Sevgili okurlarım,
Gelin gerilere, ta 26 Eylül 2002’ye gidelim.
O akşamki “Seçim Arenası” programının tanıtımını birlikte okuyalım:
“Kanal D’de her perşembe saat 23.00’te yayınlanan “Seçim Arenası” programının bu akşamki bölümünde programın genel yönetmeni ve sunucusu Uğur Dündar, “ekonomik kriz gerçeğini” Bakırköy’deki Zuhurat Baba Türbesi’nde yaptığı çarpıcı röportajlarla ekrana getiriyor.
Röportaj sırasında vatandaşlar “Baştakiler duymamakta direniyor ama bizim sesimizi Allah duyuyor! İnsanları türbelerden medet umar hale getirenler, göklere yükselen bu bedduaları ettirenler utansınlar. Onlara bir daha oy vermeyeceğim! Allah kalplerine korku versin, vicdan versin, merhamet versin” diyerek ekonomik krizden sorumlu tuttukları siyasilere sert tepki gösteriyorlar. Uğur Dündar ise kendisini çok etkileyen yürek yakıcı görüntüleri şöyle yorumluyor:
“Ben daha önce Bakırköy’de oturdum. O yıllarda Zuhurat Baba’ya sadece cuma günleri şifa arayan hastalar, evlenememiş kızlarına eş arayan anneler gelip dua ederlerdi. Ancak krizle birlikte cuma kalabalığı müthiş artış gösterdi. Öyle ki, bazı cumalar trafik bile tıkanıyor! Zuhurat Baba’ya gelenlerin profili de, ziyaret nedenleri de çok değişti. Türbe, ekonomik krizle işini kaybeden kocalarının iş bulabilmesi için dua eden eşlerin, aylardır işsiz dolaşan çocuğu adına yalvaran annelerin akın ettiği bir yer haline geldi. İnsanlar artık iş ve aş umuduyla, yani son bir umutla Zuhurat Baba’dalar!..”

*  *  *

Bu tanıtımın yapıldığı “Seçim Arenası” programının konuğu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan idi.
Program sırasında Zuhurat Baba Türbesi’nde kaydettiğimiz röportajlar ekrana gelince, Erdoğan topluma şu vaatlerde bulunmuştu:
“Bizim iktidarımızda bu türden acılar asla yaşanmayacak. Çünkü bankalar hortumlanmayacak, yolsuzluk yapılamayacak! Biz yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele etmek için iktidara geliyoruz. Ayrıca alacağımız önlemlerle ekonomiyi üretken hale getirip ihracatı artıracak ve Allah’ın izniyle döviz sıkıntısını tarihe gömeceğiz. Türkiye huzur dolu müreffeh bir ülke olacak. Hatta gelişmiş ülkelerdeki refah düzeyini bile
geçeceğiz...”

*  *  *

Nitekim o seçimde halk, ekonomik krizin sorumlusu olarak gördüğü ve bu nedenle çok kızdığı merkez partileri sandığa gömünce, Tayyip Erdoğan’ın partisi AKP iktidar koltuğuna oturdu.
İlk 7 yılı güzel geçen 14 yıldır da oturmaya devam ediyor.
Ama Erdoğan’ın o programda mücadele ederek ortadan kaldırma sözü verdiği sorunların çoğu da varlığını sürdürüyor.
Örneğin yolsuzluk diz boyu... Yoksul yurttaş sayısı çığ gibi artmakta... İktidarın yasaksız ülke iddiası, yasaklar ülkesine dönüşmüş durumda... Düşüncelerimizi özgürce dile getirmeyi ümit ederken düşünmekten korkar hale geldik. Ekonomide yapısal reformlar yapılacak, Türkiye üreten, dövizini ihracatla sağlayan, borçsuz müreffeh bir ülke olacaktı... Sonuçta ekonomisi sadece inşaat sektörüne dayalı hak edilmemiş rantlar ülkesi olduk... İstihdam artırıcı yatırımlar ihmal edildiğinden işsizlikte rekorlar kırdık...
Bu tabloya dış politikadaki vahim hataları, FETÖ ile yol arkadaşlığı yapmanın çıkardığı acı faturayı, kumpas davalarıyla başta TSK olmak
üzere devletin omurgasını oluşturan kurumlara vurulan ağır darbeleri, medya üzerindeki korkunç baskıları, iktidar eliyle yapılan zulümleri de eklediğinizde, sorunlar yumağının içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülüyor.

*  *  *

Özetle güzel ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en bunalımlı, en kritik döneminden geçiyor. Böylesine zorlu süreçte demokrasiye dört elle sarılmak, parlamenter sistemi güçlendirmek, her türlü tehlike ve tehdide karşı omuz omuza mücadele etmek gerekirken “başkanlık” dayatılıyor, tek adam rejimine geçilmek isteniyor.

*  *  *

Benden haber vermesi:
14 yıllık aradan sonra Zuhurat Baba’dan yine beddua sesleri yükseliyor!..