“Seninle hedefin arasında duran tek şey, neden başaramayacağına dair kendine anlattığın saçma hikayedir” der Leonardo DiCaprio, Wall Street Kurdu (The Wolf of Wall Street) filminde... DiCaprio, bu filmde gerçek bir borsacı olan Jordan Belfort’un iktidara yükselişini ve düşüşünü canlandırır. 

Bugün ben de size gerçek bir hikaye anlatacağım. İstanbul borsasının 150 katı büyüklüğünde, 26 trilyon dolar paranın döndüğü Amerikan borsası Wall Street’te geçen ve The Wall Street Journal’da yer alan bir hikaye... 

Wall Street; dünya finansının kalbi, büyük kazançların ve prestijin merkezidir. Stanford, Harvard, Yale, Duke, Pennsylvania, MIT, Princeton gibi üniversitelerin en parlak beyinleri henüz 20’li yaşlarının başında bu dünyada yerini alır. Genç yaşta, kariyerlerinin başında dahi yüksek maaşlar kazanırlar. 

Bir yatırım bankası analisti, 26 yaşında yıllık 120-150 bin dolar kazanır; bu rakam, bonuslarla 200 bin dolara kadar çıkar. Daha üst seviyelerde ise maaşlar 500 bin dolardan milyon dolarlara uzanır. 

“Beni izleyebilirsin, benimle dalga geçebilirsin, beni engellemeye çalışabilirsin ama beni durduramazsın.” — Jordan Belfort (Leonardo DiCaprio) 

Bu ne mi demek? Credit Suisse gibi büyük şirketlerde stajyer olarak başladığınızda, haftada 90 saat çalışmak demektir. Çoğu genç için bir gün, 20-22 saate uzanan bir maratondur. 1 ay boyunca; gece sunum hazırlayıp sabaha karşı saat 3’te evden çıkıp 6 uçağına yetişmek, Detroit’te müşteri toplantısına katılıp akşam başka bir şehre uçmak gibi bir yaşam rutini vardır. 

Ancak perde arkasında, bu prestijli kariyerin çok ağır bir bedeli olur. Yüksek maaşlar ve cazip terfiler uğruna genç bankacılar, uzun çalışma saatleriyle başa çıkmak için “zihin dopingi” dediğimiz haplara yönelir. Çeşit çeşit amfetamin türevi haplar, bu gençlere 10-12 saatlik kesintisiz odaklanma ve enerji verir. Peki ya sonrası? 

“Para mutluluğu satın alamaz ama mutluluğun artık bir önemi kalmayacak kadar büyük bir yat satın alır.” — Wall Street Kurdu 

Sonrası; 12-15 saat kesintisiz uyku, kalp krizi, beyin kanaması, kaygı bozukluğu, iştahsızlık ve 25 kilo kaybı... 

Bu ilaçlar aslında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanlara reçete ile satılırken, Wall Street gençleri “odaklanma sorunu” şikayetiyle kolayca erişebiliyor. 2022’de bu ilaçların reçete sayısı 14 milyona ulaşmış. 

Artık haplar, Wall Street borsacıları arasında birer şekerleme gibi sıradanlaşmış. Nikotin poşetleri, 6 saat enerji veren içecekler, 5 kahveye eş değer kafein yüklemeleri... Saymakla bitmez. 

“Oyunun adı: Parayı müşterinin cebinden kendi cebinize aktarma.” — Wall Street Kurdu 

Mayıs ayında, 2 milyar dolarlık bir satın alma işlemini tamamlamak için bir ay boyunca haftada 100 saatten fazla çalışan genç bir bankacının ölüm haberi gündeme bomba gibi düştü. Bunun üzerine Bank of America ve Morgan Stanley gibi şirketler, genç bankacıların çalışma saatlerini takip etmeye ve haftada 80 saati aşmamalarına özen göstermeye başladı. 

Yine de The Wall Street Journal’a konuşan pek çok genç bankacı, haplar için “Hayatımın ayrılmaz parçası, benim için çok önemli bir araç” diyor. Bu ölümcül haplar, onlar için birer multivitamin ya da diyet takviyesi kadar basitleşmiş. 

New York’taki özel bağımlılık kliniklerinin yarısını Wall Street çalışanları oluşturuyor. Dehşet verici! Hastalar ilk konsültasyon için 350 dolar, sonrasında her seansa 240 dolar ödüyor. Bağımlılıktan kurtulmak ise en az 5 bin dolara mal oluyor. 

İşte büyük kazançların, prestijli unvanların ve dev şirketlerin; acımasız zombilere dönüştürdüğü parlak gençlerin trajedisi... İnsan sağlığını hiçe sayan vahşi kapitalist sistemin ve prestijli kariyerlerin ardındaki tükenmişlik öyküsü... 

“Ölmek için cesaretim var. Bilmek istediğim şey, yaşamak için cesaretin var mı?” — Jordan Belfort (Leonardo DiCaprio, Wall Street Kurdu)