HACİANESTİ’Yİ HİÇBİR YERDE GÖREMEDİK

Başkomutan’ın Mesajı

Ordu Komutanı ve karargâhı sabah saatlerinde Kocatepe’den Afyon’a gitti. Öğleye kadar birlikleriyle iletişim kuramadı. Afyon’da aldığı bilgilerden iki tümen kadar Yunan kuvvetinin Anıtkaya istikametinde çekildiğini öğrendi.

Öğleden sonra Başkomutanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Batı Cephesi karargâhları Afyon’a geldi. Ancak Başkomutan, Kocatepe’den ayrılmazdan önce Özel Kalem Müdürü Hayati Bey’e çektiği telgrafta, “Hacianesti’yi hiçbir yerde göremedik. Gazetelerde onun evvelki sözlerine karşılık olmak üzere alaylı bir şey yazmamız münasip olur” diyerek psikolojik harekâtı yürütmeyi de ihmal etmedi.(1)

Daha önce Hacianestis cepheyi dolaşmış, İzmir’de gösterişli bir törenle karşılanmış ve sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlamıştı. Maksatlı bir soru önceden hazırlanmıştı. Belki hepsi öyleydi. Reuters Ajansı muhabiri, “Cepheyi gezdiniz, Mustafa Kemal’i gördünüz mü?” diye sormuştu. Hacianestis de gazeteciyi, “Ne? Mustafa Kemal mi? Kim bu adam? Ben böyle bir komutan tanımıyorum” diyerek bir soruyla yanıtlamıştı.

Belki bu dersten de öte, Atatürk bu saatte artık Yunan ordusunun toparlanamayacağını ve mağlup edilmekten kurtulamayacağını öngörmüş olmalıydı. Yoksa bu saatte bu konuyu gündeme getirmezdi. Belki de Hacianestis’i psikolojik olarak bir yıkıma sürüklemek istedi!

Atatürk’ün İzmir’de aynı muhabire, “İki haftadır cephedeyim. Her tarafta Hacianesti’yi arıyorum, gördünüz mü?” diye sorduğu, bazı anılarda aktarılır.

Başkomutan Kocatepe’den Afyon’a indikten sonra Balmahmut’a geçerek durumu yerinde inceledi ve birliklere takibi sıkı bir şekilde sürdürmeleri emrini verdi. (2)

Yukarıda temas edildiği üzere 2. Kolordu bugün düşmanla temas etmedi. Bunda, kolordunun kullanılma tarzının da etkisi büyüktü. Nitekim bu konu eleştirilmektedir.

Celâl Erikan’ın eleştirdiği gibi, doğru olan ihtiyat 2. Kolordu’yu Afyon’a indirmek yerine daha batıdan Dumlupınar istikametine sevk etmekti.(3)

Aynı görüşü Fahri Belen de savunmaktadır. 2. Kolordu’nun Şuhut-Mahmari Köprüsü yolunu kullanarak Sincanlı Ovası’na intikalinin daha uygun olacağını ileri sürmektedir.(4)

Bu kararın verilmesinde 2. Ordu’nun henüz hiçbir ileri hareketinin olmaması etken miydi? Bilemiyoruz.

"Yaralananlar arkadaşlarından ayrı düştükleri için üzülüyorlardı ve savaşmaktan alıkonuldukları için ağlıyorlardı"

Köprülü’de Tesadüf Muharebesi

Köprülü güneyinde bulunan 23. Tümen, 28 Ağustos’ta güne tesadüf muharebesi yaparak başladı.(5)

Tümen geceyi Akviran bölgesinde istirahat ederek geçirmişti. İlerisine çıkardığı emniyet kuvveti tümenin cephesinde düşman olmadığını rapor etti. Sabah saatlerinde 23. Tümen Komutanı karargâhı ile birlikte kuzeydeki en yüksek tepeye çıktı. Maksadı, durumu görerek birliklerine emir vermekti. Ancak henüz tepedeyken düşman ateşine maruz kaldılar. Tümen komutanı yerinde kaldı ve Kurmay Başkanı Yüzbaşı Mehmet Fahri’yi (Belen) tümen birliklerini ileri yanaştırmak üzere geriye yolladı. Bu esnada 31. Alay açılmış vaziyette (emniyetli yaklaşma yürüyüşü) ilerlemekte olduğundan, Mehmet Fahri, Yarbay Tevfik Bey komutasındaki 68. ve 69. Alayları ileri yanaştırmak yerine doğrudan Köprülü doğrultusunda hücuma kaldırdı.

