Suriye ile Türkiye arasında 20 Ekim 1998 tarihli Adana Mutabakatı’na, 2011 yılında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması’nın TBMM’de kanunlaşmasına rağmen, hep “Yok” sayılması sonucu, sınır ötesi harekat Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından gerçekleştirildi. Suriye hükümetiyle işbirliği yapmadığımız için gelinen noktada, harekat gerekli miydi? Evet gerekliydi. Harekatla her şey tamam oldu mu? En azından sınırımızda bir terör devletinin kurulması ötelenmiş oldu.

Teröristlere verilen 30 bin TIR dolusu silah, mühimmat, diğer askeri araç-gereçler ne oldu? Onların önemli bir bölümü çoktan sınırımızın 32 kilometre ötesine gönderilmişti. Sonuçta teröristler de, silahları da duruyor. Onlar için 32 kilometre uzaklıkta güvenli bir bölge de oluşturulmuş oldu. Boş mu duracaklar? Bu kadar silah verildiğine göre boş durmayacakları, onları donatanların istekleri doğrultusunda faaliyette bulunacakları da bilinen bir durum.

ADALET BEKLEYEN ŞEHİR

Suriye’de yaşanan iç çatışmaların en büyük yükü Türkiye’ye düştü. Özellikle sınıra yakın yerlerde bunun faturası da çok ağır oldu. Bu durum “Adalet arayan şehirler” yarattı. Bunların Başında Hatay geliyor. İlin nüfusu 1 milyon 600 bin ama 500 bin Suriyeli ile birlikte sayı 2 milyon 100 bini aşıyor. İller Bankası, 500 bin Suriyeli için belediyeye bir kuruş bile destekte bulunmuyor. Bu adaletsizlik değil de nedir? CHP Milletvekili Mehmet Güzelmansur, “Size adaletsizlikleri sıralayayım” dedi. İşte onlardan bazıları:

Hastalara adalet: Vatandaşımız sağlık hizmeti almak için sıra beklerken, katılım payı öderken, Suriyelilerin sırasız, ücretsiz sağlık hizmetine ulaşabilmesini adil görmüyor. Hastanesi olmayan Defne, Payas, Belen ve Arsuz halkı adalet bekliyor.

Öğrenciye adalet: Suriyelilerle karma yapılan eğitim sisteminde kalitenin düşmesinden şikayetçi. Eğitime yeni başlayan çocuklar Suriyeli öğrencilerin Türkçe bilmemesinden dolayı 1-0 geride başlıyor. Bu durum, üniversite hayatlarına kadar eğitim süreçlerini olumsuz etkiliyor.

HEP ADALETSİZLİK

Esnafa adalet: Oda aidatı, sosyal güvenlik ödemesi, muhasebe tutma zorunluluğu bulunmadan iş yeri açan Suriyeli esnafın karşısında yaratılan haksız rekabet ortamı nedeniyle esnafımız iş yapamaz duruma geldi.

Yatırımcıya adalet: Bankalar Hatay’a potansiyel riskli bölge gözüyle baktığı için Hatay’daki bir şirketin kullandığı faiz oranı ile İstanbul’daki bir şirketin kullandığı faiz oranı bir değil.

İşsize adalet: Suriye iç savaşı nedeniyle yatırım ve istihdam olanaklarının durma noktasına gelmesi, hem de ucuz iş gücü olarak görülen Suriyelilere istihdamda öncelik tanınması gençlerimizi işsiz bıraktı. İnsanlar evine ekmek götüremiyor.

Çiftçiye adalet: Amik Ovası’nın aylarca su altında kalması sonucu üreticinin uğradığı kayıpların giderilmesi için tek bir somut adım bile atılmıyor. Pamuk üreticisi, yaş sebze-meyve üreticisi maliyetini dahi karşılayamıyor. Narenciyenin on sene önceki fiyatla satılması nedeniyle narenciye dalında çürüyor. Çiftçi borç batağına sürüklendi.

Nakliyeciye adalet: Suriye savaşından önce özellikle Orta Doğu ülkelerine ihraç edilen ürünlerin yüzde 97’sini Hataylı nakliyeciler taşıyordu. Kapanan sınır kapımızdan 14 ülkeye artık Hataylı nakliyeci taşıma yapamıyor. Kayserili mobilyacı, Gaziantepli halı ihracatçısı artık deniz yoluyla mallarını taşıyor.

ZEYTİNYAĞI DA VURDU

Zeytinyağı üreticisine adalet: “İhraç kaydıyla getireceğiz, yerli üreticiye zarar vermeyecek” denilen Suriye-Afrin zeytinyağları özellikle son aylarda büyük ölçüde iç piyasaya sürüldü. Afrin zeytinyağları nedeniyle; alıcılar yerli zeytinyağı alımını durdurdu, yerli zeytinyağı fiyatı litre başına 3-4 TL düştü.

Zeytinyağı üreticilerimiz maliyetine bile zeytinyağı satamaz duruma geldi. Çünkü yerli zeytinyağı üreticisinin maliyeti litre başına 15-16 TL olduğu için ve yağını 19 TL’den satmak durumundayken, Afrin’den getirilen zeytinyağı 14 TL’den satılıyor. Her bir yerli zeytinyağı  üreticisinin ortalama zararı 350-400 bin TL’ye ulaştı. Ekim 2018’den beri Afrin’den ülkemize getirilen zeytinyağının parasal değeri 25 milyon dolara ulaştı. Bu kaba bir hesaplamayla 24-26 bin tona tekabül ediyor. Hâlâ da Afrin’den getirilecek 10-12 bin ton civarında zeytinyağı var.

Hataylı, türlü türlü adaletsizlikle karşı karşıya. CHP Milletvekili Mehmet Güzelmansur, “Bu eşitsizliği ortadan kaldırmak, Hatay’da adaleti sağlamak hiç zor değil. Hatay, turizm, gastronomi ve sanayi kentidir. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüyle başlayan ve milyonların haykırışına dönüşen ‘adalet’ istemi bu topraklarda gerçek manasıyla ebediyen yerleşmeli” diyor.

Suriye’den kaynaklanan adaletsizliğin bir an önce son bulmasını en çok Hataylılar istiyor.