Emin Çölaşan’ın notu:Sevgili okuyucularım, sizlerden her gün çok sayıda mesaj alıyorum. Hepsine tek tek yanıt vermem ne yazık ki mümkün olmuyor. Bunlardan bazılarını yazılarımda kullanıyorum, bazılarını ise pazartesi günleri burada yayınlıyorum.
Burada kullandığım mesajların bazılarında, gönderen okuyucularımın isimlerini ne olur ne olmaz diye vermiyorum. Başlarına iş açılmasın.
Ayrıca bu mesajları, harf ve cümle hataları dahil, üzerlerinde hiçbir oynama yapmadan sizlere iletiyorum.
Her pazartesi günü burada, gazetemizin internet sitesinde buluşmak umuduyla.
_____________________________________
Sayin Emin Cölasan
Türk Hava yollariyle 06.05.2015 günü, Düsseldorf-Istanbul-Trabzon gidis, 21.05.2015 günü Istanbul-Düsseldorf dönüs uctum.
Hem giderken, hem gelirken israrla Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerini sordum. Giderken bana yalan söyleyerek "kalmadi" dediler. Dönüste baska bir ekip baska bir ucakla uctum. Yine Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerini sordum. Israrim üzerine Sözcü, Cumhuriyet, Aydinlik gibi Muhalif, Sosyal Demokrat ve sol gazetelerin THY da ikram olarak verilmedigini ögrendim. Israrlar sordugumda bana müsteri iliskilerine sikayette bulunabilecegimi söylediler. Öncelikle Müsteri Ilskilerini telefonla aradim ve bu isin takipcisi olacagini söyledim. Telefonda ki bayan sesinden bu sikyetimden memnun oldugunu belli edercesine sikayeti online olarak nasil yapabilecegimi bana tarif etti.
6 maddelik sorular seklinde sikayetimi yazdim ve sonuc olarak online-sistem bana TK-9134636 Geri bildirim kayit no'lu Referans numarasi verdi.
Özetle farkli düsünen insanlara insan degeri verilip verilmedigini, bu ayrimciligi yaparken vicdanlarinin rahat olup olmadigini, bizimde ödeme yaparak bilet aldigimizi, oysa onlar gibi düsünenlerin kabin ici gereksinimleri gözetilirken, bizim düsünülmedigimizi, politize edilmis bir devlet havayolu sirketinin kendi halki arasinda ayirim yaparken, Insan Haklari Evrensel bildirgesini gözetip gözetmedigini, böylelikle devlet sirketinin serbest piyasa kurallarina degilde, iktidarin keyfine göre yönetildigini, özel sirketlerde bile görülmeyen bu ayrimciligin devlet sirketinde hangi nedenle yapildigini, birinin aklina gelip mahkemeye basvurursa ve ic hukuk tükenirse (artik mahkemelere güvenmiyorum) Avrupa Insan Haklari mahkemesinde düsecekleri durum karsisinda karsilacaklari rezaletin Türkiye'yi ne duruma düsürecegi, gibi sorulari siraladim.
Eger ilginizi cekerse yukarda verdigim Referans numarasindan yazdiklarimin orijinalini okuyabilirsiniz.
Bu konu da benim size bir kac sorum olacak.
THY ile ucan Bunca ahim sahim Bilim insanlari, avukatlar bu uygulamadan rahatsiz olmazlar mi? Birinin aklina bu konuda bir dava acmak gelmez mi? Bu suskunluk toplumun girdigi korku tünelinin sonucuysa sayet, biz bitmisiz demektir sayin Cölasan. Coktan teslimiyet bayragi cekilmis demektir.
Eger bu kadar yazi arasinda ilginizi cekipte bu yaziyi okuma firsati bulduysaniz, sizlere tesekkür ederim. Bu korku tünelinin dogru olmadigini söylersiniz beni özellikle rahatlatmis olursunuz. Yoksa ülkem adina muazzam endielerim var.
Ilginize tesekkür eder, esenlik dolu günler dilerim.
