İn­san ya­şa­mın­da çok önem­li bir ye­ri bu­lu­nan “i­nan­ç”­ın iç­ten­li­ği, te­miz­li­ği ve ger­çek­çi­li­ği say­gın­lı­ğı­nın ko­şu­lu­dur. İnan­ma­ma­yı da kap­sa­yan inanç öz­gür­lü­ğü­nün gü­ven­ce­si de la­ik­lik­tir. Bu ger­çe­ği ve bi­lim­sel ge­rek­le­ri bil­me­yen­ler, ge­li­şi­gü­zel ko­nu­şup yaz­mak­ta, kar­şı dev­rim mi­li­tan­la­rı ve ami­go­la­rı ola­rak, la­ik cum­hu­ri­yet­le ku­ru­cu­la­rı­na sal­dır­mak­ta­dır­lar. Dev­le­ti­mi­zin eş­siz ya­pı­cı­sı ATA­TÜR­K’­ün an­ne­si­nin me­za­rı ba­şın­da söy­le­dik­le­ri­ni, 7 Şu­bat 1923’te Ba­lı­ke­sir Pa­şa Ca­mi­i (es­ki adı Zag­nos Ca­mi­i)nde­ki hut­be­si­ni bil­me­yen­ler, son­ra­ki öz­de­yiş de­ğe­rin­de­ki ko­nuş­ma­la­rın­da Al­lah-Tan­rı, din ve din iş­le­ri hak­kın­da­ki unu­tul­maz söz­le­ri­ni oku­ma­yan­lar­la oku­du­ğu­nu an­la­ma­yan ve an­la­mak is­te­me­yen­ler ter­bi­ye­siz­lik­le­ri­ni sür­dür­mek­te­dir­ler.
Ka­dın-er­kek yan­sız din bil­gin­le­ri­nin, ya­zar­la­rın ko­nuş­ma­la­rın­da, ya­zı ve ki­tap­la­rın­da be­lirt­tik­le­ri gi­bi Mus­ta­fa Ke­mal ATA­TÜR­K’­ün din ba­ğı güç­lü, inan­ca say­gı­sı tam, bu ko­nu­da gi­ri­şim­le­ri ya­pı­cı ve ya­rar­lı idi. 3 Mart 1924 gün­lü, 430 no.lu Öğ­re­tim Bir­li­ği Ya­sa­sı­’na imam ha­tip okul­la­rı ile ila­hi­yat fa­kül­te­si­ni koy­du­ra­rak din ko­nu­sun­da kö­tü­lük­le­ri ön­le­ye­cek çağ­daş in­san­lar ye­tiş­me­si­ni is­te­yen de Ata­tür­k’­tü. Ay­nı doğ­rul­tu­da de­ği­şik inanç­lar­da yurt­taş­la­rın ya­şa­dı­ğı ül­ke­miz­de inanç bağ­la­mın­da kar­şıt­lık­la­rın ya­şan­ma­ma­sı ve ak­la, bi­li­me, in­san­lı­ğa ay­kı­rı tu­tum­la­rın ön­len­me­si için Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­’nı ön­gö­ren de Ata­türk idi. Hiç­bir ko­nuş­ma­sın­da üfü­rük­çü­lük, mus­ka­cı­lık, tür­be-der­gâh çı­kar­cı­lı­ğı, Ku­r’­an sap­tır­ma­sı ve boş inanç­lar dı­şın­da, inan­ca ve inanç ba­ğı­na yö­ne­lik olum­suz bir söz­ü bi­le bu­lu­na­maz.


