Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zapt ettiler yine.

Beyazıt’ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran’ın mağarasını.

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

Ölümünün 55. yılında büyük şair, büyük devrimci Nazım Hikmet’in, Hatay’da başına aldığı darbeyle toprağa düşen 22 yaşındaki narenciye işçisi Abdullah Cömert’in,  arabayla ezilip öldürülen Mehmet Ayvalıtaş’ın, Ankara’da kafasına isabet eden mermiyle hayata veda eden Ethem Sarısülük’ün, Eskişehir’de vicdansız tekmelerle öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın, Hatay Armutlu’da kafasından gaz fişeği ile vurulup çatıdan düşerek ölüme giden Ahmet Atakan’ın, İstanbul Okmeydanı’nda polisin gaz fişeğiyle kafasından vurulan, 269 gün komada kaldıktan sonra sonsuzluğa karışan 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın, adlarını sayamayacağım, bir parçalarını Gezi Parkı’nda bırakan binlerce insanın, ve yaşamıma umut, heyecan, özgürlük sevinci katan Gezi kahramanı milyonlarca yiğit gencin önünde saygı ve minnetle eğiliyorum...
Özgür, güneşli günlerin eşiğinde olduğumuz şu günlerde nefesim yettiğince ve büyük bir gururla bir kez daha haykırıyorum:
-Bu halkın bir parçası, bu ülkenin yurttaşı olmaktan şeref duyuyorum...

sozcu-banner-1