Albay Hasan Atilla Uğur, Jandarma Genel Komutanlığı’nda Teknik İstihbarat Dairesi Başkanı olarak görev yapıyordu. İmralı’da, PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ı sorgulayan komutanlardan birisiydi. Uğur, “Ergenekon kumpası” kapsamında tutuklandı. 5.5 yıl cezaevinde yatırıldı. Öcalan’ın sorgusunda bulunan istihbaratçı subay Cemal Temizöz de Kayseri Jandarma Alay Komutanlığı döneminde cezaevine tutuldu.

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, şimdi kitap yazıyor, konferanslara katılıyor. Vatan Partisi’nde Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu ancak iki yıl önce partiden istifa etti. Siyasetten uzak olmayacağını, ama henüz hangi partide yer alacağına karar vermediğini söylüyor.

“ALNI SECDEYE VARANLAR”

Eskişehir’de Hasan Atilla Uğur’u dinledim. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) varlığına ilk 2002 yılında dikkat çektiğini, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e durumu anlatmak için gittiğini, FETÖ tehlikesine dikkat çeken dosyasını sunduğunu belirtti. Uğur, dosyanın bir örneğini de dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’e sunarken, “Alnı secdeye varanlarla ne uğraşıyorsunuz?” karşılığını aldığını kaydetti.

Aslında böyle bir olayın yaşandığını Uğur’la aynı dönemde görev yapan üst düzey bir komutandan da duymuştum. Dahası, bu konu Ergenekon yargılamaları sırasında da tanık olarak dinlenen emekli Orgeneral Özkök’ün bulunduğu duruşmada da yine Uğur tarafından söylenmişti. Uğur’un bu önemli iddiasını zaman zaman söylemesine karşın, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök bugüne kadar hiç cevap vermemişti.

HİLMİ PAŞA NE DİYOR?

Emekli Albay Atilla Uğur’un, gazetemizde yayımlanan açıklaması üzerine, emekli Orgeneral Hilmi Özkök, bu iddia üzerine ilk kez SÖZCÜ’ye konuştu. Özkök, iddiaları şöyle cevaplandırdı:

“Emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un, geçmiş döneme dair açıklamalarının yer aldığı yazınızı okudum. Siz tecrübeli bir yazar olarak adı geçen albayı iyi tanırsınız! Beni de iyi tanıdığınızı biliyorum. Pek ender durumlar dışında hakkımda doğru yanlış söylenenlere tepki göstermem. Ancak ben sizin saygın bir yazar olduğunuza inandığım ve bu alçak karalamalar sevdiklerimi çok üzdüğü için bu zorunlu açıklamayı yapmak durumunda kaldım. Adı geçenin anlattıklarını bir daha salim kafayla okursanız kendisinin nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu ve anlattıklarının tutarsızlığını hemen anlarsınız. Özellikle şu bilgiler çerçevesinde okursanız:

Adı geçen Jandarma sınıfına mensup bir albaydır. Ben ise bir Genelkurmay Başkanı’yım. Genelkurmay Başkanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı’nın (J. Gn. K.lığı) o tarihlerdeki bağlantısı sadece eğitim, harekat planlaması ve general terfileriyle sınırlıydı. (Çünkü J. Gn K.lığı birlikleri savaşta Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine girer.) Asayiş, adli ve idari işler yönünden ise J. Gn. K.lığı kanunen İçişleri Bakanlığı’na bağlıydı. Şimdi, Genelkurmay Başkanlığı ile ilişkisi kesilmiş, her göreviyle İçişleri Bakanlığı’na bağlanmıştır.

DEVLET ARŞİVİNE GİRER

Bu durumda bir Jandarma albay diğer Kuvvet Komutanlıkları personelinin suçluluk bilgilerini kendiliğinden çıkıp gelip, değil Genelkurmay Başkanlığı’na, Genelkurmay Karargahı’na bile veremez. Şayet J. Gn. K.lığı böyle bilgiler edinip bunları Genelkurmay Başkanlığı’nın bilmesini gerekli görürse bunu yazılı olarak gönderir ve konu devlet arşivlerine girer. Hele böyle bilgilerin bir albay tarafından Sayın Cumhurbaşkanı’na sunulması, sonradan gerçek sanılan bir hayalden başka bir şey olamaz.

BİR DEFA GELDİ

Özet olarak şunu ifade edeyim: Adı geçen albay benim J. Gn. Komutanlığı’ndan istediğim bir başka konu il ilgili bilgiyi sunmak için ofisime bir defa, bir heyet içinde geldi. Bunun dışında kendisiyle görüşüp konuştuğumu hiç hatırlamıyorum. ‘Alnı secdeye değenlerle niye uğraşıyorsunuz?’ diye bir şey söylemek ne makamıma ne de bu konulardaki düşünce ve tutumuma uygun düşer. Benim FETÖ konusundaki tehlikeye dikkat çekici tutumum Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) resmi kayıtlarına geçmiş olup, (2004 yılı MGK Toplantısı) şimdilerde aleniyet kazanmıştır.

Adı geçen emekli albay, kendini beğenmişlik kompleksi içinde bu tür uydurmaları yıllardır söyler durur. Ben kendisini muhatap alıp hakkımdaki bu uydurmalarını hiçbir zaman tekzip etmedim. Etseydim zevkten bayılırdı!”

RAPORLAR NEREDE?

Amacımız iki komutanı karşı karşıya getirmek asla değil. Uğur, “Ben orada görevim gereği sıradan bir albay değildim. Abdullah Öcalan’ı sorgulamayı da Allah bana nasip etti. Özel bilgi dosyalarını zamanı ve yeri gelince sunardık. O dönem FETÖ ile ilgili sunduğumuz raporların hepsi, Genelkurmay Karargahı’nda da, Jandarma Genel Komutanlığı’nda da bulunamamıştı. Çünkü, hepsini Fetullahçı çete imha etmişti” diyor.

Bu önemli iddiaya karşın Hilmi Paşa’nın da, emekli Albay Atilla Uğur’un da söyledikleri bunlar.