Düşman ağır zayiat vererek bir saat sonra Resulbaba Dağı’na doğru çekildi.

Tümen, kuzeye doğru çekilen düşmanı takip etmek yerine 25 km. batıya yöneldi ve Düzağaç bölgesine yürüdü; zira yürüyüş istikametinin batıya doğru olacak şekilde değiştiğini öğrendi.

2. Ordu cephesindeki düşmanın Resulbaba Dağı’na doğru çekildiğini de telsizle Yakup Şevki Paşa’ya bildirdi. Ancak bu haber bile 2. Ordu Komutanı için ordusunu ileri harekete geçirmeye ikna etmeye yetmedi.(6)

23. Tümen subay ve erleri kahramanlık abidesi gibiydi. Yaralananlar ancak arkadaşlarından ayrı düştükleri için üzülüyorlardı. Tümenin “Ekmekçi Takımı” için takviye er vermek gerektiğinde seçilen erlerin savaşmaktan alıkondukları için ağladıklarını tümen komutanı yazmaktadır.(7)

Hem o asil askerlerle övünmeli hem de vatanımızı onlara borçlu olduğumuzu unutmamalıyız...

Yunan Ordusunun Dağınık Hali

Süvari Kolordusu, bugün düşmanın batıdan gelecek bir kuvvetinin olmadığını saptadı ve rapor etti. Cephenin yarıldığını öğrenen Fahrettin Paşa, yaptığı değerlendirme sonucu şu emri verdi: “2. ve 14. Tümenler İlbulak Dağı’nı aşarak sabaha karşı Anıtkaya köyü yakınında görülen düşman kuvvetlerini basacaktır.” Kendisi Ulucak’taydı.(8)

2. Süvari Tümeni’nin son alayı gece yolunu kaybetti. General Digenis komutasındaki Yunan 2. Kolordusu’nun 9. ve 13. Tümenlerine tesadüf etti. Çatıştı. Ancak geri çekilmek zorunda kaldı. Bu geri çekilme esnasında bir kamyon konvoyuna rast geldi. Hücum etti. Ardından İlbulak Dağı bölgesinde tümeniy- le birleşti. Fahrettin Paşa, alayın bir kızı esir olarak aldığını ve onu taşımanın kendilerine sorun yarattığını yazmaktadır. Kız, geceyi sorunsuz geçirsin diye evinde misafir etmek üzere Altıntaş Camii’nin imamına emanet edildi. Ertesi gün de bölgeye gelen Fevzi Paşa’ya teslim edildi.(9)

Muharebede beş benzemez ile uğraşmaya bir örnek olsa gerek...

Fahri Belen, 2. Süvari Tümeni Komutanı Yarbay Zeki Bey’in (Tümgeneral Zeki Soydemir) kahramanlıklarına yer vermektedir. Haklı olarak bu muharebe esnasında 9. Yunan Tümeni, daha önce hiç muharebeye girmediği için gücünü muhafaza ettiğinden dolayı bu baskından az etkilenmişti.(10)

O gece 14. Süvari Tümeni’nin karşılaştıkları ise Afyon bölgesinden çekilen Yunan kuvvetleriydi. Dumlupınar bölgesinde yeni bir savunma mevzii tutma gayreti içindeydi. Çekilen düşman askerlerinin süvari birlikleriyle karşılaşması büyük bir panik yaratmıştı. Yunan subayları erleri toparlamakta başarısız olmuşlardı. Moralleri çok bozulmuştu. İçine düştükleri dağınıklık müteakip harekâtı olumsuz etkilemişti.(11)

