SONER YALÇIN, 5 YILDIR KULLANDIĞI ŞEKER İLACINI NASIL ÇÖPE ATTI?


‘Kara Kutu’ bir yanıyla ‘istatistik kitabı.” Yalçın, “Şu anda dünyada diyabetle yaşayan 425 milyon insan var” dedi ve ekledi: Doktorum Prof. Hüseyin Nazlıkul’a gittim. Tip 2 diyabet ilacını attım. İlacım; temiz hava, güzel uyku, sağlıklı gıda, spor ve stressiz hayat


Soner Yalçın’ın ilk baskısı 300 bin olan ve hayli ses getiren “KARA KUTU-Yüzleşme Vakti” kitabını konuşmayı sürdürüyoruz. Kitabın her satırı ezber bozuyor ve insanı derin düşüncelere sevk ediyor. Bugün şeker, tansiyon ve aşı konusunda tartışma yaratacak röportajımızı okuyacaksınız.

- Yazar Mark Twain’in bir sözünü hatırlatıyorsunuz: “Üç tür yalan vardır: Sıradan yalanlar, kutsal yalanlar ve istatistiki yalanlar.” İnsanları istatistik ile korkuttuklarını iddia ediyorsunuz.

- Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun yan kolu var:  “The Diabetes Atlas” diyor ki: “Şu anda dünyada diyabetle yaşayan 425 milyon insan var. Toplamın 2045 yılına kadar 629 milyona çıkması bekleniyor…” Ben de diyorum ki, “Siz isterseniz olur!”

Ve ekliyorum: Bu adları büyük dünyayı etkileyen sözüm ona kâr amacı gütmeyen yapının arkasında kim var: Rockefeller! Aytunç ben bunları bilmiyordum, araştırma yaptıkça karşıma çıktı. Neler neler buldum, hepsini yazdım. Doktorum Prof. Hüseyin Nazlıkul’a gittim; beş yıldır kullandığım Tip 2 diyabet ilacı kaldırıp attım. Yararından bin kat fazla zararı olduğunu yaşadım çünkü! Benim ilacım; temiz hava, güzel uyku, sağlıklı gıda, spor ve stresten uzak bir hayat oldu…

[caption id="attachment_5449641" align="alignnone" width="880"] Soner Yalçın, “1990 yılında aşı pazarı 2.9 milyar dolar idi bugün 40 milyar dolar” dedi.[/caption]

EN ÇOK SATAN ŞEKER İLACI ÖLDÜRDÜ

- Şeker hastalığı denince yine karşımıza “ölçüm” konusu çıkıyor. Siz bu ölçüm sınırlarını belirleyen kuruluşların ve yöneticilerin ilaç firmalarıyla ilişkilerini tek tek anlatıyorsunuz…

- Benzer durumun bizde de olduğunu yazdım. Aynı küresel şirketler Türk Diyabet Cemiyeti’ne de el atıyor! Hasta, doktor, kurumlar ve iktidarlar herkesin “arınması” lazım. Bu sebeple ‘artık yüzleşme vakti geldi’ diyorum. Hangisini söyleyeyim... Türkiye’de de satılan bir Tip 2 ilacın kalp krizine yol açtığı üç yıl önceden bilinmesine rağmen hiçbir adım atılmamıştı. Ki bu dünyada en çok satan şeker ilacıydı! Fransa’nın en büyük ilaç firmalarından Servier, tüm dünyanın 33 yıl boyunca kullanıldığı ilacı yan etkileri nedeniyle özür dileyip çekti. Bu kadar! Ya kaç bin insan hayatını kaybetti?

GEN DİZİLİMİ HER İNSANDA AYNI MI?

- Kitapta böyle isimler vererek yüzlerce örnek veriyorsunuz. Güya gıdayı-ilacı denetleyen Amerikan FDA başkanlarının tek tek içyüzlerini yazmışsınız, tüylerim diken diken oldu…

- Orası Amerika demeyeceksiniz. FDA ne diyorsa biz ülke olarak aynen yapıyoruz. Teslim olmuşuz. Papağan gibi tekrarlıyoruz: “Şeker genetik!”

İnsan gen dizilimi sanki tüm insanlarda aynı! Rockefeller “kafası” bu; “tüm bedenler aynı!” İşte bu anlayış her çocuğa aynı aşıları da vuruyor! Bedenler farklıdır. Bu farklılık, tanıdan tedaviye kadar tıbba yansır.

Şimdi ne yapsın insanlar aşı konusunda; kim risk alabilir ki? Söz konusu olan çocukları. Uzun ömürlü olsun diye aşı içindeki katkı maddelere filan girmeyeyim. “Okumak cesaret ister!” Önyargıyı parçalamak zor; ama biri de açıp şu kitabı okusa keşke… O zaman istediklerini söylesinler.

- Aşı... 20’nci yüzyılda başı Rockefeller; 21’inci yüzyılda Bill Gates çekiyor... İki isim tesadüf mü? 