Recep Sarial
Gelsenkirchen / Almanya
_____________________________________
emin bana bak bu ülkenin gerçek anlamda düşman işgalinden kurtuluşu 2002 yılıdır ondan öncesi kafirlerin işgali altındnaydı ve bir dahada bu ülkeyi kafirlerin işgall etmesine müsade etmeyiz biz müslümanız osmanlıyız yani orda burda zavallı gariban gazetenin köşelerinde saçma sapan yazılar yazıp kendini yorma ve gün gelecek bu yaptııklarınızın hesabını vereceksiniz allahın huzurunda neyse ONLAR KONUŞUR AK PARTİ YAPAR yani (it ürür kervan yürür) :)))
Furkan Balemir
_____________________________________
emin bey ,İstanbul izmir otoyolu projesinde çalışanım,makyol a.ş bünyesindeyim..geçen hafta sözcü geztesinde cengiz a.ş için mazotu 1.15 tl den alma imkanları ne yazıkki burda da var..bunlara artı olarak proje yüklenicisi ana firma hariç taşeronlara ve taşeronların otoyol projesi haricindeki ihalelerdekine işlere dahi aynı indirimli mazotlar verilmektedir..örmek a. taşeronu otoyol projesi kapsamında mazotu uzuc alıyor ama başka ildeki başka bir imalatına dahi burdan mazot alıyor...yani otoyol adına alsada diğer tür işlerine dahi uzuc mazottan yararlanıyorlar..bilgilerinize arz ederim..saygılarımla..adaletsiz ortam adına sizlere bilgi vermek istedim...haksızlık adına size arz ettim...çok rica ediyorum ismim zikredilirse ekmeğimden olurum..artı çalışmak zorunda olduğumdan ismimin zikredilmemesini istirham ederim..haksızlık karşısında eğilmemenizden dolayı sizlerle paylaştım bu konuyu..dik duruşunuz yani..saygılarımla
_____________________________________
Sayın Emin Çölaşan;
Bu sefer sana saygılarımı en baştan belirterek şu mektubumda düşüncelerimi açıklayacağım. Ben akp 'ye oy vermekte karar kıldım. Niçin mi ?; çünkü, 26 Mayıs tarihli olarak, bir bakanımızın "-biz milletin haklarını koruyan diktatörleriz" şeklindeki demecinden etkilendiğim için ve de bu kişinin "şaşı bakan" birisi olduğu için. (ben şaşı bakanları çok severim zira cazibeli oluyorlar) Bizler "diktatörlük, diktatörlük..." diye, diye mıçımızı yırtıyoruz ve bunun anlamını biliyor muyuz ?!. Bizler şimdiye kadar hiç diktatörlük rejiminin tadını aldık mı ? !. Bence bu tatları henüz alamadığımızdan dolayı ben bunun ne olduğunu anlamak için ve de bunu tatmak için akp 'ye oy vereceğim ! Bizler şimdiye kadar diktatörlüğün ne olduğunu ya tarih kitaplarından okuduk, ya da yaşadığımız dönemde şahit olduklarımızdan anlamaya çalıştık. Evet, sen, ben, bizler diktatörlüğün ne olduğunu - yaşamadığımızdan dolayı - bilemiyoruz; işte bunu bilebilmek için akp 'ye oy vereceğim ! Bir de derler ki, diktatörlük demokrasiyi yok etmekmiş; insan hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmakmış; adalet kavramını kendine oyuncak yapmak ve hukuku "beş taş oyunu" a çevirmekmiş; basın özgürlüğünü yok ederek, kendisine yağdanlık olamayanları töhmet altında bırakmakmış; yurdunu müdafaasından sorumlu kişileri bir bahane ile Silivri'ye (eskiden buna Bekir Ağa Bölüğü derlermiş) tıkmakmış; iş kazası geçirenlerin sorumlusunun ailesi imiş; imiş, hepsi faso-fiso !.. İşte, ben bunların hiçbirine bu güne kadar şahit olamadığımdan dolayı diktatörlük rejimini yaşamak istiyorum ve gene bundan dolayı oyumu akp 'ye vereceğim !.
SELÇUK
_____________________________________
Sayın Çölaşan, bunların hukuksuzlukta sınır tanimadigini zaten biliyoruz. Ama bu gün şahit olduğum yeni bir örneğe şahit oldum. Ankara Altındağ Ulugbey Ilkokulunda bu gün ismini bilmediğim bir akp li milletvekili adayı ve onlarca partili okula geldi broşür ve Sabah gazetesi biraktilar. Kendilerine okullarda siyasi partilerin propaganda yapmasınin yasak olduğunu söyledim. Cevap olarak da piskin piskin ''yasak bize olmaz biz zaten devletiz '' cevabını aldım. Birazda öğretmen olmamın verdiği sürgün korkusuyla ses cikaramadim. Birileri ne zaman bunlara dur diyecek. Umarım tarihin çöplüğünde yerlerini bir an önce alırlar. Saygılar.
