Görünürde özgürlüğün kalesi... Ama içeride kapılar kilitli, pencereler karartılmış. Elon Musk’ın X’i (Twitter) artık ne bir meydan ne bir forum. Sadece bir sahne. Seyircinin konuşamadığı, sadece alkışlaması beklenen bir sahne. Ve işte tam bu yüzden, milyonlarca kişi rotasını gökyüzüne çevirdi.

★★★
Bir zamanlar “özgürlük savaşçısı” olarak sahneye çıkan Musk, şu an arabaları boykot edilen, devletlerin parmak sallamasıyla hesap kapatan bir sansür lorduna dönüştü. X’in başına geçtiğinden beri yaptığı her hamle, kullanıcıları platformdan uzaklaştırıyor. Önce algoritmayı bozdu, sonra gazetecileri engelledi, şimdi de devletlerin ‘rica’larını emir telakki ediyor.
★★★
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’deki protestolar sırasında, hükümetin talebi üzerine X, 700’den fazla hesabı askıya aldı. Hesapların çoğu gazeteci, medya kuruluşu ve sivil toplum temsilcilerine aitti. Toplumun sesi, algoritmanın dip sesine gömüldü. Bunun üzerine Türkiye’de “X’i siliyoruz” çağrıları sosyal medyada dalga dalga yayıldı. Boykot kararı bir anda kitlesel bir harekete dönüştü. Çünkü halkımız bir şeyi fark etti: Susturulmak sadece sessizlik değil, hafızanın da silinmesidir.
★★★
Yalnız değiliz. Aynı dönemde Brezilya’da da Musk’ın başı yargıyla derde girdi. Ülkede, aşırı sağcı grupların organize ettiği dezenformasyon kampanyalarına karşı Anayasa Mahkemesi bazı hesapların kapatılmasını talep etti. X ise bu karara uymadı. Musk, mahkemeye meydan okudu, yargıçları tehdit etti. Bunun üzerine mahkeme, X’e erişimi tamamen engelledi.
Bu kriz sadece mahkeme salonlarında yaşanmadı. Brezilyalılar, Musk’ın açıkça yalan haber yayanları koruması ve hukuk tanımaz tavrı karşısında X’ten kitlesel olarak ayrılmaya başladı. Güvenilir bilgi arayan, demokratik refleksleri olan milyonlarca kişi alternatif mecralara yöneldi.
Ve Bluesky, tam da bu arayışın ortasında parladı. Çünkü orada Musk yok. Sansür yok. Yargıçlara parmak sallayan milyarder yok. Sadece algoritma özgürlüğü, kullanıcı denetimi ve dijital bir topluluk var.
★★★
Brezilya tek örnek değil. Hindistan’da, hükümetin talimatıyla muhalif gazeteci hesapları X tarafından defalarca askıya alındı. Özellikle seçim dönemlerinde iktidarı eleştiren içerikler sistematik olarak görünmez hâle getirildi. Bunun üzerine birçok bağımsız gazeteci ve aktivist, “X artık gazeteciliğin mezarlığıdır” diyerek platformdan çekildi. Alternatif olarak en sık önerilen adreslerden biri yine Bluesky oldu.
★★★
Amerika’da seçim dönemine girerken Musk’ın aşırı sağcı hesaplara açık destek vermesi, nefret söylemini tolere etmesi ve moderasyonu gevşetmesi, özellikle akademik çevreleri ve medya çalışanlarını X’ten uzaklaştırdı. Columbia Üniversitesi’nden Ulusal Halk Radyosu’na (oranın TRT’si) kadar birçok kurum çalışanı, topluca Bluesky’a taşındı. Çünkü X, artık ifade özgürlüğünü değil, manipülasyon özgürlüğünü savunuyor.
★★★
Bluesky’ın kullanıcı sayısı Kasım 2024’te 20 milyonu aştı. Ocak 2025’te 30 milyona ulaştı. Her artış dalgası, bir X skandalına karşılık geliyor. İnsanlar neye oy veriyor belli: özgürlük, şeffaflık, denetimsizlik değil hesap verebilirlik.
Bu da tarihe not olsun: 2025, ifade özgürlüğünün X’ten Y eksenine kaydığı yıl olarak anılsın. Ve göğe bakanlar bilsin ki, dijital despotizmin gölgesinden kurtulmak için bazen tek çare gökyüzüne kaçmaktır.
Bill Gates’in 10 yıl kehaneti
Bill Gates, NBC’de komedyen Jimmy Fallon’un talk-şovuna çıktı ama pek güldürmedi.
Bombayı patlattı: “10 yıla kalmaz, çoğu işte insana gerek kalmayacak.” Hangi işler mi? Öğretmenlik, doktorluk, yani sıradan işler... Muhasebecilik, çevirmenlik, müşteri temsilciliği, zanaatkarlık, mimarlık, mühendislik bunları da ben ekleyeyim...
Gates’e göre uzmanlık artık ayrıcalık olmaktan çıkacak, tıbbi danışmanlık ve eğitim hizmetleri ücretsiz ve erişilebilir hâle gelecek.
Bu “ücretsiz zekâ” çağı hem heyecan verici hem de tedirgin edici. Çünkü insan emeğiyle tanımlanmış pek çok meslek, yerini yapay zekâ algoritmalarına bırakacak.
Gates umutlu: “Ölümcül hastalıklar için çığır açan tedaviler, iklim değişikliği için yenilikçi çözümler ve herkes için yüksek kaliteli eğitim geliyor” diyor. Ama kendisi de itiraf ediyor, bu dönüşümün “hem derin hem biraz korkutucu” olduğunu...
Bazı şeylerin yine insana kalacağını düşünüyor: Örneğin futbol, şimdilik... Ama asıl soru şu: Gelecekte hayatı sadece izleyen, kendisini yapay zekâ avatarına devretmiş, internette dijital suretimizle alışveriş yapıp, gülüp eğlenip vakit geçiren bir tür mü olacağız?