Kredi derecelendirme kuruluşları uyarı üstüne uyarı yapıyorlar; “İşler kötüye gidiyordu, seçim belirsizliği ile daha da fena hale geldiniz!”
Hali hazırda üç büyük kredici kuruluştan biri Türkiye’yi “yatırım yapılamaz ülke” statüsünde tutarken diğer ikisi yatırım yapılabilir notunun uç noktasına yerleştiriyorlar. Bir tik aşağısı; “Yatırım yapmayın, tehlikeli!” demek. Haksız da sayılmazlar.
Gerçekten de Türkiye muğlak bir krizin içerisinde... Semptomlar o kadar bariz ki... Ancak alışkanlıklarımız ekonomik miyopluğa neden oluyor, açıkça görmemizi engelliyor.
İKİ YIL ÖNCE BAŞLADI
Alışkanlık dediğim daha önceki ekonomik krizlerimizin yapısı... Benzerlik kuracak olursak onlar kalp krizi gibiydi; bir anda gelir, bankaları, şirketleri batırır, hemen bir iki ay içerisinde iyileşme sürecine girilirdi.
Bu seferki başka; Kanser... Yatağa düşmeden önce her geçen gün kötüye gidiyorsun. Acı çekiyorsun.
Musibet 2013’ün Nisan’ında başladı. Ekonomik kötüleşmeyi ısrarla Gezi olaylarına ve faiz lobisi dedikleri sanal bir mikroba bağladılar. Yanlış teşhis koydular.
TANSİYON YÜKSELİYOR
Durum iki yıldır her geçen gün kötüleşiyor. O gün 1.70 olan dolar kuru, bugün 2.70’e yükselmiş. İki yılda yüzde 59 devalüasyon olmuş. Faizler o gün yüzde 4.50’den, bugün yüzde 10.50’ye yükselmiş. Sizce bu değişim normal mi?
Merkez Bankası’nın kademeli olarak iyileşiyor dediği cari açığa bakalım. Petrol fiyatları yarıya indiği, büyümenin neredeyse durduğu, sanayinin takıldığı bir ortamda ve sadece ilk 4 ayda 14.5 milyar dolar açık gelmesi başarı mı? Tabii 6.7 milyar dolarlık altın ihracatımızı ve 7 milyar dolarlık kaynağı bilinmeyen para girişini de düşüp hesaplıyorlar.
YOĞUN BAKIM
Büyüme ancak yerinde sayıyor ki gelecek dönemden itibaren hızla düşecek. Sanayide taş üstüne taş konulmamış. Sanayi büyümesi “sıfır”! İnşaat üretimi bile yüzde 3.5 küçülmüş. Şimdilik stoklar satılıyor.
Tablo bu olunca haliyle enflasyon artıyor, işsizlik yükseliyor.
Ödenemeyen kredi kartları, krediler, senetler ve hatta faturalar her geçen gün katlanıyor. Alınan önlemler nafile... Krediler ve borçluluk hızla büyüyor. Tasarruf mu? O ne? Tasarruf miktarımız neredeyse ölçülemeyecek kadar azalmış durumda.
Bana, gel koalisyona senle gidelim deseler, değil iki en az beş kere düşünürüm.