KATAR'DAN SONRA İRAN DA KARIŞTI
Trump'ın Suudi Arabistan ziyaretinin ardından ilk karışıklık, Sünni Arap cephesinde İran'la en yakın ilişkilere sahip olan ülke Katar'da çıktı. Suudi Arabistan liderliğinde yedi Sünni Arap ülkesi Katar'la diplomatik ilişkileri kesti, sınırları kapattı.
Dünya Katar krizini konuşurken, bu kez sürpriz gelişme, Suudi Arabistan'ın can düşmanı, ABD Başkanı Donald Trump'ın ise "öncelikli hedef" olarak açıkladığı İran'dan geldi: İran Meclisi bir grup silahlı saldırgan tarafından basıldı.
ENERJİ KAVGASI BAŞLADI
Katar ve İran, dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerine sahip ülkeleri arasında bulunuyorlar.
Doğalgaz çıkarılmadan önce Katar, Suudi Arabistan'ın yörüngesindeki küçük Sünni Arap devletlerinden biriydi. Ancak bu durum, Katar'ın doğalgaz kaynaklarını ihraç etmeye başladığı 1995'te değişti.
Katar'ın doğalgaz sevkiyatına başladığı 1995 yılında, Suudi Arabistan'la iyi ilişkiler içinde olan Emir, bizzat oğlu tarafından devrildi. Devrilen Emir, Katar'da şu an görevde olan Emir Tamim'in dedesiydi. Şimdiki
Emir de 2013'te, sessiz sedasız Saray içi gerçekleştirilen bir başka darbe ile babasının yerine ülkenin başına geçmişti.
Bu tarihten sonra sattığı doğalgaz ile her geçen gün zenginleşen ve milli geliri kişi başı 130 bin dolara yükselen Katar'ın yıldızı Suudi Arabistan'la hiç barışmadı.
Katar, uzun yıllar kaldığı Suudi Arabistan'ın gölgesinden çıkarak, Ortadoğu'da bağımsız politika izlemeye başladı.
Arap dünyasında Katar'ın yaptığı, Suudiler'in "düşman" olarak bellediği İhvan hareketine destek vermek oldu.
Bu çerçevede İhvan'ın Mısır'daki kolu Müslüman Kardeşler, Filistin'deki kolu Hamas ile Kuzey Afrika'daki uzantıları yıllarca Katar'dan büyük maddi destek aldı.
KATAR-İRAN YAKINLAŞMASI
Ancak Katar sadece bununla da kalmadı. Mısır'da yaşanan siyasi karışıklıkların ardından "Sünni Arap cephesinin" liderliğine oturan Suudi Arabistan'ın bölgedeki can düşmanı, "Şii Müslümanlığın bayraktarı" İran'la da iyi ilişkiler kurmaya başladı.
ORTAK DOĞALGAZ HAVUZU
İran ile Katar'ın yakınlaşmasının başlıca sebebi ise, her iki ülkenin de denizdeki zengin doğalgaz rezervleri açısından komşu olmaları.
Katar'ın yaklaşık 135 yıl daha çıkarabileceği hesaplanan zengin doğalgaz rezervleri denizdeki Kuzey Gaz sahasında bulunuyor.
Bu sahanın daha kuzeyinde ise, İran'ın en zengin doğalgaz yataklarının yer aldığı Güney Pars doğalgaz sahası yer alıyor.
Katar, İran'la yaşanacak her türlü gerginliğin doğalgaz rezervlerini kullanmasında ciddi sıkıntı doğuracağını hesaplayarak, Tahran yönetimi ile ilişkilerini, Suudi Arabistan'ın aksi yöndeki telkinlerine rağmen, bozmamayı tercih ediyor.
SUUDİLER PETROL FİYATINI BELİRLİYOR, DOĞALGAZA KARIŞAMIYOR
Katar'ın, Suudiler'den bağımsız politika izlemesinin bir nedeni de, OPEC aracılığıyla petrol fiyatlarını belirleme gücüne sahip olan Suudi Arabistan'ın, doğalgaz fiyatları konusunda ise böyle bir gücünün bulunmaması.
Bu durum, Katar'ın Sünni Arap cephesinden bağımsız davranabilmesinin de önünü açıyor.
KATAR KRİZİ NASIL ÇÖZÜLÜR?
Suudi cephesi Katar'dan krizi sona erdirmek için beklentisini resmi düzeyde İhvan hareketine yönelik desteğini çekmesi olarak açıkladı. Ancak perde gerisindeki beklenti, Katar'ın İran'la ilişkilerini dondurup, Trump desteğiyle Suudilerin liderliğini yaptığı "Tahran karşıtı cepheye" geçmesi.
Ancak siyasi kulislerde, Katar'ın mevcut Emiri'nin bu beklentileri karşılasa bile, Suudi cephesinin güvenini kazanmasının mümkün olamayacağı, dolayısıyla Katar'da "aile içi" bir yönetim değişikliği yaşanabileceği konuşuluyor. Mevcut Katar Emiri'nin, kendi isteği ya da belki isteği dışında yönetimden ayrılıp, yerine Suudiler'in onay vereceği bir başka ismin geçeceği hesapları şimdiden yapılmaya başlamış durumda.
KATAR SONRASINDA SIRA TÜRKİYE'YE GELİR Mİ?
Ortadoğu'daki bu karışıklıktan en çok etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye.
Suudi Arabistan'la hep iyi ilişkiler içinde olan 15 yıllık AKP iktidarı, ancak "en yakın müttefik" olarak bölgede Katar'ı seçmişti. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Katar-Suudi krizi sonrasında yaptığı ilk açıklamada, eğiliminin Katar'ın mevcut yönetimi yanında durmak olduğu izlenimi verdi.
Ayrıca Türkiye de, tıpkı Katar gibi, İran'la "düşmanlık ilişkileri" içinde yer almıyor. Hatta Suriye konusunda, Rusya aracılığıyla, Ankara ve Tahran arasında bir nevi "ittifak ilişkisi" bile kurulmuş durumda. Suriye sorununun çözümü için icat edilen "Astana sürecinin" üç garantör ülkesini, Türkiye, Rusya ve İran oluşturuyor.
Türkiye açısından İran'ı önemli kılan bir başka unsur ise, doğalgaz ihtiyacı. İran, Türkiye'nin ikinci büyük doğalgaz tedarikçisi konumunda bulunuyor.
Katar'da beklenen yönetim değişikliğinin gelmesi, ya da mevcut Emir'in baskılara dayanamayarak ABD destekli Suudi cephesine "teslim olması" halinde, Ortadoğu'da gözlerin Türkiye'ye dönmesi bekleniyor.
ABD yönetimi ve Suudi Arabistan'ın, İran'a karşı "kuşatmayı" tamamlaması için, Türkiye'nin de desteğine ihtiyacı bulunuyor.
Katar krizinin öyle ya da böyle aşılması sonrasında, Ankara'daki AKP hükümetinin de bu açıdan bir "yol ayrımına gelmesine" kesin gözüyle bakılıyor.
İRAN, ANKARA'YI BOŞ BIRAKMIYOR
Katar'la başlayan krizde, bir sonraki hedefin kendisi olabileceğini hesaplayan İran da, Ortadoğu'nun önemli ülkesi Türkiye'nin "diğer cepheye kaymasını" engellemeye çalışıyor.
İran Dışişleri Bakanı'nın sürpriz Ankara ziyaretini, "Ankara ile safları sıklaştırmak" olarak okumak gerekiyor.