Süvari Kolordusu, Yunan ordusunun tamamıyla yok edilmesi için çok değerli olan bir günü böylece az yararlı çarpışmalarla harcayarak Altıntaş dolaylarında toplandı. Üç gündür ikmal yapamamaktaydı. Cephane had seviyede azalmıştı. Yiyeceğini de bölge halkından karşılamak durumunda kalıyordu.(12)

Düzağaç bölgesinde bırakılan 1. Süvari Tümeni, düşman birlikleri arasından geçerek ancak 29 Ağustos günü kolorduya katılabildi.(13)

2. Ordu birlikleri, yer yer temas ettiğimiz gibi ordu birlikleri bazı nedenlerle atak hareket edemedi.

6. Kolordu ve 61. Tümen’le Gazlıgöl kuzeyine, Mürettep Süvari Tümeni’yle Döğer-Anıtkaya arasındaki bölgeye ulaştı. Yunanlarla teması kaybetti.

Porsuk Kuvayı Milliyesi’nin bir parçası olarak savaşa katılan İnhisar Milli Müfrezesi, Sakarya’nın güneyine geçti. Halkı aydınlatmak maksadıyla köyleri dolaşırken halkın saldırısına uğradı. Bu saldırının muhtemel nedeni, Kuvayı Milliye’nin düzenli orduya katılmadan önceki bazı bezdirici eylemleriydi.(14) 

Bağımsız 6. Tümen, Toklusivrisi’ne taarruzla meşguldü ama taarruzu ancak akşamdan sonra başlatabildi. Düşmanla çatışma 28/29 gecesi devam etti.(15)

3. Süvari Tümeni aldığı emir gereği Uşak ile Alaşehir arasında Elvanlar İstasyonu bölgesinde telefon ve telgraf hatlarını kesti. Köprü tahribi yapmak istediyse de girdiği çatışma yüzünden başaramadı ancak demiryolunu tahrip edebildi. Tümene verilen görev İzmir istikametinde akınlar yapmaktı.(16)

Menderes Müfrezesi, Nazilli dolaylarında telefon ve telgraf hatlarını kesti. İsabeyli Karakolu’na baskın düzenledi. Bunun üzerine Yunan kuvvetleri 5 köyü tamamen yaktı.(17)

(Yunan askerleri Afyonkarahisar yakınlarında-29 Ağustos 1922)

"Askerlerimiz pek neşelidir, yorulmak bilmiyorlar, halk şenlik yapıyor"

Başkomutan’ın Emri

Başkomutan 28 Ağustos akşamı Genelkurmay Başkanı, Batı Cephesi Komutanı ve 1. Ordu Komutanı ile Afyon’da eski belediye binasında bir toplantı yaptı. Edinilen izlenim, 7-8 Yunan tümeninin yenilgiye uğratıldığı yolundaydı. Yunanların İlbudak Dağı-Dumlupınar hattında tutunamayacağı kabul edildi. Başkomutan şu emri verdi:

1. Ordu Dumlupınar mevziini düşmandan önce tutarak, batıya çekilecek Yunan kuvvetlerinin Hamurköy’e ve Arpagediği’ne doğru ilerleyişini önlerken; 5. Süvari Kolordusu Murat Dağı ile Kütahya-Gediz yolu arasını tutarak batı ve kuzeybatıya uzanan yollardan düşman çekilmesine engel olacaktı. 2. Ordu, taarruzunu İlbulak Dağı kuzeyinden sürdürecek ve Meclis Muhafız Taburu’yla güçlendirilmiş Mürettep Süvari Tümeni’ni Eskişehir’deki Yunan Kolordusu’nun geri çekilme hattı üzerine sürecekti (18)

Batı Cephesi Komutanlığı’nın bu doğrultudaki emri ordulara ulaştırıldı.(19)

Başkomutan ayrıca bugün Başbakan Rauf Bey’e yayımlanmamak üzere gelişmeleri bildirdi. Askeri durumu özetledikten sonra şu ilgi çekici ifadeleri kullandı: “(...) Askerlerimiz pek neşelidir. Yorulmak bilmiyorlar. Bu gece Karahisar’dayım, halk şenlik yapıyor.”(20)

Aynı şeyi Yunan ordusu için söylemek mümkün değildi.

