Bölgemizdeki gelişmelerle ilgili öngörüleri doğru çıkan Şükrü Elekdağ dinci örgüt IŞİD ile ilgili bütün sorulara açıklık getirdi. “IŞİD, Amerika’nın yanlış politikaları sonucu doğdu. Suriye’ye yönelik hava operasyonu da bu terörü bitirmez. Güçlü bir kara operasyonu yapılması gerekiyor” dedi.
Sevgili okurlarım,
Bilge diplomat Şükrü Elekdağ ile röportajımızın bugünkü bölümünde, IŞİD’i yaratan koşulların ortaya çıkmasından kimin sorumlu olduğuna ve IŞİD’le mücadele stratejisine odaklanıyoruz.
Ancak, IŞİD’in hangi koşulların ürünü olduğunu sorguladığımız zaman, söz konusu stratejinin askeri boyutu kadar önemli bir siyasi boyutunun da olduğu görülüyor.
Sayın Elekdağ, Ortadoğu’da IŞİD’in güç kullanılarak yok edilmesini, bölgedeki bataklığın sivrisineklerden temizlenmesine benzetiyor ve bu bataklık kurutulmadan sonuç alınamayacağını vurguluyor. Bataklığın kurutulması ise, Irak ve Suriye’de meşru, istikrarlı ve adil devlet yönetimleri oluşturulmasını, ayrıca her iki ülkede Sünnilerin mağduriyetlerinin giderilmesini, güvenlerinin kazanılmasını ve siyasi sisteme entegre edilmelerini gerektiriyor. Buna ilaveten iki ülkeyi yeniden inşa etmeyi zorunlu kılıyor.
IRAK'IN İŞGALİ KORKUNÇ BİR İNSANLIK FACİASIDIR
Görüleceği üzere, kan içici, vahşi terör örgütünden kurtulmak, hayli ağır maliyeti olan ve siyasi bakımdan uluslararası alanda geniş bir işbirliğini gerektiren çok çetrefilli bir konu...
UĞUR DÜNDAR (U.D.): Sayın Elekdağ, bu hususları kaydettikten sonra, söyleşimize, uygun görürseniz, Irak ve Suriye’yi destabilize ederek kaosa sürükleyen devletlerin sorumluluğunu ele alarak devam edelim.
ŞÜKRÜ ELEKDAĞ (Ş.E.): Bence de isabetli olur... Tanınmış bir gazeteci olan ve Irak’la Ortadoğu üzerinde yazdığı kitaplarla ün yapan Patrick Cockburn, “İslam Devleti’nin Yükselişi” adlı eserinde, Irak’ta doğan IŞİD’in gelişmesinde esas sorumlunun ABD olduğunu belirtiyor. Cockburn’e göre; ABD’nin günahı çok büyük!.. Zira El-Kaide’nin 11 Eylül saldırılarından sonra Washington, bu saldırılarda doğrudan sorumluluğu bulunan Suudi Arabistan ve Pakistan yerine, tamamen sorumsuz olan Afganistan ve Irak’ı tümü uydurma olan gerekçelerle işgal etmiştir. Cockburn, 11 Eylül’deki uçaklı saldırılara bilfiil katılan 19 hava korsanından 15’inin Suudi olmasının, Bin Ladin’nin Suudi elit kesiminden gelmesinin ve en önemlisi, ABD’nin elinde Suudi Arabistan’ın El-Kaide ve cihatçı örgütlere mali kaynak sağladığını tescil eden belgeler bulunmasının, eğer suçlu aranıyorsa, asıl suçlunun Suudi Arabistan olduğunu açık seçik gösterdiğini belirtiyor...
Çünkü El Kaide’nin ve IŞİD’in ideolojisinde, İslamiyet’in 18. asır versiyonu olan Şii ve Sufi Müslümanları, Hristiyanlar ve Müslümanlarla birlikte yok edilmesi gereken kâfirler sayan Vahabiliğin büyük payı vardır.
Ama ABD, yakın müttefiki Suudi Arabistan ile karşı karşıya gelmek istememiş ve suçsuz Irak’ı günah keçisi olarak seçmiştir. ABD’nin Irak’ı işgali, korkunç boyutları olan bir insanlık faciasına yol açmıştır.
HANGİ ÜLKELER, IŞİD’E PARA DESTEĞİ SAĞLIYOR?