_____________________________________
Bir milleti yok etmek mi istiyorsun;
Darbelerle demokrasiyi işlemez hale getir,
Her seferinde siyaseti yeniden tanzim et,
Kadrolaşma yaparak devleti tahrip et,
Ülke gündemini sanal sorunlarla meşgul et,
Halkı Atasına düşman et,
Askerini imha et,
Bayrağını paçavra et,
Tarihini ve milli kahramanlarını unuttur,
Hainlerini kahraman et,
Ekonomik özgürlüğünü elinden al,
Her türlü yabancı parayı kullanılır hale getir,
Rüşveti ve yolsuzluğu yaygınlaştır,
Borçlanmayı ve kredili yaşamı teşvik et,
Gümrük birliği ile ithalatı serbest bırak,
Milli yatırımları durdur ve milli serveti yabancıya sat,
Ekonomiyi dışarıdan idare et,
Yabancılara toprak ve mülk edinme hakkı ver,
Anayasayı rayından çıkar,
Adaleti payanda et,
Basını yandaş et,
Etnik ve azınlık dilinde eğitimi serbest bırak,
Milli dili ve kültürü tahrip et,
Manevi değerleri ve ahlâkı yozlaştır,
Dini kontrol altında tut ve inancı zayıflat,
Azınlıklara imtiyazlar ver,
Azınlık dinlerini teşvik et,
Düşmanları baş tacı et,
Teröristleri meclise taşı,
Ayakları baş, başları ayak et,
Korku rejimi oluştur,
İtiraz edeni terörist ilan et,
Kodese at ya da kazaya kurban et..
Yusuf
_____________________________________
Merhaba sevgili Emin Bey,
Ben İrem, bir Ankaralı olarak sizinle zaman zaman karşılaşırız, yazılarınızı takip ederim, yani siz beni tanımasanız da ben sizi tanıyor gibiyim.
Ben ve eşim ODTÜ mezunu mühendisleriz, 11 yaşında bir oğlumuz var. Biliyorsunuz bugünlerde aklımızda tek bir konu var, genel seçimler ve sonrası. Bu nedenle Mart ay sonunda eşimle sandık görevlisi olmaya karar verdik. Son yerel seçimlerden sonra bunu bir sorumluluk, hatta zorunluluk olarak görüyoruz.
Ben, nasıl başvurmamız gerektiğini öğrenmek için, 9 Nisan 2015 tarihinde 2297111 numaralı telefondan CHP Çankaya İlçe Teşkilatını aradım. Özlem Hanım çıktı telefona. (İsimleri süreçte yaşadıklarımı anlatmak adına veriyorum) Ona eşimle birlikte sandık görevlisi olmak istediğimizi, Çankaya için gönüllü sayısının daha fazla olacağını düşündüğümüzü, bu nedenle eşimle aynı yerde görev yapmak koşuluyla Sincan, Mamak, hatta Kazan'a bile gidebileceğimizi söyledim. O da Çankaya'da bile açık olduğunu, ancak notunu aldığını diğer İlçe teşkilatlarına ileteceğini söyleyip, TC. Kimlik Numaralarımızı ve telefon numaralarımızı aldı. Bizi arayacağını söyleyerek telefonu kapattı.
Ben de bu işi tamamlamış olduğumu düşünerek bir daha kendisini aramadım. Mayıs ayının ilk haftasında bir arkadaşıma sandık görevlisi olması ile ilgili belge gelince bir iki gün bekledim, ses çıkmayınca 11 Mayıs 2015 tarihinde tekrar Çankaya İlçe Teşkilatını aradım. Bu sefer telefona Özlem Hanım'ın bir üstü olan Mukaddes Hanım çıktı. Ona durumu anlattım, başvuruda geç mi kaldık, neden görev belgesi elimize ulaşmadı dedim. O da oy kullanacağınız yerde talep yoktur dedi. Ona da aracımız olduğunu, özellikle Çankaya'da değil talebin az olduğu diğer ilçelerde görev yapmak istediğimizi bildirdiğimi anlattım. O da peki sandık görevlisi olamıyorsanız, müşahit olmak ister misiniz dedi. Ben de elbette, biz üstümüze düşeni yapmak istiyoruz dedim. Tekrar telefonumu aldı, sizi gün içinde mutlaka arayacağını söyledi, telefonu kapattık.
