Türkiye, Bakü’de geçen hafta sona eren iklim zirvesi COP29’a başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere hükümet üyeleri, kamu ve sivil toplum kuruluşları ile uzman ve akademisyenlerin yer aldığı heyetle üst düzey katılım sağladı. Azerbaycan, 2 bin 229 kişiyle zirvede en büyük delegasyona sahip ülkeydi.  Bunu 1914 kişiyle Brezilya ve 1862 kişiyle Türkiye izledi. 

169 ülkeden tam 72 bin kişi... 80 lider, bakanlar, bürokratlar, delegeler ve servetleri petrol rezervleri kadar büyük iş adamları, geride bıraktığımız 10 gün boyunca ‘çevre’ konferansı için petrol ve doğalgazın kalesi olan bir ülkeye, Azerbaycan’a gitti. Bakü’ye 100’ün üzerinde özel uçak ve jet indi... O jetler ki, normal bir ticari uçuşa göre yolcu başına havayı 10 kat, trenlere göre havayı 50 kat kirletiyor.   

Bu ‘çevreci’ güruh, COP29 zirvesinde müzakere yapmaktan o kadar yoruldu ki, günün yorgunluğunu petrol banyosu yaparak attılar. Konakladıkları 5 yıldızlı otellerin hemen yakınlarındaki spa merkezlerinde, 39 derecede erimiş çikolatalı süt kıvamındaki ılık petrol küvetlerine dalarak, ciltlerinin her kıvrımını, her çatlağını petrolle sıvadılar. İklim konferansının izdihamından çok bunalanlar ise hafta sonu bu işin esas merkezi olan, Bakü’ye 4 saat uzaklıktaki Naftalan petrol kaplıcalarının yolunu tuttu. 15 tesisten birine kapağı attılar. Cilde, romatizmaya iyi gelen petrol yağının içine balıklama daldılar. Halbuki bedenlerini kaplayan o koyu renkli sıvı, onları bir çevre felaketine kurban gitmiş fok balığı gibi gösteriyordu. Ve işin en grotesk yanı, bir görevli bu ‘mucize’ maddeyi üzerlerinden kazımak için bir ayakkabı çekeceği kullanıyordu. 

PETROL YENİDEN KRAL 

İklim değişikliğine karşı mücadelede, dışarıda fosil yakıt emisyonlarını azaltma protestoları yankılanırken, delegeler ya Bakü’de ya da kara şifanın merkezi Naftalan’da işte böyle banyolarda eğleniyordu.   

Dışarıdaki protestocular ve iklim aktivistleri sadece zirvenin dekoruydu. Liderler, küresel iklim zirvesi için bir araya gelirken; yatırımcılar, rüzgâr ve güneş enerjisini benimsemeyen Exxon Mobil gibi petrol devlerini ödüllendiriyordu. 

Petrol ve gaz şirketleri dört yıl önce emisyonları azaltma ve yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda iddialı taahhütlerde bulundular. Pandemi başladığında 2020’de zararları 100 milyar doları aşınca hepsi frene bastı. Rüzgâr, güneş ve elektrikli araç şarjı gibi teknolojileri benimseyen İngiliz BP’nin hisseleri aynı dönemde yüzde 19 düştü, Shell’in hissesi ise sadece yüzde 15 arttı. Onların aksine Amerikan Exxon Mobil, hidrojen ve lityum çıkarma gibi maden alanlarına yatırım yapmıştı. Exxon’un hisse senedi fiyatı 2019’un sonundan bu yana yüzde 70’ten fazla yükseldi. Geçen ay değeri 560 milyar doları gördü.  

BP, 2020’de petrol ve gaz üretimini on yıla kadar yüzde 40 oranında azaltma sözü vermişti. Üç yıldan kısa bir sürede geri adım attı ve fosil yakıtlara harcamayı artıracağını söyledi. Aynı şirket, geçen yıl açık deniz rüzgâr yatırımlarına 1.1 milyar dolar harcadı ve şimdiyse rüzgâr varlıklarını satmak istediğini söylüyor.

Şirketlerin petrol ve doğalgaz çıkarmaktan elde edebilecekleri kâr ile rüzgâr ve güneş enerjisinden elde edebilecekleri kâr arasındaki fark, son yıllarda fosil yakıtlar lehine keskin bir şekilde arttı. Durum bu kadar açık. Zaten yeni ABD Başkanı Donald Trump da, küresel ısınmayı bir aldatmaca, yalan olarak görüyor.  

ÇIKA ÇIKA 300 MİLYAR $ 

Dönelim Bakü’ye... Zirvede gelişmekte olan ülkeler iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum için yıllık 1.3 trilyon dolar finansman talep ettiler. Ancak, petrol banyosunda yıkanan gelişmiş ülkelerin değerli temsilcileri, 2035 yılına kadar yıllık sadece 300 milyar dolar destek verecek. Afrika’da, Ortadoğu’da açlığı, göçü takan yok. Mayorka, Maldivler, Phuket, Bali Adası ne zaman sulara gömülür, Alpler ne zaman kavrulursa belki o zaman harekete geçerler. 

OLİGARK GİBİ HİSSETTİREN BANYO

The New York Times muhabiri, COP29 zirvesi sırasında lüks ‘petrol banyosuna’ girip izlenimlerini yazdı. Naftalan’a giden muhabir, “İklim zirvesinde petrolde yıkanmak, leke bırakır mı acaba? Bana kendimi ‘şehrin en iyi oligarkı’ gibi hissettirdi” diye yazdı.

Kanalizasyon suyundan bira

COP29 İklim Değişikliği Konferansı’nda, birçok ülke sürdürülebilirlik alanındaki ‘akıllı’ projelerini tanıttı. Örneğin tatlısu fakiri Singapur, kanalizasyon suyundan ileri arıtma teknolojisiyle ürettiği ‘NEWBrew’ adlı birayı tanıttı.

Örneğin Hollanda, deniz ve göl yüzeylerine kurduğu yüzen güneş panellerini tanıttı. Örneğin Japonya, fabrikalardan çıkan karbon gazını yakalayıp yeraltında depolayan teknolojilerini tanıttı. Diğerleri ise; 

İsveç, elektrikli araçların seyir halindeyken şarj olmasını sağlayan elektrikli yol projelerini sundu.  

Kenya, güneş enerjisiyle çalışan su pompalarını tanıttı.

Almanya, enerji tüketimini minimize eden ve kendi enerjisini üreten ‘pasif ev’ konseptini sergiledi.  

Hindistan, sıcakta tarım ürünlerinin saklanmasında enerji tasarrufu sağlayan güneş enerjili soğutma sistemlerini sundu.  

Danimarka, karbon emisyonlarını yüzde 30 azaltan yeni bir inşaat malzemesi olan ‘yeşil beton’u tanıttı.  

Norveç, dünyanın ilk ‘karbon pozitif’ otelini tanıttı. Otel, ürettiğinden daha fazla karbonu atmosferden çekebilecek şekilde tasarlandı. 

Türkiye, ‘Sıfır Atık’ standında bol bol Türk kahvesi ve lokum ikram etti.  En büyük kalabalık bizdeydi. Azeriler de semaverde çay sundu. Onlarla kapıştık.