Reyhanlı,
Diyarbakır,
Suruç,
Ve dün Ankara...
Barış Mitingi’ndeki korkunç katliamda yürek yakan
bilanço:
95 ölü, 246 yaralı...

* * *

Katilleri biliyoruz,
Kanlı senaryonun faillerini isim isim, resim resim görür gibi oluyoruz.

* * *

Çünkü dehşet senaryosu Diyarbakır’da denendi, daha kanlısı Suruç’ta sahnelendi ve Ankara’daki ise göstere göstere geldi.
Amaç çok net:
Yurttaşları sokağa dökmek, kardeşi kardeşle çatıştırıp birbirine kırdırmak ve oluşacak kaos ortamında 1 Kasım seçimlerini iptal ettirmek...

* * *

Ey halkım,
Bilge bilim insanı Emre Kongar Hocamızın dediği gibi acımız büyük, yaramız çok derin. Ama unutmayalım ki kan kanla temizlenemez, bomba bombayla önlenemez.

* * *

Cumhuriyet tarihinin en sancılı, en tehlikeli ve acılarla dopdolu günlerini yaşıyoruz... Bu
nedenle hepimizi hain pusuların ve ürpertici tuzakların beklediğini bilerek
sağduyulu davranmak ve provokasyonlara geçit vermeden 1 Kasım’a ulaşmak zorundayız.
Ayrıca Ankara’daki katliamdan sonra demokrasiyi koruma görevinin demokrasiye gönül veren herkese düştüğünü bilmeliyiz.
Zira ülkeyi, tüm politikaları iflas etmiş, tüm refleksleri paralize olmuş, yurttaşını sadece korkutarak yönetmeyi düşünecek kadar acze düşmüş bir iktidar yönetiyor.

* * *

Bu ürkütücü gerçek
ortadayken yapılması gereken, demokrasiye ve barışa yürekten inanmak ve kanlı kardeş kavgasıyla bizi parçalamaya çalışanların oyununu bozmaktır.
Barış Mitingi katliamında hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Teröre lânet olsun, ulusumuzun başı sağolsun.

* * *

Unutmayalım, hesaplaşma ve katillerden hesap sorma yeri sokaklar değil, 1 Kasım’da mutlaka kurulması gereken sandıklardır.
Demokrasi parolamız:
“1 Kasım’da görüşürüz” olmalıdır.