O gün geçti, ertesi gün geçti, arayan olmadı. Bu arada konuyu ablama anlatmıştım. O 13 Mayıs 2015 tarihinde Çankaya İl Teşkilatını arayıp, bizim yaşadıklarımızı anlatmış. Onlar da Özlem Hanımı arayıp sanırım fırçalamışlar, 13 Mayıs 2015 öğle saatlerinde Özlem Hanım beni geri aradı. Benim İl Teşkilatına onun adını vererek şikayette bulunduğumu, aslında sandık görevlisi işine ne kadar önem verdiğini, bizim adlarımızı bir kaç kez üstü olan Mukaddes Hanıma ilettiğini, ancak elinden daha fazla bir şey gelmediğini, Mukaddes Hanım'ın yeni düzenlemeler yaptığını ve o gün saat 16:00'dan sonra mutlaka beni arayacağını söyledi. Ben de onun şahsı ile bir sorunum olmadığını, ancak seçimde üstüme düşeni yapmak istediğimi, bu nedenle bir yol aradığımı ilettim kendisine, telefonu kapattık. Ve yine ne o gün, ne de sonrasında Mukaddes Hanım beni aramadı.
Ben bu olanlar karşısında ağzım açık, yaşadıklarımın bir şaka olduğunu düşünerek CHP Genel Merkezde çalışan bir arkadaşımı aradım. Ona yaşadıklarımı anlattım ve bunu yetkililerin bilmesini istiyorum, her seçimden sonra sandıklarda gözlemci olmadığından dem vuruluyor, ancak görevli olmamız istenmiyor, bunu kime anlatmalıyım dedim. O da burada sandık gönüllüleri var, onlarla konuşup seni arayayım dedi. Gönüllülerle konuşmuş, pek çok sandıkta hiç görevli olmadığını söylemişler, benim telefonumu Gölbaşı İlçe Teşkilatına vermişler, seni arayacaklar dedi. Artı Çankaya'ya kimsenin yazdırılamadığı konusunda çok şikayet aldıklarını da söyledi.
Beni 20 Mayıs 2015'te Gölbaşı İlçe Teşkilatından Derya Hanım aradı. Eşimle farklı köylerde görev yapmamızın mümkün olup, olmadığını sordu. Artık oyumuzu bize bildirilen yerde kullanmak zorunda olduğumuzdan, sabah erkenden oy kullanıp, mümkün olan en kısa sürede Gölbaşı'na gelebileceğimizi, ancak tek aracımız olduğu için farklı köylere gitmenin pek mümkün olmadığını söyledim. Ancak planlamayı yapan sizsiniz, yakın yerler, yetişir derseniz olur dedim. Tamam dedi, ben sizi ayarlayıp arayacağım. Üstünden tam 8 gün geçti, arayan yok...
Biraz önce Sözcü'nün ana sayfasında Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Elektrik kesilirse sandığa oturun" diye halka seslendiği haberi okudum. Yine içim acıdı, yaşadıklarımı size anlatmak istedim. Çok güzel projeleri olabilir, görüşleri benim görüşlerimle bir olabilir, ancak bir sandık görevliliği konusunda bile bunları yaşatan bir CHP, ülkeyi nasıl yönetir diye sormadan geçemiyorum. Hadi bu konuyu ayrı tutayım diyorum, bu sefer de CHP'nin sandık görevlilerini atama işi sanki bilerek sabote ediliyor, teşkilattakiler CHP aksine, AKP için mi çalışıyor diyorum...
Kusura bakmayın, sizin de başınızı ağrıttım. Ancak seçim vaatlerinin, propagandaların arkasında böyle olaylar olduğunu da bilmeniz gerek diye düşünüyorum.
