Sevgili okuyucularım, bir hükümetin en başta gelen görevi özellikle dış politikada aldığı kararlar sonrasında neler olabileceğini hesap etmektir.
Nasıl ki iyi bir satranç oyuncusu bir hamle sonrasını, hatta birkaç hamle sonrasını görmeye çalışırsa, dış politika da aynen öyle olması gerekir.
Bizde ise durum tam tersi:
“Ben yaptım oldu, sonrası Allah’a emanet!”
Yok böyle bir şey, olamaz.
“Arandık belayı bulduk” başlıklı dünkü yazımda Suriye rezaleti konusunda aynen şöyle demiştim:
“Bizimkiler yaptıklarının bir adım sonrasını göremediler. Bu işin Türkiye’ye maddi ve manevi maliyetinin ne olacağını kestiremediler. Son olarak sınırımızın hemen dibine Rus jetleri geldi ve IŞİD hedeflerini bombalamaya başladı.
Hiç kimse Rusya’nın Suriye’de ne işi var diye sormadı...
Nasıl oldu da 900 kilometrelik Suriye sınırımızı IŞİD, PKK gibi terör örgütlerine ve Rusya’ya terk ettik? Türkiye olarak bu olanlardan ne kazandık?”

* * *

Rusya oralara babasının hayrına çökmedi. Esad’ı başta IŞİD olmak üzere İslamcı terörist güruhlara karşı korumak için geldi.
Dün Suriye sınırımızda bir Rus uçağı düşürüldü.
Kimin düşürdüğü ve nasıl düşürüldüğü bu yazıyı yazdığım sırada bilinmiyordu.
Bazısı Türk uçakları diyor, bazısı yerden açılan ateş diyor, Türkmenler ise kendileri tarafından düşürüldüğünü iddia ediyordu.
İşin daha da ilginç yanı, bu konuda açıklamalar Cumhurbaşkanlığı tarafından herhalde Başkanlık rejimi provası olarak yapılıyordu.
Stajyer başbakan Davutoğlu Ahmet tamamen sessizliğe bürünmüştü.
Ortada yine hükümet yoktu.
Gerçek ne olursa olsun, Rus uçağının düşürülmesi ciddi bir iştir ve Türkiye’nin başını ağrıtır.

* * *

Bunları önceden, Suriye tezgahını kurarken düşünecektiniz kardeşim!
Değil birkaç adım, attıkları bir tek adımın sonrasını bile hesap edemediler.
Mahalle kavgasına gider gibi Suriye’nin içine ellerini kollarını soktular.
“Orası bizim eski vilayetimizdir, istediğimizi yaparız... Kimse bize karışamaz. Üç hafta sonra Şam’ı fethedip cuma namazını Emevi Camii’nde kılacağız inşallah” gibi vıcık vıcık arabesk söylemlerle Türkiye’nin başına yeni bir bela açtılar.
Ama en kötüsü, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyadaki saygınlığını yok ettiler. Alay konusu olduk.

* * *

Peki Suriye konusunda herhangi bir başarımız, maddi veya manevi herhangi bir kazancımız oldu mu?
Tam tersine, çukurun dibine düştük.
Esad yerinden kımıldamadı.
Maddi olarak durduk yerde sığınmacılar için milyarlarca dolar para harcadık, manevi olarak ABD, Suudi Arabistan ve Katar hariç bütün dünyaya rezil olduk.
Şimdi ben Tayyipgillerin yerinde olsam, hazır Rus uçağı da düşürülmüşken bu kargaşadan yararlanıp Mehmetçiği Suriye’ye sokarım, sonracığıma Şam’ı işgal edip cuma namazımı orada kılarım, hemen ardından Esad’ı alıp Türkiye’ye getiririm!

Tayyip taksi durağında!


Sevgili okuyucularım, bizim yandaş medya tam bir alem!.. Allah bu memlekette kimseyi yandaş yapmasın, emir kulu yapmasın, haberlerini saraydan veya hükümetten gelen direktiflerle düzenletmesin.
Yandaş gazeteler her gün önüme gelir, hepsi aynıdır. İster istemez bakarım. (Okurum demiyorum, bakarım!)
Dün yine aynı merkezden gönderilmiş bir haber hepsinin birinci sayfalarında, manşette yer alıyordu:
Cumhurbaşkanı Ankara’da taksi durağını ziyaret etti, şoförlerle konuştu!..”
Bilmeyenler için bu işlerin perde arkasını biraz anlatayım.
Cumhurbaşkanı veya başbakan örneğin taksi durağı ziyareti yapacak.
Bu ziyaretin habersiz yapılması asla mümkün değildir.
Saatler öncesinden durağa korumalar gönderilir. Yanlarında bomba arama köpekleri vardır. Durağın her tarafı gözden geçirilir.
Korumalar çevrede nöbete girip beklemeye geçer.
Sayın ve muhterem büyüğümüz bir süre sonra uzaktan koruma ekibiyle birlikte görünür.
Duraktaki şoförler geleceğini zaten bilmektedir.
Kapıda küçük bir karşılama töreni düzenlenir.

* * *

Mizansen henüz bitmemiştir... Dün olduğu gibi masadaki telefon çaldırılır ve Tayyip açar!
“Alooo, burası falanca taksi durağı, ben cumhurbaşkanı, buyurun!..”
Saray ekibi bütün ziyareti baştan sonra filme alır, fotoğraflar çekilir, herkese kaç çocuğu olduğu sorulur!
Görüntüler ziyaretin hemen ardından yandaş medyaya servis edilir.
“İyi kullanın haaa, gazetelerinizde birinci sayfada görünür biçimde verin. Televizyon kanallarınızda ön sıralarda haber yapın.”
Yandaş medyanın bu emirler konusunda boynu kıldan incedir.
Artık amaca ulaşılmış, her şey sağlama bağlanmıştır.
10 dakikalık göstermelik propaganda ve halkla ilişkiler (!) ziyareti sona erer, büyüğümüz koruma ekipleriyle birlikte duraktan ayrılıp gider.