Londra’ya borç para bulmaya giden seçkin heyetimizden; “bulduk... bulduk...” diye sevinçli ve iyimser içerikli haberler geldi.
Müjde!
Dolarlar yola çıktı.
Tahtakale inişe geçti.
Ekonomiden Sorumlu Bakan Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, yabancı para satıcılarına (portföy yöneticilerine) söz verdiler. Verdikleri söz “Haziran ayında enflasyon yükselirse faizi yine artırırız, siz dış borç vericiler sakın tasalanmayın...” üzerine oldu.
Sonuç:
Türkiye dünyada dış borç bulmak için en yüksek reel faizi veren ikinci ülke durumuna geldi.
Reel faiz tablosu şöyle:
Arjantin: % 15.
Türkiye: % 5.8.
Rusya: % 4.75.
Ukrayna: % 3.9.
Mısır: % 3.75.
Meksika: % 2. 90.
Sıralama; Brezilya, Pakistan diye gidiyor. Bunlar reel (enflasyondan arındıktan sonra net, kemiksiz) faizler. Dış borç vericiler faizin net yani kemiksiz olanına bakıyorlar.

* * *

Evet işte bu!
Soros’a kul olduk.
Oysa Cumhurbaşkanı, Erzurum’da halka “Soros’un kulu değiliz... Allah’ın kuluyuz...” diyen seçim konuşması yapmıştı. Türkiye yüksek faizle dış para babası Soroslarca soyulmaya devam ediyor. Nitekim Soros tipi portföy yatırımcısı Brown Brothers Harriman adlı para sahibinin küresel yöneticisi Win Thin, “Daha fazlasının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Yüzde 16.5 nominal faiz (neti yüzde 5.8) o kadar yüksek görünmüyor” dedi.

* * *

Anlayın!
Türkiye dünyada en yüksek net faizi veren ikinci ülke oldu ama bu da kesmiyor.
Daha fazla net faiz diyorlar.
Huyları bu!
Darda yakaladılar.
Soyacaklar.
Dara düşmeyeceksin.
Ülkeni dış borç bağımlısı (sürekli dış borç bulup yiyen-sürekli cari açık veren) durumuna sokmayacaksın. Yüksek faiz demek, soyulmaya razı olmak demektir. Faiz ne kadar yükselirse Türk halkının sırtından yabancı para sahiplerine o kadar yüksek gelir transferi yapılır. Türkiye bu duruma “Ey faiz lobisi...” diye boş boş konuşarak ve “Bize operasyon çekiyorlar” algısı yaratıp oy avcılığı yaparak getirildi. Türkiye, lafla yürüyen “Reis’in peynir gemisi” durumuna düştü. Gemi, Londra limanına yüksek faiz demiri attı. Ben bu durumdan muhalefet yazısı çıkarmak için değil “Londra’da kazanılmış bir başarı hikayesi yok, soyulma katsayımız arttı, bilesiniz” diye yazdım.
Acı duyarak yazdım.

sozcu-banner-1