İyi çalışmalar dilerim,
Saygılarımla,
İrem
_____________________________________
Sayın Çölaşan,
Her gün yüzlerce mail aldığınızı, bunlara, değil yanıt vermek, bazılarını okuma fırsatı bile bulamadığınızı bilmeme karşın yazıyorum. Fazla zamanınızı almayacağım. Sizinle (doğal olarak tek taraflı) okur-yazar ilişkimiz çoook uzun yıllara dayanıyor ve tanrı her ikimize de beden ve akıl sağlığı verdiği sürece daha da uzun yıllar sürecek. 1993 yılıın ilk yazısında (Hürriyet gazetesindeki köşenizde) o yıllarda yazdığım ‘Bir maniniz yoksa 1993 geliyor.’ adlı yazımı yayınlama nezaketini göstermiştiniz. Bu girizgah sadece uzun yıllar ötesinden ‘bir merhaba’ demek içindi.
Mailin konusunda belirtilen ‘YSK’ya gelince. Başta siz olmak üzere gazetemizin değerli köşe yazarlarının defaatle üzerine gittiğiniz YSK rezaletini bir yurttaş olarak ben de hayret ve kaygıyla iziyorum. ‘Bizim görev kapsamımıza Cumhurbaşkanı’nın eylemleri girmemektedir.’ gibi komik bile olmayan bir gerekçeyle duruma müdahale etmekten kaçınan (korkan mı demek daha doğru olur bilemiyorum) değerli(?) yargıçların hiç bir şey yapmayacakları artık ayan beyan ortada.
Benim YSK’ya yönelik temel kaygım artık bunu aştı. Ben aynı heyetin, seçim sonrası olası itirazlara da aynı anlayışla yaklaşacaklarından endişe ediyorum. Bir ülke düşünün ki herkes ama herkes tarafından seçimlerin hileli olacağı kaygısı bir olgu olarak kabul edilmekte. Hal buyken bu seçimlerin sonrasında seçim sonuçları konusunda YSK’ya olağanın da ötesinde itiraz geleceğini düşünmek çok da yanlış olmaz sanırım. Sizden ricam köşenizde hiç değilse bu tehlikeye de dikkat çekmeniz ve -mümkünse– 8 Haziran’dan sonra değerli kurul üyelerinin mazeretlerinin (çünkü olayın o saatten sonra Cumhurbaşkanı ile bir ilgisi kalmayacak, yeni bir gerekçe bulmaları gerekecek) önünü şimdiden kesecek bir adım atmanız.
Saygılarımla,
Hüseyin
_____________________________________
Elbisenin ,ayakkabının, arabanın, yenisini anlarım ,yeni Türkiye nasıl oluyor veya olacak. Eskiden pantolonları ,ceketleri eskiyince ters düz yaptırırdık, yeni olurdu. Acaba Türkiye’yi de ters düz mü yapacaklar? Ülkenin içini de, dışını da b.k ettiniz ,tersi de düzü de iğrenç . Nasıl yeni Türkiye yapacaksınız? Biz eskiye razıyız, kurcalamayın yeter!
Hasan
_____________________________________
Sn.Emin Bey.
Ülkesini ve milletini çok seven ve gelecek için bu hükümetten bir an önce kurtulmanın farz olduğuna
inanan sizin gibi ortak payda da buluştuğumuz her sorumlu vatandaş gibi her konudaki çalışmalarınızı takdir ediyorum.
Benim söylemek istediğim şu: Kusura bakmayın büyük harflerle yazdığım için :Bu hususu gündeme getirmenizi istirham ediyorum.
OYLARI VEREN DEĞİL SAYAN KAZANDIRIR .SEÇİM AKŞAMI .YSK WEB SİTESİNDEKİ SEÇMEN SANDIK TUTANAK KAYITLARININ HERKESE AÇIK OLMASI GEREKMEKTEDİR. .BU HERKESİN ELİNDEKİ TÜM SANDIK SEÇMEN TUTANAKLARININ KARŞILAŞTIRILMASI KONTROLÜ DEMEKTİR. YSK BUGÜNE KADAR HİÇBİR SEÇİMDE BUNU YAPMAMIŞTIR .İZİN VERMEMİŞTİR. ŞAİBE OLMAMASI İÇİN BU HUSUSTA LTF PARTİLER ,ADAYLAR VE SORUMLULUK DUYAN HERKES
ACİLEN GEREĞİNİ YAPMALIDIR .YOKSA SEÇİM TİYATROSU OLUR ,TÜM EMEKLER BOŞA GİDER . BİR BARDAK SOĞUK SU İÇERİZ .YSK DAN AKŞAM YAPILACAK AKP %45-47 , CHP % 23-27 , MHP % 17 ,HDP % 9.2 OY ORANLARI AÇIKLAMASINA RAZI OLURUZ .BİLİYORSUNUZ İTİRAZDA YOK.AÇIKLANAN ORANLAR DEĞİŞMİYOR.BİR 4 SENE DAHA DAYANAMAYIZ.