ABD’nin yanlış politikası nedeniyle Irak’ta devlet yapısı çökmüş, ülke parçalanma sürecine girmiş ve Müslüman’ın Müslüman’ı öldürdüğü korkunç bir mezhep savaşı ortamında, katliama uğrayan, aşağılanan, şeytanlaştırılan Sünni toplumun desteğiyle IŞİD, doğacak ortamı bulmuştur. Bu da, Suriye ve Irak’ta IŞİD’in yok edilmesiyle, cihatçı terörün ortadan kaldırılmasının sağlanamayacağıdır. Cockburn, IŞİD’in Suriye’de yükselişinin koşullarını yaratanların ise, “ABD, Avrupa ve onların bölgedeki müttefikleri olan Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlilikleri” olduğunu öne sürüyor.
(U.D.): Rusya Devlet Başkanı Putin’in, “IŞİD’in 40 ülke tarafından finanse edildiğini biliyoruz. Üstelik finans kaynağı sağlayanlar arasında bugün G-20 Zirvesi’ne katılan ülkeler de var” demesi, Antalya’daki G-20 toplantısına bomba gibi düştü. Putin bu sözleriyle, Cockburn’un isimlerini saydığı bölge ülkelerini alenen suçlamış oldu. Ama, kimse çıkıp da “böyle bir şey yok” diyemedi. Sizce hangi ülkeler IŞİD’e mali kaynak aktarıyor?
(Ş.E.): Bölgedeki bazı ülkelerle kişilerin Şii İran’a karşı cephe alması nedeniyle IŞİD’e sempati duydukları bir gerçek... Bu sebepten IŞİD’e Körfez ülkelerindeki bağışçıları ve sempatizanları tarafından mali destek sağlandığı Batı basınında yer aldı. 2014’te bir BBC muhabiri de “Körfez’deki bazı zengin kişilerin Suriye’deki köktenci grupları desteklediği; birçok kişinin içi milyonlarca dolarla dolu çantaları Türkiye’ye getirip teslim ettikleri” yolunda muğlak bir haber yazdı. Suudi Arabistan ve Katar’ın Suriye’deki güçlü İslami referansları olan muhalefet gruplarını mali yönden destekledikleri de bilinen bir gerçek. Bilahare bu gruplardan bazılarının paraları ve silahları ile IŞİD’e katıldıkları da doğru. Ama, Suudi’lerin veya Katar’ın IŞİD’e doğrudan yardım ettikleri yolundaki iddiaların hiçbir kanıtı yok. IŞİD, günlük 9 bin varil petrolü 25 ile 45 dolar arasında değişen fiyatlarla ihraç ediyor.
Çıkarılan petrolün bir kısmı, karşılığında IŞİD’e silah satan Esad rejimine ihraç ediliyor. Bir kısmının ise Türkiye tarafından satın alındığını İngiliz The Observer gazetesi yazdıysa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yoldaki haberlerin çirkin yalan ve iftiralar olduğunu söyledi.
IŞİD, KARADAN MÜDAHALE OLMADAN YOK EDİLEMEZ
(U.D.): Şimdi de, eylemleriyle yer yüzünü cehenneme çevirme kapasitesine sahip olduğunu ortaya koyan IŞİD’e karşı nasıl bir askeri strateji uygulanması gerektiğini ele alalım.
(Ş.E.): IŞİD’e karşı bugüne kadar ABD tarafından uygulanan strateji etkili olmadı. ABD uçaklarının binlerce operasyon yaparak terör devletine on bin terörist civarında zayiat verdirdikleri tahmin olunuyor. Fakat bu kaybın, IŞİD’in savaş kabiliyeti üzerinde etkili bir hasar yapmadığı görülüyor.
Her ay saflarına katılan tahminen bin yeni “cihatçı” ile IŞİD zayiatını telafi ediyor. Aslında yoğun bir bombardımandan sonra dahi imhadan kurtulan IŞİD kuvvetlerine karşı temizleme/süpürme operasyonu yapacak (mopping up operation) güçlü bir kara unsurunun mevcudiyeti gerekiyor. Bu nitelikte bir kara gücü olmadığından, bombardımandan sağ çıkanlar, takviye alıp yeniden organize olarak muharebe gücü kazanıyorlar.
