Ülkemizde, döviz kurlarındaki yükselişlerin mal ve hizmet maliyetlerini hiç etkilemediği asla iddia edilemez. Ulaşım maliyetleri petrole bağlı, petrol de  ithal olduğuna göre, az çok fiyatların etkilenmesi normaldir.

İşletmelerin stoklarında bulunan mallar envantere girmiş ve maliyet oluşmuştur. Bu mallar ithal mal değilse, yani döviz cinsinden borçlanma söz konusu değil veya peşin ödeme yapılmış ise; ticari mal stoğunda bir birimi 50 lira olan bir ürünün fiyatını, döviz kurlarındaki artışı bahane ederek 60 TL yerine 100 TL’ye satmaya başlar iseniz, fahiş artış tutarı üzerinden yani 40 TL ilave matrah üzerinden vergi ödenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkar.

İŞLETMELERİ ZABITA DEĞİL VERGİ MÜFETTİŞLERİ DENETLEMELİ

Televizyonların haber bültenlerinde her akşam, döviz artışını fırsat bilip fahiş artış yapanları denetleyen zabıta görevlilerini izliyoruz. Nihayet dün sonuçlar açıklandı. Döviz kurlarındaki yükseliş gerekçe gösterilerek, yapılan haksız fiyat artışı kapsamında 81.666 ürün denetlenmiş ve 1.612 ürünün etiketlerinde ilgili mevzuata aykırılıklar tespit edilerek, idari para cezası uygulanmış.

Ticaret Bakanlığı, fahiş artışa savaş açtı ama bu suça mevzuatta rastlayamadı. En son Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nin “Haksız Ticari Uygulama Olarak Kabul Edilen Örnek Uygulamalar’’ başlıklı Ek’inin, Aldatıcı Ticari Uygulamalar bölümüne 31 Ağustos 2018’de, “Girdi maliyetleri ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen, bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek, tüketiciye sunulan mal veya hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapmak’’ hükmünü ekleyerek, ceza kesmenin yolunu açabildi.

Ticaret Bakanlığı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği çerçevesinde; her zaman piyasaları stokçuluk veya piyasa oluşumunu bozucu davranışlar yönünden denetleyebilir.

Bunu yaparken, ülkemizde uygulanan liberal ekonomik sistemde; bir mal veya hizmetin fiyatının arz ve talep dengesine bağlı olarak oluşması esasını aklından asla çıkarmamalıdır.

Tam rekabetin sağlanamaması durumunda, devletin tüketicinin korunması açısından harekete geçmesi normal olmakla birlikte; zabıtalarla market market gezerek, idari para cezası kesmek etkili olmayacaktır.

ÇÖZÜM BELLİ VE ÇOK ETKİLİDİR

Fahiş zam yapan sektörler ve firmalar bellidir. Bu firmalara, maliyeciler gönderilsin ve stok maliyetleri ile satış fiyatı arasındaki fark nedeni ile vergiler nasıl ödeniyor tek tek kontrol edilsin.

Fahiş zammın vergisi tam ve eksiksiz ödeniyor ise, sorun yok. Fahiş zam yapanlar ithalatçı firmalar ise ve bunların ithalat bedelleri ile ilgili döviz cinsinden ciddi borçları söz konusu ise; kur artışları nedeniyle büyük bir kur farkı zararları oluşmuştur.

Ortaya çıkan bu kur farkı zararı nedeniyle, 50 TL maliyetli bir malı 150 TL’ye satması durumunda doğacak olan kâr nedeniyle, çok büyük kur farkı zararı oluştuğu için kurumlar vergisi ödenmeyecektir. Yani kısacası ithalatçılar kurun yükselmesi ile uğradıkları zararı fahiş zam yaparak tüketiciye ödetmeye çalışmaktadırlar. İthalatçılar dışındaki özellikle iç piyasada gıda ve tekstil sektöründe yoğunlaşan fahiş zamların ve bunları yapan firmaların ciddi bir vergi incelemesine alınması sorunu çözecektir.