Perişan bir durumdaydı.

General Frangos komutasındaki 1. ve 7. Tümenlerden oluşan kısım gün içinde Dumlupınar mevzilerine çekilmişti. Trikupis, Döğer-Resulbaba bölgesindeki unsurların 29 Ağustos sabahı çekilmesini uygun bulmuştu. Geceyi bu bölgede geçirdiler. Oysa kendileri açısından, beklemeden çekilmeleri uygun olurdu. Ama Trikupis ile Digenis’in bir araya geldiği, bazı kafa karışıklıkları yaşadıkları anlaşılıyor. Bunun sebebiyse yukarıda anlattığımız gibi hem süvari baskını ve süvarilerin Kütahya istikametini şimdiden kapatmış olabileceği olasılığı hem de Frangos Grubu’nun Dumlupınar’a ulaştığı bilgisinin geç vakit de olsa gelmiş olmasıdır. Hedef doğal olarak Dumlupınar’daki grupla birleşmektir.(21)

Trikupis, kendi birliklerini de Dumlupınar’a çekmek ve İzmir yolunu kapatmak istiyordu. 29 Ağustos günü için tümenlerine yürüyüş hedefleri verdi. Hedef Dumlupınar mevzilerine ulaşmaktı.(22) Ama bunun için hemen hareket etmeleri gerekirdi.

3. Kolordu da Bursa istikametinde çekilme gayreti içindeydi. Olucak’ta bulunan Yunan 2. Kolordu telsizi sabaha kadar İzmir ve Uşak’taki muhatabını bulamadı.(23)

“Muhaberesiz muharebe olmaz” özdeyişinin kendini yeniden kabul ettirdiği bir gece yaşandı.

Sonuç olarak bugüne damgasını vuran, iletişim sorunlarına bağlı plan değişiklikleri ve buna bağlı tesadüf muharebeleriydi... Aslında bütün bunlar başarıdan faydalanma harekâtının doğasına uygundu.

Türk ordusu cepheyi yarmış ancak harekâtı henüz tam olarak arzu ettiği gibi hızlandıramamıştı.

Önce Türk ordusu Yunan ordusunu erkenden çembere alma fırsatını; Yunan ordusu da daha erkenden Dumlupınar mevzilerine çekilme fırsatını değerlendiremedi. 

Türkler için yeni bir fırsat vardı ama Yunanlar için böyle bir şans artık yok gibiydi.

Yarın herkes kendi sürpriziyle başa çıkmaya çalışacaktı...

29 Ağustos 1922 Günü Muharebeleri

Başkomutan Afyon’da Fevzi ve İsmet Paşalarla birlikteydi.

Nurettin Paşa Balmahmut’taydı.

Sabah yapılan hava keşfine göre, Seyitgazi’den Eskişehir’e doğru yoğun bir nakliyat vardı. Seyitgazi-Döğer yolunda faaliyet saptanmadı.

Yukarıda bahsettiğimiz Yunan tümenlerinin Dumlupınar bölgesine intikali için verilen hareket saatleri hem geçti hem de o geç saatlere bile uymayanlar oldu. Üstelik yürüyüş güzergâhları batıya olması gerekirken güneybatıya yönelikti.

Başkomutan’ın direktifinin maksadı ise, General Trikupis kuvvetleriyle Dumlupınar’daki General Frangos kuvvetlerinin birleşmesini engellemekti. 2. Ordu ile irtibat sağlayamayan Batı Cephesi Komutanlığı harekâta geç kalınmaması için bir subayını doğrudan 6. Kolordu, 61. Tümen ve Mürettep Süvari Tümeni’ne otomobille göndererek yürüyüş hedefleri verdi. Mürettep Süvari Tümeni Kütahya’daydı.(24)

Bugün 2. Ordu 30 kilometrelik bir yürüyüş yaptığı halde düşmanla temas sağlayamadı.