Halen kara unsuru olarak yararlanılan Kürt (PYD) ve Arap birlikleri, hava desteği olmadan IŞİD’in karşısında durma gücüne sahip bulunmadıklarından, görevlerini tam anlamıyla ifa edemiyorlar. Bu nedenle uzmanlar, Irak ve Suriye’de görev yapacak kara unsurunun modern profesyonel ordu niteliğinde 150 bin kişilik bir kuvvet olması gerektiği üzerinde duruyor...
IŞİD’İN YOK EDİLMESİYLE CİHATÇI TERÖR BİTMEZ
Emekli büyükelçi Şükrü Elekdağ, Yazarımız Uğur Dündar’ın sorularını cevapladı. “Suriye ve Irak’ta IŞİD’in yok edilmesiyle cihatçı terör bitirilemez” dedi.
Obama, ‘Putin’in burnu sürtülsün’ havası içinde!
(U.D.): IŞİD, dünyaya meydan okuyor ABD ise, IŞİD’in doğuş ve yükselişinde baş sorumlu olmasına rağmen, yarattığı sorunun çözümüne kayıtsız kalıyor, gereken ilgiyi göstermiyor... ABD’nin bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
(Ş.E.): G-20 toplantısında kararlı ve güven verici bir tutum ortaya koyamayan Başkan Obama, “Kara kuvvetleriyle müdahale yanlış olur. Karşılaştığımız sorun esasında yerel halklar tarafında çözülmelidir” dedikten sonra, “ABD’nin IŞİD’e karşı mevcut mücadelesini ikiye katlayacağını” söylemekle yetindi. Obama’nın pasif olarak nitelendirilen tutumu, zannımca, ABD kara ordusunun IŞİD’e karşı başarı kazanabileceğinden kuşku duymasından kaynaklanıyor. Bakınız bu konuda Patrick Cockburn ne diyor: “IŞİD’in başarılı olmasının nedeni, saflarına Amerikalılarla savaşan eski Irak Ordusu subaylarının geniş bir kesimiyle, Irak’ın her tarafındaki Sünni köy ve şehirlerinden gençlerin katılmış olmasıdır... Her koşulda, ABD Ordusu’nun IŞİD’e karşı başarı kazanma ihtimali uzaktır. ABD’nin Irak’ta karada 150 bin asker ve ülkenin her tarafındaki hava üsleriyle sekiz yıl süren bir savaşı kazanamamış olduğunu akılda tutmak önemli bir noktadır.“ Cockburn’ün söyledikleri, IŞİD’in tümünün zannedildiği gibi Orta Çağ’dan kopup gelmiş bir barbarlar ve meczuplar gurubu olmadığını ve bünyesinde hayli geniş profesyonel bir kadroyu barındırdığını ve Irak’ta kendisine taze savaşçılar sağlayacak geniş bir tabana ulaştığını gösteriyor. Bu taban, Şii milislerden oluşan Haşd es-Şabi (Halk Kalabalıkları) güçlerinin yağma ve katliamlarına karşı koymaya çalışıyor. Bu durum devam ettikçe, ne kadar zayiat verirse versin IŞİD’in boşalan safları, canlarını feda etmeye hazır savaşçılarla doldurulacaktır.
AMERİKA VE RUSYA'NIN İŞBİRLİĞİ YAPMASI ŞART
(U.D.): Bölgedeki tüm dengeler ve senaryo, Rusya’nın gözü kara bir şekilde Suriye’de savaşa müdahil olmasıyla karıştı. Bu durum, Amerika’ya rahatsız etmedi mi?
(Ş.E.): Obama, pek rahatsız olmuşa benzemiyor. “Nasıl olsa Putin, Suriye’deki bu çok maliyetli, karmaşık ve ağır sorunun altından kalkamaz. Bırakalım, burnu sürtülsün” havası içinde gözüküyor. Ancak, IŞİD’e karşı askeri mücadelenin başarılı olması için, ABD ile Rusya’nın işbirliği zorunlu. Ayrıca, Suriye ve Irak’ta düzenli siyasi
değişim ve istikrarın sağlanması, bu iki devletle birlikte, İran, Türkiye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin uzun erimli bir plan üzerinde anlaşmalarına bağlı. Fakat bugünün koşullarında, hayli karanlık olan ufukta böyle bir olasılık görünmüyor.
BİTTİ
IŞID terörünü yaratan ABD’nin Irak’ı işgalidir
Uğur Dündar
Yayınlanma: