
Artan göçle birlikte ağırlaşan sosyo-ekonomik sorunlar halkta huzur bırakmadı. Çevredeki şehirlere serbestçe yerleşen Suriyelilerin sayısı yüzbinlere ulaştı. Hataylılar sınır güvenliğinin sağlanmasını, sığınmacıların mülteci kamplarına yerleştirilerek denetim altında tutulmasını istiyor. En büyük endişe ise Suriyeli muhalif militanlar ve El Nusra üyelerinin Hatay ve çevresindeki şehirlere yerleşmesinden kaynaklanıyor. Halk korku içinde. SÖZCÜ bir kez daha halkın huzuru özlediği Hatay'daydı. İşte SÖZCÜ TV muhabiri Gökmen Ulu'nun sıfır noktasından izlenimleri...
SINIR KEVGİR GİBİ
Suriye sınırı adeta delik deşik. Hudut boyunca her gün yüzlerce kişi tel örgüleri aşarak elini kolunu sallaya sallaya Türkiye'ye girmeye devam ediyor. Hatay'ın Suriye sınırı boyunca kaçak girişler en fazla Reyhanlı ve bu ilçeye bağlı Beşaslan köyü civarında yaşanıyor. Sınırı aşanları telefonla haberleştikleri yakınları araçlarla karşılıyor. Hatay'ın her yerinde çok sayıda Suriye plakalı araç göze çarpıyor. Gelenler başta Reyhanlı ve Antakya olmak üzere çevre merkezlerdeki evlere yerleşiyor. Her yer Suriyeli kaynıyor.
KAÇAK GEÇİŞİ GÖRÜNTÜLEDİK
Sınır boyunca dolaşırken, kaçak geçişlerden biri objektifimize takıldı. İki şahıs Reyhanlı'nın Yenişehir Mahallesi'nin ardındaki tepelerden süzüle süzüle Türkiye'ye giriş yaptı. Sonra ben de kameraman arkadaşımla aynı noktaya giderek tam sıfır noktasından, tel örgülerin dibinden durumu anlatan bir anons çektim. Hem de kolayca. Asıl tehlike ise Suriyeli muhalif ve El Nusra'cıların hakimiyetindeki tepelerden üzerimize her an ateş açılması riskiydi. (11 Mayıs 2013'te Reyhanlı'daki bombalı saldırıları gerçekleştirenler, patlama anını işte bu tepeden görüntülemiş ve internette yayınlamıştı.)
SINIRDAN KAÇAK GEÇİŞ - VİDEO
EL KAİDE İÇİMİZDE
Sınırın öbür tarafında artık Suriye Devleti yok. Esad Rejimi'ne bağlı kuvvetler bölgeyi terk etmiş. Türkiye'nin yeni komşusu El Kaide.
Küresel terör örgütü El Kaide'ye bağlı El Nusra Cephesi bölgede çok etkin. Ama sadece sınırın ötesinde değiller, içimizdeler. Bu yeni bir oluşum da değil. Yaklaşık iki yıldır yaşanıyor. Antakya ve Reyhanlı'da çok sayıda El Nusra üyesi barınıyor. Kiraladıkları evlerde rahatça yaşıyorlar. Öylesine çoğalmışlar ki, Antakya Cumhuriyet Mahallesi gibi birçok lokasyon onların etkisi altına girmiş. Yöre halkı onlara "sakallılar" diyor. Herkes onlardan korkuyor. Emniyetin bunları bildiğini ama görmezden geldiğini vurguluyorlar. Hatta Hükümet yetkililerinin her türlü desteği sağladığını öne sürüyorlar. Akşam olduğunda o renkli ve hareketli şehir adeta bir ölüm sessizliğine bürünüyor. Sokaklar tenha. Binlerce Suriyeli'nin serbestçe dolaştığı şehirde, Antakyalılar sokağa çıkmaya korktuklarını ifade ediyor.

GÖÇ VE KAOS
Suriye'den sadece kaçak geçiş yapılmıyor. Son dönemde daha güvenli bölge olan Lazkiye'nin karşısındaki Yayladağı Sınır Kapısı kapalıyken, çatışmaların yoğun olduğu bölgenin karşısındaki Cilvegözü Sınır Kapısı açık tutuluyor. Cilvegözü'nde her gün göç yoğunluğu yaşanıyor. Türkiye'ye kaçan Suriyeliler'in sayısı gün geçtikçe artıyor. Hükümet yetkilileri ülkenin kapılarını ardına kadar açtığı Suriyeliler'i girişten sonra tamamen serbest bırakıyor. Nereye gittikleri, nerede kaldıkları, ne yaptıkları hakkında kimsenin bilgisi yok. Denetim yok. Gelenler mülteci kampına yerleştirilmiyor. Şehirlerde kiraladıkları evlere veya artık "Hataylı" olan Suriyeli yakınlarının yanına yerleşiyorlar. Göç öyle bir hal aldı ki, Hatay'daki merkez mahallelere yerleşen Suriyeli sayısı yüzbinlerle ifade ediliyor. Sadece Hatay'la da yetinmeyip, başta İstanbul olmak üzere birçok şehre göç edenler de dikkat çekiyor. Devleti yönetenler tüm bunları umursamıyor. Oysa -özellikle Batı ülkeleri göz önüne alındığında- dünyada böyle bir devlet yok.
NİÇİN MÜLTECİ KAMPLARI OLUŞTURULMUYOR?
Hataylılar, Suriyeliler ile uzun yıllar boyunca barış içinde yaşadıklarına, karşılıklı akrabalık ilişkilerine vurgu yaparak, sapla-samanı karıştırmamaya özen gösteriyor. Savaştan kaçarak komşusuna sığınanlara, en başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere masum ve çaresiz insanlara Türkiye'nin şefkat elini uzatmasına karşı değiller. Bilakis, kendileri de merhametli ve yardımseverler. Fakat ortaya çıkan sosyo-ekonomik sorunlar yumağına işaret ederek, sığınmacıların şehirlere serbestçe yerleşmemesi gerektiğini ifade ediyorlar. Yoğun göç olgusu birçok sıkıntıya yol açtığından, Suriyeliler'in mülteci kamplarına yerleştirilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Devletin, Birleşmiş Milletler ile işbirliği yaparak iyi koşullarda mülteci yerleşkeleri oluşturmasını istiyorlar. Buralara yerleştirilecek sığınmacıların izinli olarak şehre gelip-gidebilme olanağı olmasını da öneriyorlar. Ama denetimi elden bırakmadan.
ANTAKYA HALKI NE DÜŞÜNÜYOR? - VİDEO
APAYDIN KAMPI'NDA NELER OLUYOR?
Aslında bölgede bir mülteci kampı var. Reyhanlı İlçesi yakınlarındaki Apaydın Kampı. Ancak bu kampın işlevi tam bir muamma. Burada sadece Suriye'ye savaşmaya gidip-gelen muhalif militanların ve ailelerinin barındığı belirtiliyor. İddialar, Suriye'de savaşan "AKP destekli" gruplara bu kampta askeri eğitim verildiği yönünde. Hükümet'in emri kesin: Basın mensuplarının bilgi alabilmesi bir yana, dışarıdan görüntü alması bile yasak. SÖZCÜ Haber Ekibi olarak Apaydın Kampı'nın giriş noktasına gidip, yol kenarından bir fotoğraf çekmek, kameranın karşısına geçip bir anons yapmak istedik. Burası "mülteci kampı" ve yol kenarı da kamusal alan olduğundan izin alma zorunluluğumuz bulunmamasına rağmen etrafımızda çok sayıda silahlı asker belirdi. Askeri yetkilililer asla izin vermedi. Kampa girmek ise imkansız. Daha önce kampta incelemelerde bulunmak isteyen TBMM Heyeti dahi içeri alınmamış, CHP'li milletvekilleri geri dönmek zorunda kalmıştı.