İs­met İnö­nü de böy­le idi
İkin­ci Cum­hur­baş­ka­nı­mız İs­met İNÖ­NÜ de ay­nı dav­ra­nış­lar­la say­gı­sı­nı özen­le sür­dür­müş­tür. Halk ço­cuk­la­rı ola­rak tu­tum­la­rın­da­ki soy­lu­luk ve düz­gün­lük her­ke­sin ör­nek ala­ca­ğı bir dü­ze­yi yan­sıt­mak­ta­dır. İlk kez 1942’de gör­dü­ğüm, 1951’den baş­la­ya­rak ya­kı­nın­da bu­lun­du­ğum, son on yı­lın­da avu­kat­lı­ğı­nı yap­tı­ğım İNÖ­NÜ­’nün ya­tak oda­sı­nın ka­pı üs­tü du­var­da “Al­la­h’­ın de­di­ği olu­r” ya­zı­sı cam­lı çer­çe­ve için­de du­rur­du. Bu­gün de de­ğer­li kı­zı Öz­den (İNÖ­NÜ) TO­KE­R’­in ba­ba ve an­ne­sin­den son­ra dü­zen­li mev­lid­le­ri sür­dür­dü­ğü bi­lin­me­li­dir. İnö­nü­‘nün “Al­la­h” adı­nı an­ma­dı­ğı ya­la­nıy­la ka­ra­lan­ma­sı çok ya­kı­şık­sız­dır. Bu tür eleş­ti­ri­ler ken­di­si­ne ulaş­tı­rı­lın­ca “Yü­ce di­ni­mi­zi si­ya­se­te âlet eden­le­rin Al­lah ce­za­sı­nı ver­sin!” de­di­ği unu­tul­ma­ma­lı­dır.
Gü­nü­müz si­ya­set­çi­le­ri, baş­ta yö­ne­ti­ci­ler, açı­lış­la­rı, si­ya­sal top­lan­tı­la­rı din­sel söy­lem­ler­le açıp ka­pa­tı­yor­lar. Ata­türk ve İnö­nü as­la böy­le yo­la baş­vur­ma­dı. Hal­kı­mı­zın din ba­ğı­nın güç­lü, alış­kan­lık­la­rı­nın kök­lü ol­duk­la­rı­nı bil­dik­le­rin­den seç­men­le­ri ok­şa­mak için di­ni si­ya­se­te araç kı­la­rak oy top­la­ma­yı be­ce­ri (mâ­ri­fet) sa­yan gü­nü­müz yö­ne­ti­ci­le­ri, ken­di öğ­re­nim-eği­tim­le­ri ve si­ya­sal ye­ter­siz­lik­le­ri ne­de­niy­le bu yo­lu kul­la­nı­yor­lar. İmam ha­tip okul­la­rı­nın sa­yı­sı­nı bu ne­den­le ar­tı­rı­yor, ulu­sal eği­ti­mi bu yüz­den din­sel eği­ti­me çe­vi­ri­yor, bu yüz­den din, mez­hep, ce­ma­at iliş­ki­le­riy­le si­ya­set­le­ri­ni yü­rüt­me­ye ça­lı­şı­yor­lar. Ger­çek din­dar­lık­la bağ­daş­ma­yan, di­ni si­ya­sal­laş­tı­ran bu tu­tu­mu kez­ler­ce kı­na­dık.
Cum­hu­ri­yet ku­ru­cu­la­rı için ya­lan­lar­la, ya­kış­tır­ma­lar­la, de­di­ko­du­lar­la, olay­lar uy­du­ru­la­rak ya­pı­lan ka­ra­la­ma­nın hak­sız­lı­ğı­nı, bu çir­kin­li­ği baş­la­tıp sür­dü­ren­le­rin in­san­lık dı­şı düş­tü­ğü­nü be­lirt­mek için özet­le bu sa­tır­la­rı
yaz­dık.


Anım­sat­ma
Bu­gün Mus­ta­fa Ke­mal ATA­TÜR­K’­ün CHP Ge­nel Baş­ka­nı ve Cum­hur­baş­ka­nı ola­rak 15 Ekim 1927’de
baş­la­yan CHP II. Ku­rul­ta­y’­ın­da­ki
Bü­yük Söy­le­vi­’ni Türk Genç­li­ği­’ne ses­le­ne­rek ta­mam­la­ma­sı­nın 87. yıl­dö­nü­mü­dür.
Ya­rın da Ata­türk­çü Prof. Dr. Ah­met Ta­ner KIŞ­LA­LI­’nın ara­mız­dan ay­rı­lı­şı­nın 15. yı­lı­dır. İki de­ğe­ri­mi­zi de sev­gi ve say­gı ile bir kez da­ha anı­yo­ruz.