“Ona Deli Ali de derlerdi. Sarıoğlan’ın bir Türkmen köyündendi.  Okumamıştı. Tam adı Ali Koçyiğit’tir.
Her zaman hasta olan eşini yanına alıp Ankara’ya geldi. Ankara’da otomobil tamirciliğini öğrendi. O vakit Hergele Meydanı’na iki metrekarelik bir gecekondu dükkan kondurdu. Kimsenin tamir edemediği hurda otomobilleri, bir parçayı bir yerden alır, ötekine kor, şu fazla diye bir parçayı çıkartır ve tamir ederdi.  Hayatımda gördüğüm çok zeki insanlardan biriydi. Bir zaman devri daim makinesi yapmaya kalktı olmadı.
Sonra bir gün!
Mademki önde bulunan pervanelerin itmesiyle uçaklar uçabiliyor, pervaneyi uçağın tepesine koyunca da dikine havalanabilir diye düşündü.
İkinci Dünya Savaşı öncesiydi.
Henüz helikopter bilinmiyordu.
Bu görüşünü fizik profesörlerine anlattı. Alay ettiler. Amerikan uçak şirketlerine yazmak istedi. Amerikan büyükelçiliğine gitti.
Diploman nereden?
Tahsilini sordular.
Ciddiye almadılar.
Kısa bir zaman sonra helikopterler dikine havalanmaya başladı. Ali çok üzüldü. Ama iş işten geçmişti.
Ali bir ara dükkanını genişletmeye karar verdi. Hergele Meydanı’nda çok geniş bir arsanın etrafını çitlerle çevirdi,  dükkanını oraya taşıdı. Birkaç gün sonra polisler yıkmaya geldi. “Sen kimsin, nasıl bu kanunsuzluğu yaparsın?” diyen polislere “Benim mevkiim milletvekillerinden daha yüksektir, dükkanımı yıkamazsınız” dedi. Sorular tehdide dönünce “Ben milletim, milletvekillerini ben seçerim, onlar benim vekilimdir” dedi.
Polisler ürktü.
Dokunmadılar.
Bir zaman da o dükkanda epey para kazandı. Bu pırıl pırıl zeka. Bu kabına sığmaz enerji söndü gitti.”

*  *  *

Tenekeci Ali Koçyiğit’i anlatan yazıyı bugün buraya niçin yazıyorum?
Askeri helikopter düştü.
13 asker şehit.
Sırf bu nedenle yazıyorum.
Çünkü gazeteler, TV’ler, yazarlar, düşünürler, toplum, iktidar sözcüleri, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay, “helikopterin
düşüş nedenini” net olarak açıklamadı, tartışmadı, sorgulamadı, toplumu bilgilendirmedi. Kusur yüksek gerilim hattına ve bu hattı görmeye yarayacak aletin yokluğuna yüklendi. Akşam güneş battıktan sonra uçmaması gereken helikopterin, neden, hangi ihtiyaçtan uçurulduğunu kimse dile getirmedi. 70 yıl önce bu ülkede eğitimi, diploması yok bir tamirci henüz dünyada helikopter uçmazken onu icat etmeyi hayal edebiliyor, 70 yıl sonra o ülkenin bilmişleri, “helikopterin düşüş nedenini” açıklamadıkları gibi aynı gün “Ruslar ile bir olup uçak yapacağız” diye gazetelere proje haberi yayınlatarak düşüşü örtmeye çalışıyorlar. Tenekeci Ali Koçyiğit’in öyküsünü İlhan Başgöz’ün yeni yayınlanan “Gemerek Nire Bloomington Nire- Hayat Hikayem” adlı kitabından (İş Bankası Yayınları) size aktardım.

*  *  *

İlhan Başgöz, Türk Dili ve Edebiyatı hocası, Pertev Naili Boratav’ın öğrencisi olmuş, profesör olarak
Van ve Bilkent üniversitelerinde  dersler vermiş, Anadolu’dan, Türk köklü cumhuriyetlerden, Ortadoğu’dan halk hikayeleri, türküler, maniler, bilmeceler toplamış, derlemiş, yayınlamış. Anadolu sevdalısı 89 yaşında... Folklor derneklerinin onur üyeliğine seçilmiş.  470 sayfalık hayat hikayesinde İlhan Başgöz, “Tenekeci  Ali Koçyiğit” benzeri yüzlerce acı, tatlı  gerçek hayat öyküsünü türkü söyleme ve mani çağırma yazı lezzeti ile anlatıyor. Türkiye’nin 89 yılını türkü dinleme ve mani toplama lezzetinde okumak isteyenlerin bu kitaptan haberi olsun.