Sevgili okuyucularım, bu yazıyı dün saat 15.00’te yazıyorum. Noktayı koymak için güncel gelişmeleri beklemeyeceğim.
Başka bir deyişle, yazımı değiştirmeyeceğim.
Türkiye’nin Güneydoğusunda Dağlıca isimli sınır karakolunda görevli askerlere pusu kuruldu. Çok sayıda şehit var. Bilinen bu kadar.
Aradan 24 saat geçmesine karşın somut bir açıklama yok.
Şehitler var, yaralılar var ama sayıları hiç kimse bilmiyor. Gazeteciler bölgeyle irtibat kuramıyor çünkü haberleşme kesik.
Genelkurmay’dan ses yok!
Şehit sayısı konusunda bir sürü spekülasyon yapılıyor. Bazılarına göre 16, bazılarına göre 40’tan fazla şehit var.
Tabur komutanı yarbayın şehit olduğu iddia ediliyor.
Bazı çevrelere göre ise tabur komutanı şehit olmadı, askerleriyle birlikte PKK’ya esir düştü. Şehit cenazelerini örgüt kaçırdı...
Böyle durumlarda ortaya bir sürü söylenti çıkar. Hangisi doğrudur hangisi yanlıştır, bilemezsiniz.
Aradan 24 saat geçti. Sadece Genelkurmay’dan değil hükümetten de tık yok.
Tayyip-Ahmet ikilisi konuşmuyor, çiçeği burnunda İçişleri Bakanı somurtup oturuyor.
Belli ki ortalıkta tahminlerin ötesinde kelek bir durum var.
Bu nasıl bir iştir, nasıl bir skandaldır, anlayan beri gelsin.

* * *

Basına yansıyan bilgilere göre Dağlıca olayı Pazar günü saat 15.30’da gerçekleşiyor. Gündüz vakti!.. Aradan tam üç saat geçiyor, Ahmet yanında üç yaşında bir şehit çocuğu ile Hollanda maçında boy gösterip şov yapıyor, oy avcılığına soyunuyor.
Olup bitenden o saatte haberi yoksa, o şahıs nasıl başbakandır!..
Eğer varsa, maçta ne işi vardır?
Nitekim bakıyor ki pabuç pahalı, maçın ikinci yarısında Konya stadından ayrılıp Ankara’ya dönmek zorunda kalıyor.

* * *

Siz bunları okurken acı bilanço ortaya çıkmış olacak. Yarabbim, bu kaçıncı PKK katliamıdır!..
Şimdi işin başka boyutlarına da bakalım.
Ülkede savaş var, kan gövdeyi götürüyor.
“Çözüm süreci” diye bağıra çağıra Türkiye’nin başına en büyük belayı açtılar.
Her kanlı olay sonrasında aynı şeylere tanık oluyoruz.
- Çözüm süreci dümeniyle askeri kışlasına, polisi karakola hapsettiler, teröristi şımarttılar...
- Şimdi sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor.
- Devlet kendi karayollarını kapatmak zorunda kalıyor.
- İl ve ilçe merkezleri ile kırsal kesim savaş alanı.

* * *

Haaa, işin bir de acil terör zirvesi toplantıları boyutu var! Her önemli olay sonrasında ülkemizi yöneten aymazlar toplanıyor...
Ve sonra resmi açıklama yapılıyor:
“Olay hakkında geniş çaplı soruşturma başlatılmış, jetlerimiz PKK mevzilerini bombalamış, terör örgütü karadan ve havadan vurulmuştur!”
Bu mevzilerin çoğu kendi toprağımız! Başka bir deyişle kendi toprağımızı bombalıyoruz!
Geniş çaplı soruşturmanız batsın.
Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır...
Sonra yine aynı açıklama:
“Operasyonlar sonucunda toplam 360 terörist etkisiz hale getirilmiştir!”
Bunlar masaldır...Gözümüzle görmeden inanmayız kardeşim.

* * *

Şehit sayılarını, rakamları artık iyice karıştırdık. Nerede kaç asker ve polisimizin şehit düştüğünü unuttuk.
Eğer büyük bir katliam olmadıysa, şehit haberleri artık gazetelerin ya birinci sayfalarında tek sütun,
ya da iç sayfalarda iki sütun yer buluyor.
Birileri zamanında “Alışırlar alışırlar” demişti, galiba alıştık bile!

* * *

Sevgili okuyucularım, biz bu acı olayları yaşarken PKK’nın ana üssü nerede?
Sanmayın ki Hakkari, Yüksekova, Cizre, Şırnak, Nusaybin ya da Türkiye sınırları içerisinde akla gelen başka yerlerde...
Hayır, örgütün ana üsleri ve lider kadrosu Kuzey Irak topraklarında.
O topraklar kimin?..
Barzani isimli iki paralık bir aşiret liderinin.
PKK’yı o besliyor. PKK Türkiye’ye oradan saldırıyor. Teröristleri o koruyup üzerimize salıyor.
Peki bunlar olurken AKP hükümeti ne yapıyor?
Barzani ile parasal ilişkiler büyük. Barzani’nin petrolünü biz satıyoruz. Yandaş işadamları bu işlerden büyük vurgun vuruyor.
Dolayısıyla Tayyipgiller iktidarı ile Barzani’nin arasından su sızmıyor.
Barzani terörü besliyor, bizimkiler hem görmezden geliyor, hem de rant elde ediyor.
Ama şehit cenazelerini o herif değil biz kaldırıyoruz.

* * *

PKK’nın ana üsleri Kuzey Irak’ta, sınırımıza bilemediniz 50 kilometre mesafede... Orada yiyip içiyor, besleniyor, eğitim görüyor ve girip çıkıyorlar.
Uçakları o hedeflere yönlendirip vursanıza kardeşim vursanıza!
Ama vuramazlar çünkü Barzani ile dostlukları bozulsun istemezler...
Gelir kaybına uğramak istemezler.
İşte, başımıza bela olan terörün çok önemli bir boyutu da budur.
Barzani denilen aşiret reisi, başımızdaki aymazlar sayesinde Türkiye Cumhuriyeti ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynamayı sürdürmektedir.

* * *

Yazının sonuna geldik!.. Dün itibariyle saat tam 16.35...
Pazar günkü faciadan sonra tam 24 saat geçti, her konuda ahkâm kesen yetkililerden yine tık yok. (Siz bunları okurken rezaletin gerçek boyutlarını ve bilançosunu herhalde öğrenmiş olacaksınız.)
Bu işin içinde çok büyük bir bit yeniği var.
Şehitlerimize Allah rahmet eylesin, onların ölümüne neden olanların Allah belasını versin.