Shakespare sözüdür:
“Şeytan bir günah işleyeceği zaman işe önce günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar!”
Yandaş yayın organları ortalığı birbirine kattı:
- Büyük rezillik...
- Rezalet...
- Kutsalımıza hakaret...
- Nimete saygısızlık...
Mesele şu:
Kadıköy Anadolu Lisesi son sınıf öğrencilerinin okula yeni başlayan “martı” öğrencilere simit atması olay oldu.
Okulda inceleme başlatıldı. Bu ülkede bir çocuklar eksikti soruşturmaya uğramayan; sağ olsunlar bunu da becerdiler!
Kuşkusuz... Hepimiz ekmeği-simidi nimet bildik.
Kuşkusuz... Hepimiz bu gelenekle büyüdük.
Ve lakin:
Çocuklara yönelik tepkilerin binde biri nimet bozulurken yapılmadı.
Şunu diyorum:
Sahiden simit, simit mi?
Sahiden buğday, buğday mı?
Sahiden tohum, tohum mu?
Sahiden nimet bildiğimiz nimet mi?
Nimetimiz nimet olmaktan çıkarılırken siz neredeydiniz arkadaş?
Buğdayımızı bozarlarken nerelerdeydiniz arkadaş?
Tohumumuzun genetiğini bozarlarken nerelerdeydiniz arkadaş?
“Cüce buğday” (F1- hibrit tohum) ülke tarımını yok ederken niye hiç sesinizi çıkarmadınız?
AKP’nin yakasına yapışıp, “sen 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu nasıl çıkarırsın” demediniz? Kılınız kıpırdamadı; ülke genetiği değiştirilmiş tohumlarla işgal edilirken!
Söylesene... Sahiden o simit simit mi; yoksa simit görünümünde “bir şey” mi?
Çocuklara ne kızıyorsun önce aynaya bak!

Üstelik zararlı


Meselenin başka boyutu da var:
Sen o “simide benzeyen şeyin” sağlığını nasıl bozduğunun farkında mısın?
Milyonlarca yılda oluşan tohum yapılarının, laboratuvar ortamında kısa sürede genetiğiyle oynanarak vücudun/beynin hiç tanımadığı yiyeceklere dönüştürüldüğünü bilmiyor olamazsın?
İnsanoğlu binlerce yıldır bitki yediğinde bir sürü gen yemiş oluyor. Bu doğal genleri insan vücudunda sindiren mekanizmalar var. Doğal genleri milyon yıldır tanıyan insanoğlunun, yeni oluşturulan genleri tanıyamadığı için vücut dengesi bozuluyor.
Evet bu hibrit buğday, atalarımızın binlerce yıldır tükettiğine hiç benzemiyor. Bu, ekmeklik buğdayın görünümü sadece buğdaydı. DNA’sına baktığınızda artık o buğday değildi.Yani simit simit değil aslında. Üstelik...
En kötüsü de buğday proteini olan “gluten” üzerinden yaşanıyor.
Yeni geliştirilen “cüce buğday” türü, vahşi ve saldırgan bir gluten yapısı meydana getiriyor. Bu da vücudun gluten dayanıklılığını yok ediyor; büyük sağlık sorunlarına yol açıyor. Sadece çölyak hastalığı değil; bağışıklık sistemini, bağırsak florasını darmadağın ettiğinde kronik hastalara sebep oluyor.
Söylesene asıl “nimete saygısızlık” ne?

Üstelik zehirli


Anadolu coğrafyasında 11 bin bitki türü yer alıyor ve bunun da yaklaşık 3 bin- 3 bin 500 kadarı endemik. Anadolu coğrafyası; tahılların, baklagillerin ve aralarında zeytinin de bulunduğu birçok bitkinin gen merkezi...
Anavatanı Anadolu olan ve buradan başka bir yerde görülmeyen bu bitki türleri yok edilirken/ediliyorken senin sesin neden hiç çıkmıyor arkadaş?
Asıl rezillik, Anadolu’nun kadim buğdayının yok edilmesi değil mi?
Asıl rezillik, bin yıllık tohum takasını yasaklamak değil mi?
Asıl rezillik, çiftçiyi sertifikalı kısır tohuma mahkum etmek değil mi?
Asıl rezillik, köylüyü küresel şirketlerin inisiyatifine bırakmak değil mi?
Asıl rezillik, ülkeleri-insanları tohumla boğazlarından bağlanma stratejilerine yasa çıkararak destek vermek değil mi?
Asıl rezillik, endüstriyel gıdalarla insanları hastalıkların pençesine atmak değil mi?
Dur bitmedi daha...
Nimet sandığının bir de zehirli olduğunu bilmiyor musun? Türkiye’de başta ot ve böcekleri yok etmek üzere 32 bin ton kimyasal zehir kullanılıyor. Ödediğimiz para hiç de “simit parası” değil; yaklaşık 1 milyar dolar!
Bu zehirlerin/pestisitin en tehlikeli özelliği, hasattan sonra ürüne yapışık kalması. “Zirai ilaç kalıntılarının” insan-çevre sağlığında nelere yol açtığını bilmiyor olamazsın?
Gıdalardaki pestisitleri bilmeden yiyerek ölen kaç bin insanımız var; ama senin bu konuda hiç tepki gösterdiğini duymadık...
Çocuklara ne diye kızıyorsunuz?
Eğer çocukları bilinçlendirecekseniz, işe önce o simitlerin nasıl bozulduğunu anlatarak başlayın arkadaş... Çünkü asıl rezillik bu...