ANALİZ

GÖKTEN BİR ANDA ENFLASYON DÜŞTÜ


Yandaş medyaya hayranım.
Aslında AKP’nin yıllar öncesinden başlattığı “medyanın tamamını ele geçirme” operasyonunun amacı artık net biçimde görülüyor.
Çünkü medya artık hiçbir gerçeği yansıtmıyor halde.
Her şey izleniyor sadece iktidarın propagandası yapılıyor.
Neredeyse bir aydır döviz krizi yaşıyoruz.
Yandaş medyanın ne gazetelerinde ne televizyonlarında bu haber yok. 10 gün üst üste tarihi rekorlar kıran dolardan hiç söz etmedi bu medya. Dolar fiyatı sanki bir yıldır kuruş artmıyormuş gibi ekonomi bölümündeki “sayısal durum” tabloları arasına kaldı.
Ardından enflasyonun geleceği biliniyordu.
Medyamız yine sessiz kaldı. Sanki kriz yokmuş gibi Türkiye’nin nasıl dünyanın cazibe merkezi haline geldiği anlatılıyordu haberlerde.
Hafta başından itibaren ise sadece yandaş medyayı izleyenler bir gecede ülkenin başına enflasyon düştüğünü sanıyorlardır herhalde.
Çünkü iktidar ve medyası bir anda “krizden” söz etmeye başladı.
Ama ne bahsetme?
Kriz değil siyasal oynaklık, fiyatların bu oynaklığa paralel olarak suni olarak artması ve bunun geçici olmasıymış meğer yaşadıklarımız.
İktidarımız ise her zaman olduğu gibi “gerekli adımları” atmaya başlamış.
Bu arada iktidarımız “gerekli adımları” atmasına rağmen nedense “topyekun bir savaştan” söz ediyor.
Aslında ekonomideki durum geçiciymiş ve kimseye bir zarar vermeyecekmiş ama yine de vatanımız için birlik ve beraberlik içinde olmalıymışız.
Yaklaşan tehlikeyi uzun zamandır dile getirenlere “hain, terörist, darbeci” gibi yaftalar yapıştıran, hileli hurdalı bir seçimden sonra “nasıl geçirdik” diye zırvalıklar yapanlar şimdi “birlik ve beraberlik ruhu içinde” haberlerinin bile olmadığı bir krize karşı mücadele verecekler.
İşin kötüsü bu kesim yine farkında bile olmayacak, olan yine halkı uyarmak için çırpınanlara olacak.
Bunu ne kadar sürdürebilerler ki?

ÜZÜLDÜM

"SUSUZ YAZ" ŞİMDİ TAM KURUDU


Türkiye’nin döneminin en önemli sinema etkinliği Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülü kazanan Susuz Yaz filminin yapımcısı ve oyuncusu Ulvi Doğan artık yok.
87 yaşında hayata veda eden Türk Sineması’nın asla unutulmayacak ismi Ulvi Doğan’ı son günlerinde yalnız bırakmayan Selma Selçuker’den çok duygulu ve samimi bir mesaj aldım.
Şiir ustası rahmetli sevgili Nedret Selçuker’in eşi Selma Selçuker’in bu yazısını sizlerle de paylaşmak istedim.