- Bill Gates’i yönlendiren Rockefeller zaten! Prof. Howard Waitzkin (Salvador Allende’ye halk sağlığı projesinde danışmanlık yapan) bunu ayrıntılı yazdı. Dedi ki: “ABD’nin 20’nci yüzyıl başında emperyalist güç olarak ortaya çıkmasıyla, halk sağlığı ve sağlık kurumları emperyalizmin birkaç kilit aracı kurumundan oldu...”

“Aşı” denince dünyada akla gelen ilk kurum; “The Centers for Disease Control and Prevention.” Arkasındaki güç kim, Rockefeller. Kurumun başkanları hep “Yılın En İyi Lideri” seçiliyor ve bunlar kurumdan ayrılınca küresel ilaç şirketlerin aşı bölümü başına geliyor! Julie Gerberding gibi… Bergama’da altın madenciliği yapan Anglo-American Bill Gates ile aşı kampanyası yapıyor!

Aşı önemlidir. Aşıyı her yönüyle tartışmalıyız. Okuyun, düşünün, size neler dayatılıyor görün istiyorum…


0-2 YAŞA AMAN DİKKAT


Kitaptan bir bölüm

“Vaccine” (Aşı)…

ABD’de haftalık yayınlanan hakemli tıp dergisi…

H. Houweling,  M. Verweij, E.J.Ruitenberg adlı hekimlerin aşı konusunda yazdıkları makale hayli ses getirdi. Dediler ki...

- “Aşıyla toplumsal sağlığı tehdit eden hastalıklar hedef alınmalıdır.”



‘AKLISELİME ÇAĞRI’ BİLDİRİSİ

-“Yeni doğan ve süt çocuklarının (iki yaş altı) immün/bağışıklık sistem özellikleri, aşılara ve çoklu aşı uygulamalarına verdikleri cevap ile ilgili bilgiler oldukça sınırlıdır…”

-“Sinir sistemi (yürüme-konuşma gibi) büyümesine bebekler ancak iki yaşında başlar ve gelişimini sürdürür. Bu bakımdan aşıların sinir sistemi üzerindeki muhtemel bağışıklık sistemine etkileri göz ardı edilemez...”

-“İnsan organizması ağırlığının yarısını oluşturan ve simbiyoz/beslenme yaptığı mikrobik evrenden/ hayati öneme sahip mikrobiyotadan oluşmaktadır ve aşıların bu evren ile ilişkisi hakkında bilgimiz yok gibidir…” (2010)

İmmün sistem virüsü keşfiyle Nobel ödülü alan Prof. Dr. Luc Montaigner ve kanserle mücadelede ulusal madalyalı Prof. Dr. Henri Joyeux, aşı konusunda, “Aklıselime çağrı” başlıklı bildiri yayınladı. İlk cümleleri şu oldu: “Aşıya karşı değiliz. Ama iki yaşından küçük çocukların çok sayıda ve sistematik olarak aşılanmasına karşıyız!”

Bildiriyi 8 bin doktor imzaladı…

AŞI OLMAYAN BEBEKLER...

National Library of Medicine yayınladığı rapora göre, aşı olan bebekler, aşı olmayan bebeklere oranla daha fazla hasta olup ölümlere maruz kalıyordu. Araştırmayı yapan hekimlerden Neil Z. Miller şöyle diyordu:  Aşı olmadan önce iki kez düşünün!

Televizyonlar hangi profesörlere kapalı?


- Aşı kampanyalarında neler yapıldığını çarpıcı örneklerle açıklıyorsunuz. Çocuklara aşı kampanyaları 1980’lerden sonra küresel boyuta ulaşmış. 

- Ben diyorum ki, gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiş; önce buraya odaklanalım. Bu müfredatı sorgulayalım. Kafayı değiştirmemiş gerekiyor; kaba pozitivizm bir çıkmaz.

İşin ekonomisini de bilmeliyiz: 1990 yılında aşı pazarı 2.9 milyar dolar idi, bugün 40 milyar dolar! Sadece çocuklar değil… Her yıl gündeme tüm insanlığı öldüreceğini söyledikleri bir virüsle korkutuyorlar. “Haydi aşıya!” En büyük silahları medya maalesef…

- Dünyayı kana bulayan Donald Rumsfeld gibi ABD’nin en derin adamları aşı işinde olduğunu ayrıntılı yazıyorsunuz…

AŞI KARŞITI MI?

- Bana diyorlar ki, “aşı karşıtı!” Ben de diyorum ki; “Aşı yararlı mı, zararlı mı” tartışması doğru değildir. Aşı meselesi bu parantez içine sıkıştırılamaz. Konu, çok katmanlıdır... Genetiği değiştirilmiş mikroplar ile aşı hazırlandığını kaç kişi biliyor? Sadece ben mi?

Prof. Dr. Alişan Yıldıran’dan, Prof. Gazanfer Aksakoğlu’na aşı gerçeklerini bilenlere medya neden kapılarını açmaz? Aşıların yan etkisi neden hiç tartışılmaz. Ezberinin sürmesini istiyorsan Kara Kutu kitabının tek sayfasını açma arkadaş.



YARIN: Evdeki ağrı kesicilerin zararları… Antibiyotiği neden dayıyorlar? Halk ‘çıkış yolunu’ nasıl bulacak?