Galatasaray, maçın genelinde çok baskılı oynadı. Bodrum’u hiçbir pozisyonda oyuna sokmadı. Rakibini rahat oynatmadı. Aslında bu maçın özeti şu: Maç, Galatasaray takımıyla Bodrum kalecisi Sousa arasında geçti. Galatasaraylılar, Bodrumlu orta saha ve defans oyuncularını geçmesine rağmen kaleciye takıldı. Sousa, uzun boylu olmasına rağmen yer toplarında da çok başarılıydı. Bir hata yaptı, o kadar da olur. İnanın müthiş toplar çıkardı. Bodrum dayak yedi Galatasaray’ın kornerlerinden, şutlarından ama kaleci Bodrum’un daha fazla dayak yemesini değil, gol yemesini engelledi.
90 dakika boyunca Muslera’yı hiç görmedik. Muslera yere bile yatmadı. Böyle bir maç oynandı. Bu maç gösterdi ki; Galatasaray şampiyonluk havasına girmiş. Saha içinde tüm futbolcular birbirine yardım ediyor. Daha da önemlisi rakip oyun kurmadan sahanın her yerinde pres yapıyorlar. Zaten daha kaliteli oyuncuları var. Haliyle oyun sarı-kırmızılıların lehine dönüyor.
Hakem Mehmet Türkmen, yanlış bir penaltı verdi, Alman VAR düzeltti. Orada sarı kart diyenler olabilir. Pozisyon çok temiz. Çok az da olsa bir temas var. Temas olunca sarı kart ortadan kalkar. Yani Alman VAR’ın kararı doğru. Yalnız Barış Alper ilk yarı bir penaltı istedi; evlere şenlik. Ayağını tırmık yaptı, “Ah” dedi, “Vah” dedi, yerlere yattı. Hiçbir temas yok, hakemden sarı kart da yok. Ama sen bu futbolculara müsaade edersen gider, 10 dakika sonra sarı görür dün olduğu gibi. Şimdi konuşacaklar ‘İkinci sarı karttan atılmalıydı’ diye. Milletin ağzına ciklet verdiniz. Orada sarıyı versen ikinciyi yapmayacaktı, sen de dertten kurtaracaktın Mehmet Türkmen. İnanıyorum, bir küçük takım olsa verirdi o sarıyı. Eğer bu yaşta onları düşünüyorsa, kafasına şeytan girmişse, vay haline...