Yunan 3. Kolordusu, Bursa istikametinde çekilmeye başladı. Bu kolordudan Trikupis emrine bırakılan 15. Tümen de Kütahya istikametinde çekiliyordu. 

Trikupis’in emrindeki kuvvetlerden 2. Kolordu birlikleri Kütahya-Afyon demiryolunun batısında; Afyon’dan çekilen 1. Kolordu birlikleri de Afyon-Uşak demiryolunun kuzeyindeydi. Bu birlikler erken saatte batıya, Aslıhanlar istikametinde harekete geçtiler. Bir kısmı gecikti.

Birliklerin bir kısmıyla 5. Kafkas Tümeni çatışmaya tutuştu. 4. Kolordu’nun bütün birliklerinin de muharebeye tutuşmasına yol açtı.(25) 

Kaderler Çizilmişti...

Batı Yerine Kuzeye Yönelmenin Zararı

Verilen emirler gereği 4. Kolordu batıya yönelecek ve düşmanın çekilme yollarını kesecekti. Ancak kuzeye doğru taarruz etmek mecburiyetinde kaldı. Plan dışına çıktı.(26)

4. Kolordu emrine verilerek Küçük Aslıhanlar doğrultusunda ilerletilen 3. Kafkas Tümeni, 4. ve 9. Yunan Tümenlerinin Selkisaray üzerinden Banaz’a çekilmesini önleyecek şekilde yürüyüşünü sürdürdü.(27)

Böylece 4. Kolordu batıya doğru süratle ilerlemek yerine tesadüf muharebesi sonucu düşmana bağlandı. Yerinde kaldı. Düşmanın batıya çekilmek istediği anlaşıldığında da yeteri kadar zaman kaybedilmişti. Bir süre sonra 5. Kafkas Tümeni’nin karşısında düşman kalmadığı anlaşıldı. Bunlara bağlı olarak diğer tümenlerin hatta ihtiyattaki 2. Kolordu’nun ilerleyişi de gecikmiş oldu.(28)

Bu tercih ya da zorunluluk düşmana açık kapı bıraktı. 4. Kolordu’nun batıya doğru ilerlemek ve düşmanın geri çekilme yollarını kesmek yerine Trikupis kuvvetleriyle çatışmaya girmesinin tek yararı, Yunan kuvvetlerinin de zaman kaybına yol açması oldu. Ancak vazife bir anlamda aksadı.(29)

Muharebede esas olan vazifenin yapılmasıdır. Ancak bazen çıkan fırsatları değerlendirmek ve inisiyatif kullanmak gerekir. Bunu yapmak vazifenin yapılmasına katkı sağlıyorsa anlamlıdır. Yoksa bir çeldirici haline gelebilir. Buradaki durum ona işaret etmektedir. Çatışmaya girmek zorunlu değilse, bu birliğin kendi tercihi olmalıdır. Bugün 4. Kolordu’nun yaşadıklarından çıkarılacak ders budur.

1. Kolordu’ya verilen emir, batıya ilerleyerek düşmanın Dumlupınar’da tutunmasına meydan vermemekti. 3. Kafkas Tümeni, 4. Kolordu emrine bırakılmıştı. Bu emrin gereği olarak, kolordunun hem çekilme yollarını kesmesi hem de Dumlupınar mevzilerindeki düşmana taarruz etmesi gerekiyordu.(30)

1. Kolordu Komutanı, bu emir doğrultusunda tümenlerine yürüyüş hedefleri belirledi. 57. Tümen’in taarruzu ise 6. Tümen’in Toklusivrisi’ne yaptığı taarruzu kolaylaştırdı. 6. Tümen hedefini öğle saatlerinde ele geçirdi.(31)

Batı Yerine Kuzeye Yönelmenin Faydası

1. Kolordu Komutanı’nın dikkati 23. Tümen bölgesine yoğunlaştı. Kaygısı, tümenin bir an önce Arpagediği’ne hâkim olmasıydı. Bu maksatla Kurmay Başkanı Binbaşı Muharrem Mazlum Bey’i 23. Tümen bölgesine gönderdi.

