ANALİZ

Atatürk’le Erdoğan’ı eşit gibi göstermek büyük saygısızlık


Cumhuriyet’in 100’üncü yılına sadece 4 yıl kaldı.

96 yıldır Cumhuriyet’i yıkmak, Atatürk ilke ve devrimlerini ortada kaldırmak, Türkiye’yi bir Arap devletine çevirmek hayalleri ile yaşayanlar var.

Son yıllarda bu konuda hayli mesafe alındığı da bir gerçek.

[caption id="attachment_5416690" align="alignnone" width="880"] Erdoğan’la Atatürk’ün aynı boydaki fotoğraflarını sanki ikisi eşitmiş gibi makam odasına asan valilerden biri Nevşehir Valisi İlhami Aktaş. Nevşehir’de halkın Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamasını da yasaklayan İlhami Aktaş’ın daha önce, İçişleri eski Bakanları’ndan Efkan Ala’nın özel kalem müdürü olduğu belirtiliyor.[/caption]

Ancak tüm bu çabalara rağmen, Türk halkının içindeki Cumhuriyet ve Atatürk sevgisini söküp atmak kolay olmuyor.

Cumhuriyet, devrimler ve Atatürk sevgisi ne kadar erozyona uğratılırsa uğratılsın, Türkiye’yi tam anlamıyla dönüştürmek isteyenlerin kesin başarıya ulaşamayacakları ortada.

Buna rağmen karşı devrimci güçler dur durak bilmeden hırsla çabalıyorlar.

[caption id="attachment_5416691" align="alignnone" width="880"] Fenerbahçe Kulübü, Erdoğan’a divan üyeliğinde 25 yılı doldurduğu için kendisine plaket verdi. Fenerbahçe yönetimi, Erdoğan için düzenlenen törende salona büyük boy Atatürk posteri astı ama yanına aynı boyda Erdoğan’ın fotoğrafını koyarak “eşitlik” sağladı. Fotoğrafa, tanıdığım pek çok Fenerbahçeli tepki gösterdi.[/caption]

Yüzüncü yıla yaklaştığımız şu günlerde, kimi devlet görevlilerinin hemen her gün yeni bir numara bularak Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerine karşıtlıklarını sergilediklerine tanık oluyoruz.

Örneğin, valilerin makam masalarının arkasına Atatürk’le Erdoğan’ın aynı büyüklükteki fotoğrafını asmaları moda olmaya başladı.

Akılları sıra Atatürk’le Erdoğan’ı eşit gibi göstermeye çalışıyorlar.

Hatta bazıları açık açık Erdoğan’ın Atatürk’ten çok daha büyük işler başardığını ama Atatürk fotoğrafının hala resmi ideolojinin kalıntısı olarak asılmak zorunda olduğunu bile ileri sürüyorlar.

Şunu açık ve net biçimde söyleyeyim;

Kimsenin Erdoğan ile Atatürk’ü kıyaslamaya hakkı da haddi de yoktur.

Şeklen de olsa Atatürk’le Erdoğan’ı eşit gibi göstermeye çalışmak, en hafif deyimle büyük saygısızlıktır.

Atatürk bu ülkenin kurucusudur.

Devrimlerin uygulayıcısıdır.

Erdoğan, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in 79’uncu yılında iktidara gelmiş bir siyasetçidir.

Üst üste seçim kazanması ve daha sonra da halkın seçtiği cumhurbaşkanı olması Atatürk’le eşit olabileceği anlamına gelmez.

Tabii AKP iktidarının yandaşları, devlet dairelerinde mevcut cumhurbaşkanının fotoğrafının asılması ile ilgili yönetmelikten yola çıkarak, valiliklerde makam odasına Erdoğan resmi asılmasını savunabilirler.

Ancak o da yanlış.

Mevcut cumhurbaşkanının fotoğrafının, devlet dairelerinde asılması ile ilgili genelge, bu fotoğrafın Atatürk’ün fotoğrafı ile yan yana asılmasını öngörmüyor.

