Millete zillet deniyor.
Ne demek zillet?



Hor görülen.
Hakir görülen.
Küçük görülen.
Aşağılık görülen demek.



Halbuki senelerdir ne deniyordu?



“Millete tepeden bakan, kendi insanını hor gören, hakir gören, bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye’nin kültür hayatının çoraklaşmasının başlıca müsebbipleridir, mensubu olduğu milleti küçümseyen sanatçının, milleti hakir gören sanatçının, benim gözümde de milletimizin gözünde de kıymeti yoktur” deniyordu.
Edebiyata müziğe resime heykele sinemaya tiyatroya dansa emek veren sanatçılarımızın, millete zillet gözüyle baktığı anlatılıyordu.



Mitinglerde konuşulurken mesela, “bu toprakları aşağılayanlar, bu toprağın insanını hor görenler, hakir görenler suyun başını tutmuşlar, millete hep tepeden bakmışlar, kaymak tabaka bunlar kaymak tabaka, ama artık Anadolu sermayesi geliyor” deniyordu.
İstanbul sermayesinin millete zillet gözüyle baktığı anlatılıyordu.



Millet bahçesinin açılış töreninde “milleti aşağılayan, küçümseyen, hakaret eden, kendi marjinal yaklaşımlarını topluma dayatmak isteyen azgın azınlığın oyunlarıyla sarsılacak ülke değiliz” deniyordu.
Marjinallerin, azınlıkların millete zillet gözüyle baktığı anlatılıyordu.



“Tencere tava çalarak milleti rahatsız edenler, onyıllar boyunca boğaza karşı viski içtiler, Çankaya’da günlerini sefa içinde geçirdiler, milleti hakir gördüler, küçümsediler, siz koyunsunuz sizi güdeceğiz dediler” deniyordu.
Gezi direnişine katılanların Akp’den önce devleti yönetenlerle birlikte millete zillet gözüyle baktığı anlatılıyordu.



Medya ödülleri töreninde konuşulurken, “biz köşelerini kurşun gibi kullanan kalemşörlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik, milleti hakir gören, milleti küçümseyen, milleti aşağılayan zihniyet, yıllarca medyada baştacı edildi” deniyordu.
Akp’ye biat etmeyen, yandaş olmayan gazetecilerin millete zillet gözüyle baktığı anlatılıyordu.



Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda konuşulurken, “Cehape’nin tek partili yıllarında milletimiz taciz ediliyordu, 1940’lı yıllarda fraklı valsli şampanyalı kutlamalar yapılırken, kapının hemen dışında ayağına giyecek ayakkabı bulamayan yarı aç yarı tok millet şaşkınlıkla izliyordu, milleti istiskal eden, milleti aşağılayan bu dayatmalara son verdik” deniyordu.
İsmet İnönü’nün ve bu ülkeyi kuran CHP’nin millete zillet gözüyle baktığı anlatılıyordu.



Şimdi ne deniyor millete?
Zillet deniyor.



Millete zillet denince... Aslında senelerdir kimin bu milleti hor gördüğü, kimin bu milleti hakir gördüğü, kimin bu milleti aşağıladığı, kimin bu milleti küçümsediği bizzat itiraf edilmiş olmuyor mu?



Ve hep böyledir maalesef... Demokrasi tarihimiz, tabanı delik cızlavetle dolaşırken Ferragamo’ya terfi eden politikacılarla doludur.
Bağrından çıktığı milletten uzaklaşıp, şatafata debdebeye saraylara öyküne öyküne kendini asil zannedenlerin tirajedileriyle doludur.



Güya hakaret ediyorlar ama...
İktidarın böylesinde, zillet onurdur.