Rusya’nın arka bahçesi bahçıvan değiştirdi!

Geçtiğimiz hafta Rusya’nın Yekaterinburg kentinde 50’ye yakın Azeri kökenli kişi gözaltına alındı. Olay, iki kardeşin - Ziyaddin ve Hüseyin Safarov’un - gözaltında hayatını kaybetmesiyle büyüdü. Rusya, ‘doğal sebepler’ dedi. Azerbaycan ise işkence şüphesiyle nota verdi.

Bu olayın hemen ardından Bakü’de Rusya’nın resmi medya kurumu Sputnik’in ofisi polis baskınına uğradı. Kurumun müdürü, editörü ve 15 çalışanı gözaltına alındı. Diplomatik ziyaretler iptal edildi, büyükelçiler çağrıldı.

Yani evet, ortada bir kriz var. Ama bu kriz yeni değildi; uzun süredir birikiyordu.

Mesele iki ülke arasında yaşanan sertleşmeden öte bir şey.

Mesele, Rusya’nın artık eski nüfuzuna sahip olmaması.

Ve Azerbaycan’ın kendi gövde gösterisini yapacak düzeye gelmiş olması.

★★★

Hatırlayalım... 2020 Karabağ Savaşı’ndan sonra Azerbaycan, yalnızca Ermeni birliklerini değil, Rusya’ya olan askeri bağımlılığını da büyük ölçüde tasfiye etti.

Bunu yaparken yalnız değildi:

Türkiye taarruz gücüyle, İsrail savunma teknolojileriyle yanındaydı.

Azerbaycan, kısa sürede savaş teknolojilerinde çağ atladı.

Karada Türk SİHA’ları, havada İsrail radarları, sınırda Türk komandoları vardı.

Ve bu yeni düzenin adı aslında çok tanıdıktı.

★★★

Nasıl ki İsrail, 2010 sonrası Doğu Akdeniz’de gaz rezervlerini Mısır, Rum Kesimi ve Yunanistan’ı da yanına alarak stratejik araca dönüştürdü; Azerbaycan da TANAP ve TAP gibi boru hatlarıyla hem Türkiye’nin hem Avrupa’nın enerji oyununda vazgeçilmez aktör oldu.

Nasıl ki İsrail, küçük coğrafyasında yüksek teknolojiyle caydırıcılık inşa etti; Azerbaycan da İsrail’den satın aldığı Barak-8 hava savunma sistemleri, Harop kamikaze dronlar ve gelişmiş radar sistemleri ile kendi çevresine karşı üstünlük kurdu. Türkiye’den aldığı Bayraktar TB-2’ler ve Akıncı TİHA’lar Karabağ zaferinin simgesiydi.

İsrail’in İran’a yönelik siber ve hava operasyonlarında Azerbaycan’ın kuzey sınır hattı lojistik üs olarak kullanıldı. Hatta İsrail ajanlarının Azerbaycan üzerinden İran’a sızdığı, bazı dron saldırılarının kuzeyden başlatıldığı artık kimsenin saklamadığı bir sır.

★★★

İsrail ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler sadece savunmayla sınırlı değil.

Enerji iş birliği de stratejik boyutta:

İsrail, ham petrol ihtiyacının yüzde 40’ını Azerbaycan’dan karşılıyor.

Petrol, Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı üzerinden Akdeniz’e ulaşıyor, oradan tankerlerle İsrail rafinerilerine.

Yani bir yanda petrol gidiyor, öte yanda radar geliyor.

Bir yanda tanker, diğer yanda füzeler.

Karşılıklı ve sessiz bir ortaklık.

Eurovision şarkı yarışmasında İsrail’e 10 hatta 8 puan bile veren çıkmazken, Azerbaycan tam 12 puan hediye etti. 

★★★

Bütün bunların anlamı şu:

Bugün Azerbaycan; İsrail’den füze, Türkiye’den dron, AB’den doğalgaz kontratı, Körfez’den para alıyor.

Tıpkı İsrail gibi; klasik ittifaklara değil, esnek çıkar birlikteliklerine yaslanıyor (Arap ülkeleri ile İsrail’in tek tek imzaladığı İbrahim Anlaşmaları gibi).

NATO’ya üye değil ama birçok NATO ülkesinden daha çok NATO gibi davranıyor. 

Washington’a çok uzak ama Mossad’a çok yakın duruyor.

 Ve bunu yaparken Batı’dan demokrasi dersi de almıyor.

Tıpkı İsrail gibi; enerji, teknoloji ve istihbarat üçgeniyle kendine özgü bir güç doktrini kurdu.

★★★

Ve Rusya?

Moskova hâlâ “arka bahçemiz” retoriğini sürdürse de Bakü’nün çoktan başka bir kapıya komşu olduğunu biliyor.

Putin, bugün güneyde bir Azerbaycan cephesi açmayacak kadar meşgul. Zaten açsa, Ukrayna ve İsrail dron’ları Kafkasya’daki Rus üslerini talan eder, o da biliyor.

Bir zamanlar Rusya’dan sadece petrol değil, talimat alan bir Azerbaycan vardı.
Şimdi sesini yükseltiyor.
Ve çoğu zaman cevap bile vermeye gerek görmüyor.

Nihayetinde Aliyev, Putin’in Zafer Günü davetine gitmedi. Çünkü artık zafer, sadece Moskova’da kutlanmıyor.