işim ve hastane koşuşturmalarım vardı, onları halletmem gerekiyordu.
O yüzden yazamamıştım...
Ama Türkiye’nin gündemi acayip bir biçimde öylesine yoğunlaştı ki, yazmamak mümkün değildi.
Şimdi yeniden yazıyorum...
★★★
Yanlarına Apo’yu da alıp barış turlarına çıktılar!
Karşılarında muhatap olarak Apo ve onun Meclis’teki temsilcisi olan DEM var.
Modelin sürükleyici unsuru ise İmralı’da yatmakta olan şahıs.
DEM ekibi kendisini İmralı’da ziyaret edip hasret giderdi ama söz konusu beyefendinin onlara neler söylediği, ne gibi talimatlar verdiği belli değil.
Oradaki bütün konuşmalar devlet tarafından doğal olarak banda alınıyor... Ve bu durumda rahatlıkla şunu söyleyebiliriz:
Devlet, Apo’nun DEM ekibine neler söylediğini ve ekibin kendisinden neler istediğini noktasına virgülüne ve nefes alışına kadar biliyor...
★★★
Apo’nun bütün amacı kendisini kurtarmak!
Sahte barış çığlıkları arasında İmralı’dan bir an önce çıkıp özgürlüğüne kavuşmak...
Peki ama biz bu Apo’ya nasıl güvenelim?
Mesele sadece ona güvenip güvenmemek değil, bir de dışarıdaki dağ kadroları var.
Varsayalım malûm şahıs onlara Recep Tayyip’in istediği gibi “Silahları imha edin, barış çubuğunu yakın” diye talimat verdi.
Teröristler topluluğu bu sözleri acaba dikkate alır mı!
★★★
Kafalarda oluşan çok önemli sorulardan biri de şu:
Bu arabuluculuk işine niçin Devlet Bahçeli soyundu?
Memleketin her santimetrekaresini yöneten Recep Tayyip niçin devreye girmedi de bu tehlikeli görevi Devlet Bey’e verdi?
Bu sorunun yanıtı çok basit!..
Çünkü iki ortağın bir tek amacı var...
Terörü bitirmek falan değil...
Recep Tayyip’in üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamak.
★★★
Meclis’teki AKP-MHP ittifakının çoğunluğu buna yetmiyor,
O halde ne yapacaksın, kendine üçüncü bir ortak bulacaksın!
DEM var ama bu konuda işe yarayıp yaramayacağı belli değil.
DEM’i kafakola almak için ne yapacaksın?
Piyasaya Apo’yu süreceksin!
İmralı’da kapıları ardına kadar açtırma güvencesi verip önce onu güzelce bir rahatlatacaksın!
Sonracığıma, on binlerce insanımızın katili olan Apo’ya ‘dostluk ve kardeşlik (!)’ mesajları verdireceksin.
★★★
Olmaz olmaz deme abicim burası Türkiye, olmaz olmaz!
Bakarsınız, günün birinde binlerce masum insan cezaevlerinde yatarken Recep Tayyip kafadan bir af çıkarıp malûm şahsın salıverilmesine olanak sağlar ve bizler de kendisine kavuşmuş oluruz!
Niye olmasın ki..
Recep Tayyip hem tek adam ve hem de dünya lideri.
Ne diyor PKK için?
Ya silahlarını gömecekler, ya da kendileri gömülecek.
★★★
Peki ama bu iktidar-Apo yakınlaşmasını niçin Recep Tayyip değil de Devlet Bahçeli başlattı?
Dikkat ediniz, Meclis’teki o malûm el sıkışma olayından birkaç gün önce Ankara’da önemli bir görüşme gerçekleşmişti...
Recep Tayyip-Devlet Bahçeli görüşmesi.
Konuyu orada müzakere ettiler ve karara bağladılar.
‘İlk açılımı’ küçük ortak yapacak, dünya liderimiz ise devreye havayı kokladıktan sonra girecekti.
★★★
Barış marış derken, terör bitti bitiyor derken, her şey iyi gittiği takdirde sıra cumhurbaşkanı seçimine gelecekti!
Böylece, DEM’in desteğini cebine koymuş olan Recep Tayyip, anayasa ve yasalar açısından mümkün olmasa bile bir kez daha o makama seçilecekti.
Bu hesaplar yapıldı,
Perdenin arkasında Recep Tayyip ve Saray ekibi var...
İktidarın fedakar stepnesi Devlet Bahçeli ise rol icabı öne alındı.
★★★
Milyonlarca insanımızın tanık olduğu o el sıkma şovları boşuna yapılmadı!
İktidar ortakları bu konuyu doğrusu iyi keşfetmişti...
Apo, DEM’le birlikte iktidar ortaklarının yumuşak karnı oldu.
Tahliye edilmek uğruna vermeyeceği ödün yoktu.
Şimdi gün sayıyor!
Ev hapsine bile razı.
Zaten anımsayın, ilk yakalandığında bile “Ben devletime bağlıyım” dememiş miydi!
Bağlılığını şimdi, bundan sonra da inşallah gösterip hepimizi mahcup edecektir!