Bodrum’da güzel bir evi vardı ama o evinde kalmaz, limanda Kısmet adlı ünlü teknesinde yatıp kalkardı. 46 yıl eşi Oda ile birlikte bu teknede yaşadı.
Ünlü denizcimiz Sadun Boro’dan söz ediyorum.
Kısmet adlı 10 metre boyundaki teknesiyle yedi denizleri aşıp dünya turu yapan ilk Türk olan Sadun Boro’nun 3’üncü ölüm yıldönümünde Amatör Denizciler Derneği tarafından büyük bir anma programı hazırlandı.
Sadun Boro’nun manevi oğlu Can Pulak’tan aldığım bilgiye göre, bugünden başlayarak Pazartesi ve Salı günleri de devam edecek olan törene 70’den fazla tekne ve 4 bin kadar denizci katılacak.
Tekneler 5 Haziran Salı günü Okluk Koyu’ndaki temsili mezarı ziyaret edip denizkızı heykelinin önünden saygı geçişi yapacaklar. Tören Sadun Boro’nun Karacasöğüt köy mezarlığındaki kabrinin ziyareti sonrasında bitecek.
2 YIL 6 AY SÜREN DÜNYA TURU
Sadun Boro 22 Ağustos 1965 günü eşi Oda Boro ile birlikte “Vira bismillah” diyerek İstanbul’dan Kısmet yelkenlisiyle hareket etmiş, dünya denizlerini 2 yıl 6 ayda aşıp 16 Haziran 1968 günü dünya turunu tamamlayarak İstanbul’a dönmüştü.
Sadun Boro’ya en büyük yardımı, kendisi de önemli bir denizci olan Necati Zincırkıran yaptı. Zincirkıran o yıllarda Hürriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni idi. Dünya turunun her safhası Hürriyet’te haber olarak yayınlanınca halkın ilgisi büyümüş, Sadun Boro ve eşi Oda Boro’nun İstanbul’a dönüşü muhteşem olmuştu.
“PARADA PULDA GÖZÜM YOK”
Ben Sadun Boro’yu o yıllarda Necati Zincirkıran vasıtasıyla tanıdım.
Son yıllarında Bodrum’da da fırsat buldukça onu manevi oğlu Can Pulak’la beraber limanda ev olarak kullandığı teknesinde ziyaret ettik.
Çok kalender bir insandı. “Parada pulda gözüm yok. Denizcilikte maddiyattan fedakârlık ediyorsun ama doğadan, hayattan büyük zevk alıyorsun. Allah bana istediğim her şeyi verdi, kimseye muhtaç etmedi. Daha ne isterim. En büyük zenginlik budur” derdi.
“ALLAH’IMA ŞÜKREDİYORUM”
Sadun Boro bir doğa âşığıydı “Bazıları Allah, bazıları Tanrı der. Ben her ikisini de derim. Tanrı bana yarattığı doğayı, güzellikleri, ormanı, denizi, mehtabı yaşamak, dünyayı gezmek, keşfetmek imkânını verdi.
İnanın ki, bugün gözümü kapatsam aklım arkada kalmaz. Yaşadığım güzellikler için her fırsatta Allah’ıma şükrediyorum. İnsanlar şükretmesini bilmelidir” diye konuşurdu.
Büyük denizcimizin mekânı cennet olsun.
"YUH ARTIK" SÖZÜ BİLE AZ!
Adam 2000 yılında “Yenilikçi Hareket” adında bir kitap yazmış... Aradan 18 yıl geçtikten sonra Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, kitabın 88 ve 89’uncu sayfalarından birer bölüm okuyunca kıyamet koptu!
Saray, Muharrem İnce’yi hemen mahkemeye verdi. Neden?
Çünkü Muharrem İnce’nin okuduğu bölümlerde, Erdoğan’ın AKP’yi kurmadan önce 2000 yılının Mayıs ayında Amerika’ya giderek Fetullah Gülen’i ziyaret ettiği iddiası vardı.
Erdoğan, Muharrem İnce’nin bu açıklamayı yapması üzerine “İspat etmezsen namertsin” diyerek avukatlarına talimat verip dava açtırdı.
Kitabın yazarı iktidarın bir zamanlar TRT Haber Dairesi Başkanı yaptığı eski gazeteci Nasuhi Güngör...
Saray’ın kızması onu korkuttu ve hemen ortaya atılıp:
“Yazdıklarım hiçbir bilgi ve belgeye dayanmayan hayali ifadelerdir” diyerek kendi kendini yalanladı!
Kitap 18 yıl önce yazıldığına göre sormak lâzım:
“18 yıl aklın neredeydi birader? Neden daha önce yalanlamadın? Saray’ın kızması mı paçalarını tutuşturdu? Bu kadar korkak, bu kadar ödlek isen o kitabı niye yazdın?”
Aynı gazetecinin, Fetullah Gülen ile AKP’nin arasının iyi olduğu dönemdeki bir programda, “Yenilikçi Hareket kitabımda ve geçmişte yazdığım her şeyin arkasındayım” dediğini de hatırlatalım.
TEBESSÜM
TEMEL'İN PEŞİNDEKİ ŞİRKETLER!
Temel çalıştığı şirketin sahibine gitmiş:
“Sayın patronum” demiş “Şu seçimden evvel mutlaka zam istiyorum.”
“Niye seçimden evvel?”
“Peşimde koşuşturan 3 büyük şirket var. Seçime kadar süre istedim. Bu nedenle yakında beni bulamayacaksınız!”
“Yaa? Hangi şirketlermiş peşinde koşan?”
“İnanmıyorsanız söyleyeyim: Elektrik şirketi, Su şirketi ve Doğalgaz şirketi!”
GÜNÜN SÖZÜ
Çeşmelerde su kalmayınca onun kıymeti anlaşılır!
