Merkez Bankası’nın yarınki toplantıda 2.5 puanlık faiz indirimine kesin gözüyle bakılıyor. Nisan’da da indirimin devam etmesi beklenirken, faizin yüzde 40’ın altına inmesiyle birlikte, piyasalarda sıkıntı çıkabileceği tahmin ediliyor.
Yapılan anketler piyasalarda 2.5 puanlık indirim beklentisinin ağır bastığını gösteriyor. İndirim oranının 3.5 puana kadar çıkmasını bekleyenler de var ama bu çok düşük bir ihtimal.
Bazı iktisatçılar, şubat enflasyonunun beklentilerin altında kalmasına rağmen, Merkez Bankası’nın ihtiyatlı olması gerektiği görüşündeler. Sayıları az olsa da, bu iktisatçılar, ya indirimin 1 puanla sınırlı kalması ya da hiç indirim yapılmaması gerektiğini söylüyorlar.
İş dünyasının Merkez Bankası toplantısına ilişkin beklentisi de, 2.5 puanlık indirim yönünde. Buna karşılık iş dünyasının faiz indirimlerinin hızlanması yönündeki taleplerini daha fazla duyar olduk.
İş dünyasının çoğunluğu, bir an önce ekonomide canlanma istiyor. Bu nedenle faiz indirimlerinin hızlanıp, piyasaların açılması gerektiğini, aksi takdirde işlerini yapamaz hale geldiklerini söylüyorlar.
Özellikle tüccarlar ve ihracatçıların, açıkça söyleyemeseler de, kur artışlarının hızlanmasını istedikleri de biliniyor. Şubat ayında sepet bazında yüzde 2’yi bulan kur artışlarını bile yetersiz buluyorlar.
Bu kesimin, açıkça söyleyemeseler de, enflasyonla mücadele gibi bir derdi pek yok. Onlar, son 4-5 yıldır olduğu gibi; kur artışı hızlansın, piyasalar canlansın, ucuz finansman alıp rahatça fiyat belirleyecekleri bir piyasanın özlemindeler.
İşte bu aşamada faiz indirimlerinin ne kadar yapılabileceği hesabına girmek gerekiyor. İş dünyasının tüm istedikleri olsa, sürekli dalgalı ve yüksek enflasyon yaşarız. Gelir dağılımı iyice bozulacak, yoksullaşma daha da artacak gibi bir kaygı sezilmiyor.
DÖVİZ TALEBİ CANLANMAYA BAŞLAMIŞKEN
Talepler ve beklentiler böyleyken, yüzde 40’ın altına inecek faiz oranıyla, piyasalarda sorun yaşanması kaçınılmaz. Enflasyon yıl sonunda yüzde 30’a inse, kurlarda artış hızlansa, 40’ın altında faiz dövize talebin artmasına neden olabilir. Son günlerde döviz hesaplarındaki artış, eğilimin zaten başladığını gösteriyor.
Büyümeyi de ihmal etmeden enflasyonu kademeli indirme tercihi geçerli olunca, bu tür sıkıntılar yaşanması sürpriz olmayacaktı, zaten bunu yaşıyoruz.
Tasarruf sahibi, doğal olarak, parasının enflasyon karşısında erimesini önlemeye çalışıyor. Hangi araç yüksek getiri sağlarsa o tarafa koşuyor. Aylık yüzde 2’lik kur artışı olan bir piyasada, TL’nin getirisi en az yüzde 2.5 olmazsa, yine dövize kayabilir.
İşte bu nedenle TL’nin cazibesi korunacaksa, faizlerin aşağı inmesinde çok dikkatli olmak gerekiyor. Vatandaşın dayanacak gücü kalmadı, KOBİ’ler sıkıntıda ama bunu hızlı faiz indirimiyle çözemezsiniz. Hızlı faiz indirimi aksine bu kesimlerin sıkıntısını daha da büyütebilir.
Yapılacak olan ciddi yapısal tedbirler, varlıklı kesimden vergi ve kamu tasarrufu ile bütçeyi güçlendirip, enflasyonun daha hızlı inmesini sağlamak olmalı. O nedenle temkinli olmak gerek. Zaten güven sağlayamamış bir ekonomi yönetimi bu konuda biriktirdiği, her an tersine dönebilecek döviz rezervine güvenemez.
Mevcut siyasi iktidarın radikal tedbirler alıp bu konuda umut vermesi mümkün mü derseniz;
çok zor görünüyor.