BELKİ BUNLARIN HEPSİ BİR KUŞKUCULUK AMA DEDİĞİM YAPILSA ,İZİN VERİLECEĞİ AÇIKLANSA ,PARTİLER İÇİN 21 E KADAR SÜRE VERİLSE KONTROLLERİ YAPMAK İÇİN ,YSK SONUCU 21 DE AÇIKLASA DAHA İYİ OLMAZ MI? KİMSENİN KAFASINDA SORU İŞARETİ KALMAZ ,TRAFOYA FİL BİLE GİRSE KİMSENİN ŞİKAYETİ OLMAZ.
Saygılar.
_____________________________________
emin abi iyi günler,
emin abi cumhurbaşkanının genel seçimlerde aldığı oy cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde aldığı oydan düşük olursa cumhurbaşkanlığı makamı tartışmaya
açılırmı diye düşünüyorum.. saygılar
Mehmet
_____________________________________
Sn. Çölaşan,
Sözcü gazetesinin bugünkü köşenizde; vaktiyle Öztürk Serengil'in attığı bir imza nedeniyle açılan dava sırasındaki sözlerine atıf yaparak, K.İnanır'ın da okumadan imzalamış olabileceği imasında bulunmuşsunuz.
Doğrusu şunu vurgulayamayıp ıskaladığınıza hayret ettim. O da şöyle: Sanırım dün yayınlanan aydınlar bildirisi altındaki imza sahiplerini öğrenemedim. Bana göre; eğer o imzaların sahipleri, Kadir İnanır'a da bu bildiriyi imzalatmışlarsa aydın olmadıklarını kanıtlamışlardır.
Öztürk Serengil'in savunması daha kabule yakındır.
Saygılar, Sevgiler,
Rıza
_____________________________________
Sayın Çölaşan; 28 mayıs tarihli Sözcü gazetemizin manşetinden yola çıkarak Sarayların köşklerin uçak ve mercedes filolarının, olanca şatafatın ne için olduğunu anlatmak isterim; Tayyip neyin eş başkanı? Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika projesinin...Bu proje içindeki müslüman halkların lider kabul edebileceği tek profil ancak ve ancak diktatör bir liderdir..Bir cumhurbaşkanını araplar ve müslümanlar lider kabul etmezler..Tayyibin yaratmaya çalıstığı imaj tüm bu şatafat göst eriş batıya değil tamamen müslümanlara yöneliktir..çünkü arap ve muslumanları etkileyerek yönetecek yöntem diktatörlüktür..Tayyibin kutsal bir varlıkmıs gibi -bu konuları Soner Yalçın iyi bilir-belkide gelecek olan Mehdi'yi ima ederek finanse edilmesi de bundandır...
Emperyalistlerin oyunu şudur; Ulus devletlerin parçalanıp ırklara mezheplere ufalanıp avrupadaki gibi tek basına bi halta yaramayan ama bir birliğin üyesi olup o birlige uymak zorunda olan küçük zayıf ve bağımlı devletçikler yaratmak..Küresel gücler dünyayı beş birlikle yönetmeyi amaçlıyor; Amerika Birliği, Avrupa, Afrika, Asya, Ortadoğu Birliği gibi...Amerika birliği oluştu bile..Önemli konumdaki her makamda adamları olan küresel güçlerin dünyayı en iyi köleleştirebilecekleri yöntem bu..
Sizden ricam..bu konuyu biraz daha inceleyip geliştirmeniz ve okurlarınızla paylaşmanızdır..Saygılarımla..
_____________________________________
Emin Bey, Adanameb'i açın. Önce tayyip'in reklamı çıkıyor. Allah aşkına bir bakın...
