Merkez Bankası sürpriz bir kararla politika faizini, 3.5 puan artışla, yüzde 46’ya çıkardı. Bu karar piyasalarda olumlu karşılanırken, Merkez’in fonlama faizini 49’a kadar yükseltmesi ise “Merkez Bankası siyasi kaynaklı oluşabilecek yeni piyasa ataklarına mı hazırlanıyor” sorusuna neden oldu.
19 Mart’ta başlayan piyasadaki İmamoğlu paniği hâlâ durdurulamadı ve ekonomiye faturası büyümeye devam ediyor. Merkez Bankası’nın sürpriz kararı “paniği artık kesme amacı” taşıyor olabilir. Çünkü bu sayede faizler daha da yükselecek, bunun artık dövize olan talebi durdurması ihtimali yüksek.
Ancak bunun artık bir güven sorunu haline geldiği, siyasi ortamdaki gerginlik kesilmediği takdirde, daha da yükselecek faizlerle bile döviz talebinin yeniden canlanma tehlikesi bulunduğu gerçeğini unutmamak gerek.
İktisatçılar fiili faiz haline gelen yüzde 46’ya rağmen politika faizinin yüzde 42.5’te tutulmasının, para piyasalarındaki şeffaflık ve etkinliği engellediği görüşündeydiler. Bu nedenle iktisatçılar politika faizinin, fiili oran haline gelen yüzde 46’ya çıkarılması gerektiğini söylüyorlardı.
Söylüyorlardı ama çoğu iktisatçı “siyasi kaygılar nedeniyle bu artırımın yapılmayacağı, mevcut ikili faiz sisteminin korunacağını” bekliyordu. Bu nedenle Merkez Bankası’nın bu kararı, “piyasaya olumlu sürpriz” yarattı.
İktisatçılar bu ayarlamadan sonra artık politika faizinin yeniden etkin olacağını, fonlamanın da bu faiz oranından yapılabileceğini söylüyorlardı. Yani fiili borçlanma faizinin daha yukarılara çıkmasına gerek olmadığı görüşündeydiler.
SİYASETİN EKONOMİK FATURASI ÇOK BÜYÜK
Merkez Bankası’nın politika faizini 3.5 puan artırırken, fonlama faizi ile politika faizi arasındaki 3 puan çıkardığı farkı koruması, iktisatçılar ve piyasalar tarafından beklenmiyordu. Bu kararla “Merkez Bankası sıkıştığı anda fonlama faizini yüzde 49’a kadar çıkarma inisiyatifi” almış oldu.
Bu oranın yüzde 49’a çıkarılmasına gerek olmadığı halde, bu yönde karar verilmesi, bazı soru işaretlerine neden oldu. Merkez Bankası’na dışarıdan “yüzde 46’nın dövize talebi önlemede yetmeyeceği” telkini gelmiş olabilir. Tüm piyasa gerektiği halde bu karar alınmaz diyordu. Sadece Goldman ve bir yabancı bankanın bu kararı bildiklerini bir kenara yazmak gerekiyor.
Bu oranın 49’a kadar çıkarılması belki de içeride “siyasi tansiyon nedeniyle piyasada oluşan paniklerin bundan sonra tekrar edebileceği” ihtimalinden kaynaklanıyordur.
Yani Merkez Bankası siyasi nedenlerle piyasalarda oluşan paniğin, “iktidar siyasi baskıyı yumuşatmayacağı için” tekrar edebileceği ihtimalini göz önüne almış olabilir. Bu konuda siyasi iktidarla konuşuldu mu bilmiyoruz ama, Merkez’in aşırı ihtiyatlı bir karar alması, bu ihtimali de öne çıkarıyor.
Sonuçta; 19 Mart siyasi yargı müdahalesinin ekonomiye verdiği zararın ne kadar büyük olduğu, bu kararla itiraf edildi. Faizler tepe nokta yüzde 50’den geri gelirken, 3 kez yapılan indirimin ardından, tekrar yükseltilmek zorunda kalındı. Böylece “programın başarılı devam ettiği iddiaları” da çürüdü.
Bu krizin beklentilerde yarattığı hayal kırıklığı ortada. Yıl sonunda enflasyonun yüzde 30’un altına bile inemeyeceği açık. Faizlerin daha uzun süre yüksek kalması nedeniyle iş dünyasında oluşacak sıkıntının, önümüzdeki günlerde, daha yüksek sesli itirazlara dönüştüğünü görebiliriz.