Bunun sebebi, 23. Tümen’in taarruz cephesini batıdan kuzeye çevirmiş olmasıydı. Neden böyle olmuştu?

68. Alay Arpagediği’ne taarruz ederken kuzeyden iki düşman kolunun Çal ve Hamurköy üzerinden güneye doğru ilerlediği haberi alındı. Aslıhanlar doğusundaki tepelerin düşman tarafından tutulduğu fark edildi. Yakındaki 69. Alay derhal taarruza geçirildi. Tümen Komutanı, Tümen Hücum Taburu ve Süvari Bölüğünü de Büyük Aslıhanlar’a sevk etti.(32)

Kolordu Kurmay Başkanı da durumu yakından görünce müdahale etmedi. Tümen için taarruz cephesinin batı yerine kuzeye dönmesi bir zorunluluk ve gereklilikti. Kaçınılmazdı.

23. Tümen’in kuzeye yönelmesi 4. Kolordu’nun kuzeye yönelmesinin tersine çok faydalı olmuştu. Etkileri o gün ve bir gün sonra görüldü.

23. Tümen saat 16.30’da düşmanın Dumlupınar yönünde geri çekilme hattının kesildiğini rapor etti. Tutunduğu mevzilerden atılır atılmaz Arpagediği’ne doğru taarruz edeceğini de bildirdi.

1. Kolordu Komutanı saat 22.25’te 1. Ordu Komutanlığı’na verdiği raporda; düşmanın Dumlupınar üzerinden geri çekilme hattının kesildiğini, iki tümen kadar Yunan kuvvetinin (1. ve 7. Tümenler) Dumlupınar batısına çekildiğini, düşmanın perişan bir halde olduğunu bildirdi.(33)

Yukarıda Yunan 2. Kolordu telsizinin bir gece önce İzmir ve Uşak’taki muhataplarıyla temas sağlayamadığını yazmıştık. Aynı durum bizim ordumuz için de söz konusuydu. Yunan tümenlerinde telsiz vardı. Çeşitli nedenlerle etkili kullanamadılar. Bizim tümenlerimizde ise ne telsiz ne de telgraf vardı. Birlikler ilerledikçe telefon muhaberesi de kesintiye uğramıştı. Atlı haberciler de raporları geç ulaştırabiliyordu. Mesela 5. Süvari Kolordu Komutanı’nın 29 Ağustos saat 19.30’da atlı haberciyle gönderdiği rapor, Batı Cephesi Komutanlığı’na 30 Ağustos günü saat 08.00’de ulaşmıştı. Bu nedenle birlik komutanları ve karargâhlar taktik resme tam olarak vakıf olamıyorlardı.

Yüzbaşı Şekip Bey’in Şehadeti

5. Süvari Kolordusu’nun 1. Süvari Tümeni henüz güneyden gelememişti. Gün içinde gelebildi. 2. Süvari Tümeni dün gece yaşananlar dolayısıyla yorgundu. İstirahati uygun görüldü. Kolordu Komutanı elde mevcut 14. Süvari Tümeni’ni öğleye doğru Hamurköy’den batıya çekilmekte olan düşmanın üzerine sevk etti.(34)

Tümenin öncüsü Yüzbaşı Şekip Bey, bin kişi olduğu değerlendirilen bir düşman koluna hücum etti. Düşman teslim işareti verdi. Ancak Şekip Bey’in şehit olması ve havanın kararması üzerine esirler kurtuldu. Tümenin büyük kısmının muharebeye sokulması ve diğer tümenin de muharebeye iştirak ettirilmesi halinde Süvari Kolordusu için bir zafer söz konusu olabilirdi. Hemen güneyde bulunan 23. Tümen ile aralarında bir boşluk alan kalmıştı. Yunan 5. Tümeni bu boşluktan batıya geçmeyi başardı. Ancak her iki birlik de birbirinden habersizdi.(35)