Nitekim pek çok valinin odasında cumhurbaşkanının da fotoğrafı var ama Atatürk’le yan yana değil, farklı bir yerde asılmış.

Ancak iktidara yaranmak isteyen bazı yüksek bürokratlar, bu genelgenin arkasına sığınarak Atatürk’ün fotoğrafı ile Erdoğan’ın eşit büyüklükteki fotoğrafını yan yana asıp poz veriyorlar.

Bu tür karşı devrimci eylemler bana çok sığ ve çocukça geliyor.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Cumhuriyet’i kutluyor gibi ama içi elvermiyor


Karşı devrimcilerin artık bir korkusu, endişesi yok.

Sanıyorum iktidarın hayli yol aldığına inanıyorlar ki, karşı devrime katkı sağlamak için fütursuzca davranışlar sergiliyorlar.

Örneğin İstanbul’da Eyüp Sultan Belediye Başkanı da kendince bir tür karşı devrim eylemine soyunmuş.

29 Ekim nedeniyle Göktürk’te bir yürüyüş düzenlemişler.



Bunu da afişlerle duyuruyorlar.

Afişte mehter takımı görüntüsü var.

Üzerinde de “Mehter ve bando takımları eşliğinde ‘Fener Alayı Yürüyüşü’ yazıyor.

Tarih olarak da 29 Ekim belirtilmiş.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.

Ama Eyüp Belediyesi’nin yürüyüş afişinde bundan hiç söz bile edilmiyor.

Cumhuriyet’in adını bile anmaktan korkan bu karşı devrimciler, ne yazık ki üstelik seçimle iş başına geliyorlar ve yaptıklarının da milletin isteği olduğunu söyleyebiliyorlar.

BUNU YAZMAK GEREK

Bağdadi’nin öldürülmesine katkı sağlamış olmak, o kadar iyi bir şey değil


Yaşayan en kanlı teröristlerden biri olan IŞİD’in lideri Bağdadi, bir Amerikan operasyonu ile öldürüldü.

Operasyonu dünyaya açıklayan Amerikan Başkanı Trump, Türkiye’ye de teşekkür etti.

Bu, AKP iktidarını ve yandaşlarını pek sevindirdi anladığım kadarıyla.

Çünkü dünkü yandaş gazetelerde bu teşekkür haberi, hayli övünerek gösterilmişti.

Gerçi Trump’ın teşekkürü “hafif” sansürlenmişti.

Çünkü Trump, teşekkür ederken “Çünkü” diyordu, “Türkiye bize ateş açmadı, karşı çıkmadı, zaten karşı çıksa onları da yok ederdik.”

Bu Trump çok densiz biri.

Güya lafını sakınmıyor ve herkese hakaret etme hakkını kendinde buluyor.

Tabii hakaret ettiklerinden gereken cevabı almayınca, iyice coşuyor orası da ayrı.

Aslına bakarsanız Türkiye’nin bu operasyonda hemen hiç katkısı yok.

Operasyonu yapan özel komandolar, Erbil’den helikopterle havalanıp 70 kilometre alçak uçuş yatıktan sonra hedefe varmışlar, iki saat içinde de DNA testi dahil her şeyi bitirmişler.

Burada çok açık ki Rusya hiç sesini çıkarmamış.

Bağdadi’nin, Türkiye sınırına sadece 7 kilometre ötede öldürülmüş olması çok can sıkıcı.

IŞİD liderinin bulunduğu bölge, aslında hiç de güvenli değil ve bu terörist muhtemelen Türkiye’ye doğru kaçmaya çalışıyordu.

Veya önümüzdeki günlerde bu tür açıklamalar yapılabilir ve bu da Türkiye’yi zora sokar.

İkinci konu ise dahlimiz yoksa, “Biz de katkıda bulunduk” türü açıklamalar yapmamak gerek.

Çünkü şu anda Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli var ve bunların içinde IŞİD’li terörist sayısı bilinmiyor.

Türkiye önlem almadan “Biz yakalattık” türü açıklamalar yaptığında, saçma sapan intikam almaya kalkanlar olabilir ki, bu da canımızı çok yakabilir.