Süper Kupa'da rest çektikten sonra Olympiakos deplasmanında faicanın eşiğinden dönen Fenerbahçe, Fatih Karagümrük maçının ilk yarısında bu ruh halini üzerinden atamamış gibiydi. Olympiakos'a karşı yanlış 11'le çıkıp 60. dakikadan sonra doğruyu bulan İsmail Kartal, Krunic inadının başına açabileceği belanın farkında değil.

Hoca oyuncularına güvendiğini göstermek istiyor. Belki sezon başı olsa bu risk alınır ama hem ligde hem de Avrupa'da sona yaklaşmışken, öz güveni sarsılmış ve her an hata yapmaya müsait isimlere karşı daha mesafeli durmalı. Yoksa, Karagümrük yarı sahasına bomboş koşu atan Ferdi'ye pas vermek yerine topu geriye oynayan Krunic, bu öz güvensiz tavırlarıyla takımı şampiyonluktan eder.

"Osayi ve Ferdi'yi ilk bek oynatan benim", "Serdar Dursun'u 10 numara ben oynattım" diyen İsmail Hoca, ne hikmetse Fred'in yokluğunda aylarca ne Ferdi'yi ne de İrfan Can'ı o bölgede denemedi. Szymanski'nin cezalı olduğu maçta, 10 numarada oynamayı Krunic mi hak etmişti yoksa merkezde oynamayı çok isteyen İrfan Can mı daha doğru olurdu?

Kendini anlatmaktan vazgeç hocam

Hoca da her maçtan sonra "ben şöyleyim, böyleyim" diye kendisini anlatmaktan vazgeçmeli. Zaten bu sezon Fenerbahçe'ye her kulvarda rekor kırdırıyor.

Kendinden emin olan insan, kendini bu kadar açıklama ihtiyacı hissetmez hocam. Sen kendini açıklamaya çalıştıkça, üstüne gelecekler. Çünkü ocak ayından beri düşüşte olan Fenerbahçe'ye bir türlü neşter vuramadın. Her maç geriye düşüp debelenen bir takım var. Çünkü ilk analizlerin hep patlak veriyor. En rahat geçmesi beklenen maç bile krize giriyor.

Cesur hamleler gerekiyor

Bu kadar sakatın olduğu yerde, hocanın da sürekli arayış içerisinde olmasını anlayabiliyorum. Ama yaklaşık 3 aydır ilk 45 dakikaları çöpe atan Fenerbahçe'nin rekorlar kıran hocası, sezonun sonu gelmişken daha cesur hamleler yapmalı.

Mesela; Batshuayi'yi takım 1-0 geriye düşünce oyuna alınca değil, ilk 11'de Dzeko ile başlatınca "hamle budur" derim. Yoksa Szymanski çık, Krunic gir, Fred çık Zajc gir, Dzeko çık, Batshuayi gir yaparak cesur olunmuyor. Hoca doğrunun farkında ama nedense buna hep zor yoldan ulaşmayı tercih ediyor.

Futbolcularda adale, taraftarda kalp sorunu!

Beraber oynadıklarında tüm maçlarını kazandığı ideal stoper ikilisi Becao-Djiku'yu 6 aydır birlikte oynatamaması, Fred'in sakatlık sonrası eski formuna dönememesi, sakatlıktan kurtulamayan Cengiz-King ikilisinin kanat rotasyonunda elini kolunu bağlaması derken, Fenerbahçe'deki sakatlıkları say say bitmiyor.

Düşünün ki; bir takım 10 ayda 11 farklı stoper ikilisi oynatıyor ve en fazla beraber oynayan ikili (Becao-Djiku), 6 aydır yan yana bile gelemiyor.

Bu kadarı da talihsizlik olmaz!

Bir sezonda 23 futbolcu sakatlık geçirir mi? Haydi geçirdi, bir türlü iyileşmek bilmez mi?

Bu kadar fazla adale sakatlığını, "talihsizlik" veya "çok maç oynamak" olarak açıklamak artık mümkün değil. Ya Samandıra'nın çimlerinde, ya sağlık departmanında ya da antrenman metotlarında bir sorun var. Fenerbahçe'nin son 5 yılı adale sakatlığı kâbusu yaşamakla geçti. Yani sadece bu sezona özgü bir sorun da değil.

Eğer bu sorunun kaynağı bulunmazsa, Fenerbahçeli futbolcular sahada adale sakatlığı taraftar da tribünde kalp krizi riskiyle yaşamaya devam edecek gibi.