İŞ MODELİ DEĞİŞİYOR
Agon’un verdiği bilgiye göre, bu strateji ile 2030’a kadar L’Oreal’in ürün ambalajlarında kullandığı plastiklerin yüzde 100’ü geri dönüştürülmüş veya biyolojik kaynaklı olacak. 2030’a kadar L’Oreal, tüm sera gazı emisyonlarını 2016’ya oranla nihai ürün bazında yüzde 50 azaltacak. Sera gazı emisyonlarını azaltmak sadece şirketin kendi hedefi değil, yaklaşık 1.5 milyon tüketicisinin daha sürdürülebilir seçimler yapmalarını sağlamak da L’Oreal’in hedefleri arasında.
KARBON NÖTR OLACAK
Şirket bu vizyonla, kolay durulanarak duş süresini kısaltan. böylece tüketicilerinin de karbon salımını azaltan şampuanlar üzerinde çalışıyor. Katı şampuanlar, dönüştürülmüş plastiklerden ambalajlar ve çevresel-sosyal etki etiketleme sistemi bu süreçte üzerinde çalışılan inovasyonlar. L’Oreal CEO’sunun verdiği bilgilere göre, 2019 sonu itibarıyla 14’ü fabrika olmak üzere toplam 35 L’Oreal tesisi karbon nötr oldu. Türkiye’de bulunan üretim tesisinin 2020 sonuna kadar yüzde 100 geri dönüştürülmüş su kullanması, 2025’te ise karbon nötr olması hedefleniyor.
Jean-Paul AgonÜrünün çevreye etkisi etiketin üzerinde yazacak
L’Oreal CEO’su Agon, sürdürülebilirliği merkeze alarak paradigmayı değiştirdiklerini söyledi. Agon, yeni etiket sistemini anlatırken “Bu yenilikçi sistem ile ürünlerin çevresel ve sosyal etkileri, A’dan E’ye uzanan bir skala ile şeffaf bir şekilde tüketicilerle paylaşılacak. İlk olarak Garnier saç bakım ürünlerinde, kademeli olarak da tüm marka ve kategorilerde kullanılacak olan sistem ile tüketiciler aldıkları ürünün çevreye etkisini etiketinden öğrenebilecek” dedi. Webinar’da gelen bir soru üzerine Agon, sürdürülebilirlik yatırımlarının şirket kârlılığını negatif değil aksine pozitif etkilediğini de belirtti.