Gulnur
_____________________________________
Sevgili Emin bey,ülkemizin kaderinin belirleneceği milletvekili seçimlerinin yaklaştığı bu günlerde şahit olduğum bir olayı sizlerle paylaşmak istedim.
Konya otobüs terminalinde gazete satan bir bayinin(bir tane var)raflarında Sözcü Gazetesi bulamadım,nedenini sorduğumda içeriden birtane rafların altından çıkardı verdi.Niye böyle yaptıklarını sorduğumde ise TEPKİ var dedi tahminim işyerleri konya belediyesince denetliniyor tepkiden kastı bu olsa gerek...Yoksa ekmek derdindeki halkımız işi gücü yok gazete bayileriyle uğraşacak ne zamanı var?ne de gücü,dermanı...
Buna benzer olayla Konya Eeğlide karşılaştım.Gazete raflarında ise Sözcü ya görünmeyen ya da iki büklüm şekilde satılırken Sabah,Star vb yandaş gazetelr en göze batan görünümde satılıyor.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
29 Mayıs 2015
Mehmet
_____________________________________
Çok kıymetli ağabeylerim, büyüklerim, özgür Türk basınının keskin kalemleri;
Bugün sosyal medya'da karşılaştığım, ancak henüz hiçbir haber sitesinde göremediğim bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü önünde kimilerine göre bir protesto yapan, ancak bana göre sadece alın terinin hakkını arayan yaşlı bir amcanın konuşmasını izledim. Hasat ettiği çayının kalitesinin Çaykurun kabul ettiği diğerlerinden çok daha iyi olduğunu, fakat buna rağmen çayının alınmadığını söylüyor. Gerekçe olarak ise ben kendi halinde sade bir vatandaşım, devlete hiçbir kusurum olmadı. Sadece evimin duvarına Türk bayrağı astım, zannediyorum ki o yüzden alınmadı diyor. Konuya vakıf olup olmadığınızı bilmediğim için sizlere yazmayı uygun gördüm. Sosyal medyada içeriğe ulaşmanız mümkün. Bu konuyu da kendi özgün yorumunuzla köşenize taşırsanız müteşekkir olurum. Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için çaba sarfettiğimiz bu günlerde kaleminizle Türk gençliğine çağdaş ve aydınlık bir yol gösterdiğiniz için şükranlarımı sunuyorum.
Saygılarımla,
Deniz
_____________________________________
Emin Bey merhaba
Fazla uzatmadan size ve tüm sözcü çalışanlarına yapmaya çalıştığınız her şey için teşekkür ederim Mesleğim gereği sürekli istanbul trafiğindeyim ne yazıkki Son zamanlarda çok sayıda üç harf ve üç rakamdan oluşan plakalı araçlar görüyorum örneğin 34 ABC 123 gibi türkiyede böyle bir plaka yok eminim ve bu araçlar türkiyede satılmayan tuhaf markalı arabalar Bu plakaların suriyelilere dağıtıldığı ve bu araçlara ceza, vergi gibi uygulamaların yapılmadığı gibi haberler duyuyorum Doğrumudur yada haber niteliği varmıdır bilemiyorum Sizinle paylaşmak istedim
Tekrar teşekkür ederim
Saygılarımla
Eray
_____________________________________
Sayın Emin Çölaşan;
29 Mayıs tarihli "Allah'ın gazabına uğrasınlar, amin !" başlıklı sunumunuza karşın ben de şu düşüncelerimi ifade edeceğim: 68 yıllık yaşamımda gerek kişiliğimi ilgilendiren olaylar olsun, gerek şahsımın dışında gelişen olaylar olsun, daima haksızlıklara şahit oldum, ve ben de yaratana sığınarak, "-Allah'larından bulsunlar" temennisinde bulundum. Bu temenniler her neden ise bizi yaratan tarafından kale alınmıyor. Allah, acaba her türlü soysuzluğu yapanların, hırsız olanların, başkalarına saygı göstermeyen insan düşmanlarının, yetimin hakkını yiyenlerin, fukara halkından çırptığı 'çerez parasıyla' altını garantiye alanların, ½&.. \\?**, "~ *?...
[not: yazımım devamı, anlayamayacağım bir şekilde birtakım üst kurullar (!) tarafından engellenmiştir. İnşallah, demokrasimize kavuştuktan sonra, devamını getireceğim]
SELÇUK