21. Yüzyıl’ın şimdilik önlemeyen corona salgınının hızını bir türlü kesememesi, her geçen gün katlanarak artan bulaşma oranları, ölümler, işsizlik korkusu, sosyal izalasyon gibi beklenmedik durumlar, insanlarda genel psikolojik bozuklukların ön plana çıkmasına neden oldu… Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin şaşırtan gerçekleri şöyle anlattı:

AmerikaHastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’nin (CDC) Haziran ayı verilerine göre, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 11’i ciddi bir şekilde intiharı düşünmüş. Maalesef bu oran 2018 CDC anketinde bildirilen oranın iki katı... Haziran ayının son haftasında ankete katılan 5 bin 470 kişiden yüzde 30.9’u anksiyete veya depresif bozukluk belirtileri, yüzde 25.3’ü travmatik veya stresle ilişkili bir bozukluk göstermiş ve yüzde 13.3’ü de pandemiyle başa çıkmak için yasal olmayan maddeler kullanmış.

Spesifik olarak intihar düşüncesi riski 18-25 yaş arası katılımcılarda yüzde 25.5 ve temel çalışanlarda yüzde 21.7 oranlarında artmıştır. Uzmanlar, yükselen işsizlik oranlarının yanı sıra sosyal mesafeyle bağlantılı sosyal izalasyonun, ulusal intihar krizini daha da hızlandırabileceği konusunda ciddi uyarılarda bulunmuşlardır.

Prof. Dr. Barbaros Çetin


İYİLEŞMEK ÇÖZÜM DEĞİL

İsrail’de Tel Hashomer Sheba Tıp Merkezi’nde bir doktor iyileştikten 3 ay sonra yeniden COVID-19’a yakalandı. 45 yaşında hastalığa yakalanan bir kadın da hastalıktan kurtulduktan sonra 2 kez negatif sonuç almasına karşın, 1 ay sonra tekrar hastalığa yakalandı. Bu çarpıcı örnekler, virüse karşı bağışıklığın ne kadar süreceği ile ilgili sorulara cevap bulma açısından önemli.

Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 teknik sorumlusu Dr. Maria Van Kerkhove, SARS ve MERS gibi corona virüsü, insanların yaklaşık bir yıl veya daha uzun süredir bir tür bağışıklığa sahip olduğunu, ancak düzenli olarak dolaşan diğer insan corona virüsülerinde bağışıklık süresinin çok daha kısa olduğunu açıkladı. Diğer taraftan, Almanya, Çin, İngiltere ve ülkelerdeki ön çalışmalar, yeni corona virüsü ile enfekte olmuş hastaların bağışıklık sistemlerinin savunmasının bir parçası olarak koruyucu antikorlar ürettiğini tespit etti. Ancak bu koruyuculuk birkaç aydan öteye geçemedi.

Yıllar önceki SARS salgınından sonra olduğu gibi, COVID-19’dan etkilenen hastaların bir kısmı, “Post COVID-19 Sendromu” olarak adlandırdığımız şiddetli bir post viral sendrom (efor sonrası nöroimmün yorgunluk ile karakterize uzun süreli bir kronik yorgunluk durumu) geliştirmeye devam edebilir.

Dr. Ray Perrin ve çalışma arkadaşları, Akut bir COVID-19 enfeksiyonunun üstesinden gelindiğinde, remisyona giren bir hasta alt grubunun kalıcı yorgunluk, yaygın miyalji, depresif semptomları uzun vadeli yan etki olarak yaşama ihtimalinin yüksek olduğunu ileri sürdüler.



ASEMPTOMATİK OLANLARA

Annals of Int.Medicine’de yeni yayınlanan bir araştırma sonuçlarına göre, COVID-19’lu asemptomatik kişilerin göğüs taramaları bazı “akciğer anormalliklerinin” varlığını ortaya çıkardı. Nature Medicine dergisinde Haziran ayında yayınlanan bir çalışmaya göre, asemptomatik COVID-19 hastalarının yüzde 67’sinde pütürlü ve opak görünen akciğer dokusu ve diğer akciğer düzensizlikleri tespit edildi. Görünüşe göre, “asemptomatik” vakalar, tüm COVID-19 enfeksiyonlarının büyük bir kısmını oluşturabilir.