Rahat olun. Bize güvenin. Sileceğiz. Bitireceğiz. Hem içeride, hem dışarıda, hem bölgede, hem ülkede başlarını ezeceğiz. Yeni istiklal savaşı veriyoruz. Emellerine asla ulaşamayacaklar. Zalimler kaybedecek, mazlumlar kazanacak. Bu “sabır nutukları” atan cümleler üzerinden sadece 4 saat geçip, yeni yıla gireli ancak 1 saat olmuştu ki, İstanbul’da çok lüks gece eğlence mekanında dehşet, şiddet, vahşet geldi.
39 kişi hayatını yitirdi.
4’ü çok ağır, 65 yaralı.
Şablon açıklama hazır:
Ölenlere rahmet.
Kalanlara şifa.
Bizi korkutmazlar.
Bölemezler.
Milletimiz rahat olsun.
En kolay, en çabuk, en kestirme hazır “şerbetli şablon cümlelerin” gizlemeye çalıştığı gerçek ise lüks gece kulübünde teröristin katliamı yaparken “Noel Baba kılık ve kıyafetini” kullanmış olmasıydı. Çok fazla değil 72 saat önce Aydın’da “Yılbaşı kutlamalarının Noel Baba kıyafetli bir kişinin başına silah dayayarak protesto edilmesi” ve İstanbul İkitelli’de ise “Noel kutlamalarına hayır” yazan büyük bir pankartın asılması ve pankartın üzerinde; “fesli bir Osmanlı gencinin Noel Baba’ya yumruk atarken resmedilmiş” olmasıydı. Bu iki protesto eylemine sempatiyle ve benimseyerek bakan azımsanmayacak çoğunlukta insanımızın olması, terörün “uyuyan ve uyanan hücrelerini” besleyen bir damar olarak duruyor.
Tesadüften öte bir durum.
Noel Baba gibi giyindi.
Yeni yılın ilk saatinde.
Otomatik silahla taradı.

*  *  *

Şehadet, itaat.
Sadakat, cesaret.
Sabır, metanet.
Can ile cihat.
Mal ile cihat.
Mümin ile kafir.
Tevhid ile küfür.
Hayır ile şer.
Aydınlık ile karanlık.
Bizden olanlar.
Bize karşı olanlar.
Bu kavramlar, bu söylemler, bu kavramlarla yola çıkılmış eylemlere duyulan yakınlık bizim ülkemizi yönetenlerin uzunca bir süredir ağızlarında, tavırlarında, hal ve hareketlerinde yerleşti, elini Rabia işareti yapıp havaya kaldırmalar sayesinde yayıldı. Özetle; Türkiye’nin şehirleri, “uyuyan ve uyanan hücreler havuzu” haline geldi, göz göre göre getirildi. İstanbul Beşiktaş’ta 44 polis ve sivilin hayatına mal olan, Kayseri’de 14 askerin hayatını elinden alan, Ankara’da büyükelçinin canına kast eden, yeni yılın ilk günü ilk saatinde de İstanbul’da gece eğlence mekanında 39 kişinin hayatına kıyan katliamı planlayanların kullandığı maşalar (terörist eylemciler) bizim şehirlerimizin “uyuyan ve uyanan hücreler havuzu haline gelmesinden” güç aldı.

*  *  *

Her kanlı terör eyleminden sonra; “Bizi korkutamazlar. Bölemezler. Milletimiz rahat olsun. İstiklal savaşı veriyoruz” türü hazır şerbetli şablon cümleleri tekrarlayıp, “ortak istihbarat havuzu kurmaya yanaşmıyorlar” diye suçu dışarıya atmak, gerçeği gizleme acizliğidir.
Cumhurbaşkanından.
Başbakandan.
İçişleri bakanından.
Türkiye’nin nasıl uyuyan ve uyanan hücreler havuzu haline getirildiğini anlatan ciddi bir istihbaratın, araştırmanın, incelemenin imbiğinden çıkmış analizler duymadık. Hep aynı şerbetli, şablon “sabır nutku söyleyen” cümleler.
Ülke kötü yönetiliyor.
Çok kötü...