Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu teklifi, sessiz sedasız TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçti.

Oysa bu teklif zamanlaması, içeriği ve hedefleri açısından didik didik incelenmeli, ciddi ciddi tartışılmalı ve çok gürültü koparmalıydı.

★★★

Gelin öncelikle teklifin önemli noktalarına göz atalım:

- Vakfın mütevelli heyetinin başkanı Dışişleri Bakanı olacak. 10 kişilik mütevelli heyetinin 5’i bakanlıktan olacak ve hepsini Dışişleri Bakanı seçecek. Vakıf Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu ise mütevelli heyeti tarafından belirlenecek.

- Vakfın kurulması için başlangıçta Dışişleri Bakanlığı’ndan vakfa 10 milyon TL aktarılacak.

- Vakıf, Üniversite kurabilecek.

- Vakıf, yurt içinde ve yurt dışında taşınır ve taşınmaz alabilecek, satabilecek, kiralayabilecek. Ayni ve nakdi, fikri ve sınai her türlü hak ve alacağı temin edebilecek, takas, trampa, ipotek tesisi ve benzeri tasarruflarda bulunabilecek, taşınmaz inşa edebilecek ve ettirebilecek, devlet iç borçlanma senetleri ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında Hazine Müsteşarlığı Varlık Kiralama AŞ tarafından ihraç edilen kira sertifikaları, şirket tahvilleri, hisse senetleri ve sair menkul kıymetleri alabilecek, satabilecek, şirket ve ticari işletme kurabilecek, işletebilecek ve işlettirebilecek.

- Bu faaliyetlerden elde edilen her türlü nema ve gelirler vakfın gelirlerini oluşturacak.

- Vakıf, yapılacak bağış ve yardımlar her türlü vergi, harçlardan muaf olacak.

- Vakfa yapılacak bağış ve yardımlar vergiden düşülebilecek.

★★★

Gelin bir de hariciyenin en önemli mevkilerinde görev yapmış emekli büyükelçi ve CHP Milletvekili Namık Tan’ın bu teklife ilişkin çok önemli tespitlerine bakalım:

- Teklif emsalsizdir, zira dünyanın hiçbir ülkesinde dışişleri bakanlıklarını desteklemek için kâr amaçlı gelir sağlayan vakıf kurulmamıştır.

- Teklif edilen vakıf Milli Eğitim Vakfı, TSK Güçlendirme Vakfı, Maarif Vakfı gibi emsallerinden çok farklıdır. Bir vakıftan çok şirket gibi hareket etmesi öngörülmektedir.

- Teklifte Dışişleri Bakanlığı’na dış işlerinde eşgüdüm görevi veren 1173 sayılı Milletlerarası İlişkilerin Yürütülmesi ve Koordinasyonu Hakkında Kanun’a hiçbir atıf yoktur. Doğrudan bakanlığa bağlı bu vakfın her faaliyeti bakanlık adına maddi tasarruf olacağından bu kanunla ciddi ihtilaflar doğurabilir. Bu da vakfın Dışişleri Bakanlığı’na paralel bir yapı anlamına gelir.

- Maddi tasarrufların, mali kararların bakanlık mı yoksa vakıf tarafından mı alınacağı teklifte açık yazılmamış.

★★★

- Dışişleri Bakanlığı kültürüyle, diplomasi kapasitesiyle, kurumsal ahlakıyla, yerleşik teamülleriyle ülkeyi temsil etmektedir. Bakanlığın vakıf üzerinden günlük ticari ilişkilere girmesi, kâr amaçlı işler yapması devlet geleneğiyle bağdaşmaz. Devleti temsil eden bir kurum emlak komisyoncusu, araç kiralama şirketi, müteahhit, mobilyacı, turizm acentesi, vize aracı şirketi olamaz.

★★★

- Ranta ve faize odaklanmış bu yapı, bakanlık dışından insanların, yönetici sıfatlarıyla vakıf üzerinden bakanlık adına icraatlar yapması, kar elde etmesi, çıkar sağlaması ve hatta yüz kızartıcı iş ve işlemler yapması ihtimaline kapı aralar.

★★★

Uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı’nı takip ettim. Diplomasi muhabirliğine başladığımda bakanlığa girmiş isimlerin büyükelçi olarak emekli oluşuna tanıklık ettim.

Dışişleri’ne Ahmet Davutoğlu’nun Bakan olduğu yıllardan itibaren müdahale ediliyor. Öyle ki üç yıl boyunca bakanlığa alınan birçok kişi “FETÖ iltisakı” gerekçesiyle ihraç edildi. O dönemde liyakatin en çok arandığı bakanlıkta siyasi referansla eleman alımı o kadar arttı ki bakanlık çalışanları İngilizce kursuna dahi gönderildi.

Şu anda 70’ten fazla profesyonel, deneyimli, kıdemli diplomat, AK Parti referanslılar Büyükelçi olarak atandığından Ankara’da zaman öldürüyor. Bakanlıkta oturacakları bir oda dahi yok!

Son 15 yılda yaşanan bu değişiklikler, Türkiye’yi ne yazık ki “değersiz” bir yalnızlığa itti. Bir dönem her bölgede sözü geçen, arabuluculuk eden bir ülkeyken, şimdi her şeyi izler, hiçbir şeye müdahale edemez hale geldik.

Bu kanun da AK Parti’nin Dışişleri’ni bitirme, geleneksiz, ilkesiz, teamülleri olmayan bir kuruma dönüştürme çabasının son adımı olacak.

Vakıfla birlikte “tüccar diplomat” dönemi başlayacak.

Dilerim vakıfla bakanlık bünyesine katılacak yeni mensuplar işi yanlış anlayıp “kâr amaçlı” ticaret yaparken ülkelerini de satmazlar!