“Türk sevgili” de gitti

ca

Amerikalı Esmeralda Santiagonun güzel roman kahramanı “TÜRK SEVGİLİ”
Berlin Film Festivali’nde Ödül Kazanan “Susuz  Yaz” filminin yapımcısı ve başrol oyuncusu,  Prof. Ulvi Doğan  (Yurtdışında Ödül Alan İlk Türk Filmi idi) sessizce gitti.
Ulvi Doğan’ı, ben iki senedir tanıdım: Sanatçı Yaşam Evi (Huzurevi) arkadaşım. Çok anılarım var kendisi ile.
Nazik ve kaliteli bir kişiliği vardı.
Hasta olduğu zaman “bir  şey  ister  misiniz?” diye sorduğumuzda , “Bir ricam yok” derdi cevap olarak. En çok bu  cevabı bende yer etti!!
Vefasızlık deniyor: Kim, nerede, ne zaman?
Maalesef haberimiz  olmadığı  için cenazesine  katılamadık. Huzurevi  sakinleri hep ziyaretine gittik, hatta doğum günü kutlaması bile yaptık.
Sanatçılardan pek ziyaretçisi  olmazdı. Hiç sitem etmez, daima nazik bir kişi idi.
Ulvi Doğan gibi değerli kişilerin, yaşarken kıymetinin bilinmesi ve onların sık sık aranılması gerekli değil  mi?
Gözleri pek görmüyordu, fakat  aktüaliteyi takip ediyordu, okumak  aşkı da sönmemişti.
Bir gün bana “Daha  okumak  isterdim” dedi.
“Hangi  konuları  okumak  isterdiniz?” dedim.
“Tıp ve astronomi  isterim” demişti.
Tam bir İstanbul  beyefendisi  idi.
Güle güle Ulvi Doğan...

ÖNERİ

YARGITAY BAŞKANI YİNE DE TEDBİRLİ OLMALI BÜYÜK KONUŞMAMALI


Adli yıl açılışı pazartesi günü yapıldı.
Erdoğan olmamasına rağmen bu tören neden sarayda oldu bilemiyorum. Ankara’da ne kadar hakim savcı varsa belediye otobüslerine dolduruldu zorunlu olarak törene götürüldü.
Demek ki saray mantığı böyle artık.
“Erdoğan olsa da olmasa da” herkes sarayda hazırolda divan duracak.
Bu törende Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit yaptığı konuşmada sözü Amerikalı papaza getirerek “Türkiye’de yargının bağımsız olduğunu, hukukun üstünlüğünün asla tartışılamayacağını” söyledi.
Bunu yandaş medyanın tamamı “Yargıtay Başkanı’ndan Trump’a/Amerika’ya hukuk dersi” başlıklarıyla duyurdu.
Bence Cirit biraz tedbirli olmalı ve büyük konuşmamalı.
12 Ekim’de papazın duruşması var.
Saray adamın Amerika’ya gönderilmesine karar verirse ne olacak?
“Yargı bağımsız, hukuk üstündür” edebiyatına devam edebilecek miyiz?
Ayrıca Yargıtay Başkanı papazın duruşmasından 8 gün sonra ev hapsine çıkarılmasını da “bağımsız yargı” tanımına sığdırabiliyor mu?

ŞAŞIRDIM

CHP SEÇİMDE KİMSEYLE İTTİFAK YAPMAYACAKMIŞ


Önceki gün  CHP’nin yeni sözcüsü Faik Öztrak konuşuyordu.
Önümüzdeki yerel seçimlerde CHP’nin hiç kimseyle ittifak yapmayacağını söyledi.
Üstelik bunu “üstüne basarak” tekrarladı ki kimse yanlış anlamasın diye.
Niye acaba?
İttifak öyle çok da kötü bir şey değil ki.
Elbette CHP veya başka bir parti seçimlerde ittifak yapmak zorunda değil.
Ancak daha kimse adayları bile konuşmazken “asla ittifak yapmayacağız” demek en azınan siyaseten yanlış.
Gün gelir ittifak yapmak zorunda kalırsınız. Hatta buna muhtaç hale bile gelebilirsiniz.
Bunun ötesinde CHP yönetimi aday bulabiliyor mu?
İstanbul, Ankara, İzmir ve önemli büyük ilçeler için adayları var mı?
Hele AKP’nin MHP ile ittifak yapması halinde “kesin kazanacağını” sandığı yerlerde bile hüsrana uğrayabileceğinin farkında mı?
Gerçi CHP yönetiminin alacağı kararlar herhalde vatandaşın umurunda bile olmayacaktır, o sandıkta gerekeni yapacaktır.

plusbanner2x