İslam’ın selefi düşüncesinden beslenen  IŞİD canlı bomba gönderdi, İmam Hümeyni’nin mezarını havaya uçurmaya kalktı. İslam’ın Şii inancından İran Devrim Muhafızları, intikam yemini etti. İstanbul Taksim’de “Mehmetçik Katar’a mitingi” yapıldı.
Havayı gaz buharı kapladı.
Bir kıvılcım!
Sanki Ortadoğu tutuşacak.
İçinde Türkiye de yakılacak.
Ne oluyor?
ABD ile Suudi Kralı arasında 1975 yılında yapılmış anlaşmaya göre petrol, ancak dolarla satılır. Petrolden elde edilen dolarlar ABD banka sistemi üzerinden başka alanlara (şirket satın almak, banka almak, futbol kulübü kapatmak,  dünya devlerine ortak olmak gibi) yatırılabilir. Ortadoğu’nun Arap petrol diktatörleri bu anlaşmaya uydukları sürece hanedanlıklarını sürdürdüler. Petrolün dolar dışı bir parayla satılabileceğini sadece laf olarak ilk söyleyen Saddam’dı, ülkesi işgal edildi, kendisi de idam edildi.
Irak’ın beli kırıldı.
Ülke yandı, kavruldu.

*  *  *

Rusya ve İran’dan sonra en büyük doğal gaz rezervine sahip Katar’da tesislerin çoğu ABD’ye sıvılaştırılmış doğal gaz satmak için kurulmuştu. Doğal gazını dolarla satıyor; 350 milyar dolarlık fon kurup yönetiyor. Hollanda devi Shell, Fransız devi Total’den hisseler alıyor, İngiliz Bankası Barclays, İsviçre bankası Credit Suisse, Alman şirketleri Volkswagen ve Siemens’den, dünya mücevher devi Tiffany’den, dünya giyim devleri Marks  and Spencer, Louis Vitton, Valentino, İtalyan otomobil devi Porsche’den hatırı sayılır hisselerin sahibi oluyor, Türkiye’den de 2 bankanın (Finansbank ve ABank), Digitürk’ün, Boyner’in yüzde 30 hissesinin sahibi oluyor, imar rantı en yüksek İstanbul’da da konut yatırımlarına giriyordu. Katar, zenginliğini çoğaltmayı ABD’nin “petrol-dolar düzeninden” çıkmayarak al gülüm-ver gülüm sürdürüyordu.
Katar gücünü biliyordu.
Türkiye’ye göz kırptı.
O sırada ABD’nin sessiz desteği ile Türkiye Başbakanı’nın Katar ve Suudi Arabistan ile yakınlığı ilerlemişti.  Katar doğal gazının karadan boru hattı ile Türkiye’ye taşınması, sıvılaştırma tesislerinden geçilerek Avrupa’ya ulaştırılması planlandı. Böylece Rus doğal gazının Avrupa üzerindeki tekelci hakimiyeti  kırılacaktı. Boru hattının Katar’dan çıkıp, başka seçenek olmadığı için Suudi Arabistan ve Suriye topraklarından geçip Türkiye’ye ulaşması  için Esad’ın da razı edilmesi gerekiyordu. O sırada Türk Başbakanı Erdoğan ile Suriye lideri Esad’ın arası su sızmayacak kadar iyiydi. Ancak Esad varlığını Rusya’ya vidalamıştı ve Rus doğal gazının gücünü kıracak böyle bir boru hattına izin vermeyi göze alamazdı.  “Kardeşim Esad” deniliyordu “Zalim Esed...” ilan edildi. Karar verildi,  Suriye tıpkı Irak gibi yakılacaktı. Rusya arkasında sıkı durduğu için Esad’ın sonu Saddam gibi olmadı ama ülkesi Suriye baştan sona yakıldı.

*  *  *

Katar Emiri (El Tani), sıvılaştırılmış doğal gazda mukayeseli üstünlüğünü devam ettirebilmek için gitti İran’a yaklaştı. Aynı havza içinde yer alan İran’ın 14.2 trilyon metreküp doğal gazı ile Katar’ın 25.4 trilyon metreküp doğal gazı birleşince büyük güç oluyordu. İran ve onun arkasındaki Rusya, ABD’nin “petro-dolar düzeninin dışına çıkıp sermaye biriktirip büyümeye teşne idiler. Bir de Çin var ve o da “petro-dolar düzenine” sempatiyle bakmıyor. İran’ın Rusya ile Çin’in başını çektiği Şangay İşbirliği Örgütü’ne tam üyeliğinin Astana’da görüşüleceğini açıklamasından sadece 48 saat sonra 7 Arap ülkesi (dün sayı 10’a yükseldi) Katar krizini çıkardı.

*  *  *

Ülkemizin havasını Katar’ın sıvılaştırılmış gazının buharı sardı.  Ortadoğu, İran ile Türkiye’nin de içinde yer alacağı büyük bir yangınla tutuşturulur mu? Taksim’de “Mehmetçik Katar’a...” diye bağıranları kim, hangi hesap üzerine yüreklendiriyor?