Esasında Çalköy istikametini ateş altına alan 14. Süvari Tümeni’nin cephanesi bitmek üzere olduğu için Kolordu Komutanı ateşi kestirdi. Karanlık bastığında da tümene gece taarruz emri verdi. Bu taarruz General Trikupis’in saat 21.00’de başlattığı Kızıltaş Deresi’ne çıkış hareketini bir anlamda ertesi güne erteletti. General Trikupis, o gece karargâhının teslim olma teklifini kabul etmedi.(36)

5. Süvari Kolordu Komutanı, bölgesinden geçen 2. Ordu Mürettep Süvari Tümeni’ni kullanmak istediyse de izin verilmedi, çünkü bu tümen Kütahya’ya intikal ve Bursa yönünde düşman çekilmesini engellemek maksadıyla İnönü doğrultusuna gitme emri almıştı. Ayrıca Fahrettin Paşa bir piyade birliğine ihtiyaç duymaktaydı. Ancak bu birliği bulmak mümkün olmadı.(37)

Bu arada 2. Ordu, Altıntaş istikametinde ilerlemekteydi. Batı Cephesi Komutanlığı’ndan gelen bir kurmay subay, 61. Tümen’e Çalköy’ün 7 km. batısında Allıören’e ilerlemesi emrini getirdiyse de Tümen 15 km. geride kaldı.(38)

Günün özeti: 2. Ordu ileri harekâta başladı. Ancak düşmanla temasa girmedi. 1. Ordu düşmanın Dumlupınar’a çekilme yolunu kesme gayreti içinde oldu. 4. Kolordusu batıya gitmesi gerekirken kuzeydeki düşman kuvvetleriyle çatışmaya tutuştu ve zaman kaybetti. 1. Kolordusu hem 23. Tümeni’yle Dumlupınar’a çekilme yolunu kesti hem de 6. Tümen’e yardım ederek Toklusivrisi’nin düşmesini sağladı. 5. Süvari Kolordusu büyük bir imha fırsatını kaçırdı ancak düşmanın planını bozdu. 2. Kolordu ileri yanaşmakla yetindi.

Tarafların kaderi ertesi gün belli olacaktı. Kaderler çizilmişti aslında; sadece yaşanması gereken yaşanacak, başa gelen çekilecekti...

DİPNOTLAR

1 Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 13, s. 221. 
2,7, 15,16,17 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 2. Kitap, s. 160. s. 169. s.179. s. 180. s. 181. 3,12,14 Celâl Erikan, Kurtuluş Savaşı Tarihi, s. 359. s. 262, 363. s. 364. 
4,5,6,10,13 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 444. s. 445. s. 446, 447. s. 449. s. 450. 
8,9,11 Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası, s. 337. s. 338. 
18 Celâl Erikan, Kurtuluş Savaşı Tarihi, s. 364. 19,22,23,24,25 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 2. Kitap, s. 193, 194. s. 196, 197. s. 234. 
20 Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 13, s. 220. 21 Selim Erdoğan, Büyük Taarruz, Dağlarda Tek Tek Ateşler Yanıyordu, Kronik Kitap, İstanbul, 2020, s. 290. 26,28,29,32,35,38 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 457. s. 458. s. 458:459. s. 455, 456. s. 366. 
27,36 Celâl Erikan, Kurtuluş Savaşı Tarihi, s. 365. s. 366. 
30,31,33 İzzettin Çalışlar, İstiklâl Harbinde Batı Cephesi, s. 389, 390. s. 390:392. s. 395. 
34 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 2. Kitap, s. 220. 
37 Fahrettin Altay, On Yıl Savaş ve Sonrası, s.