Futbol kulüplerinin bankalara olan borçları yeniden yapılandırılacakmış. Yani kulüplerin bankalara olan borçlarının bir kısmı silinecek, kalanı düşük “yani eksi reel faizle” uzun vadeli olarak taksitlendirilecektir. Bildiğim kadarıyla futbol kulüplerinin bir kısmı kâr amaçlı ticari şirket, bir kısmı ise kâr amacı olmayan dernektir. Bazısında da dernek ile şirket iç içe geçmiştir. Şirketlerin sermayedarları vardır, derneklerin yoktur. Yapılandırma sonunda, halka açık olan kulüp şirketlerinin hisse değeri artacaktır. Bu işlem, halka açık olup işleri iyi gitmeyen diğer şirketlerden hisse senedi almış yatırımcılara karşı bir haksızlıktır. Kulüplerin ticari veya kişilere karşı borçları da olabilir. Yeniden yapılandırmadan kulüpten ve/veya şirketinden alacaklı “gerçek kişiler” de istifade edecektir. Bu da kulüplerine, borç adı altında hibede bulunanlara haksız kazanç sağlamaktır. Bir başka sorun da toplamı 14 milyar liraya vardığı söylenen banka borçlarına, alacaklı bankaların bugüne kadar uyguladığı gecikme faizleridir. Eğer yeniden yapılandırmayı üstleneceği söylenen kamu bankaları “faizli bakiyeleri” esas alacaksa bu da bankalar arasında çok büyük bir haksızlık yaratabilir.

ÖNCE KANAMAYI DURDUR

Yeniden yapılandırma denilen operasyon, sadece borçların kısmen affedilip, bakiyenin ödenebilir taksitler halinde düşük faizle uzun vadeye yayılmasından ibaret bir iş değildir. Bu, işin en kolay tarafıdır. Zor olan öncelikle acze düşen bu kulüp veya şirketlerdeki kanamayı durdurmaktır. Kanamadan kasıt “nakit işletme zararı”dır (cash operating loss). Buna derhal son verilmelidir. Finansal yeniden yapılandırma ile birlikte, bu şirketler “firma” olarak da yeniden yapılandırılmalıdır. Bu “kötü gidişi iyiye çevirme” (turn-around) operasyonlarında izlenecek yol, zararı yaratan sebepleri (faaliyetleri, süreçleri, kadroları ve iş modelini) elemektir. Bu, çok “can yakan” bir işlemdir. Başta “bu firmaları” batık hale getiren en tepedekilerden başlamak üzere çok kişi hizaya sokulmalıdır. Başarısız yöneticilere göre hata, hiçbir zaman kendilerinde değil, hep diğer kişilerde ve çevre şartlarındadır. “Başka bir yol olsaydı, onu da en iyi biz bilirdik” der, izledikleri yolda gitmekte inat ve ısrar ederler.

FUTBOL, SİYASETTİR

Bu yeniden yapılandırmanın “batık alacağı olan bankalara” faydası vardır. Kulüplere ise pek bir faydası olmayacaktır. Dendiğine göre, futbol kulüplerinin bankalara olan borçları yapılandırılırken “yayın haklarından” gelecek paranın bir kısmı kaynakta kesilip, yapılandırmayı üstlenen bankalara ödenecekmiş. Bu önlem isabetlidir. Ancak bugüne kadar yayın haklarının tamamını aldıkları halde, zarardan kurtulamayan ve milyarlarca lira borca batan bu kulüpler, bundan sonra yarım gelirle nasıl yaşayacaktır? Kimse, kimseyi kandırmasın. Bu kulüplerin hepsi, dolaylı-dolaysız devlet veya belediye asalağıdır. Hepsi rant avcısıdır. Halk ta bunu bilmekte hatta istemektedir. Bunların bünyeleri “asalaklıktan kurtarılma operasyonuna” tahammül edemez. Hepsi ölür. Asalaklık, öyle veya böyle sürecektir. Şımarıklık bitse yeter. Ama futbol kulüplerine veya şirketlerine bankaların borç vermesini mutlaka yasaklanmalıdır.

Son söz: Kabahat ödemeyende değil, borcu verende olabilir.