ALGI OPERASYONUNA GEREK YOK...


“Kendini Atatürkçü zannedenlerin yarattığı yapay bir gündem var.” Ayasofya’nın cami ilan edilme sürecinde iktidara yakın kalemler bu cümleyi ısrarla kurdu hala da kuruyor!

Gerçek böyle mi? Hayır!

Kimse Ayasofya’nın cami olmasına karşı çıkmadı! Hatta, CHP kanadı başta olmak üzere siyasi partiler bu konuda ses çıkamadı... Tartışma programlarında da bu konunun siyasete alet edilmesinin doğru olmadığı defalarca söylendi.

Peki bu tartışma nereden çıktı?

Konu... Ayasofya’nın cami olup olmayacağı tartışmasını aştı ve kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk üzerinden hesaplaşma başlayınca alevlendi!

Algı operasyonuna gerek yok! “Kendini Atatürkçü zannedenlerin yarattığı yapay bir gündem yok”!

Örneğin...

İhanet, lanet, hilafet ve Lozan...


TESPİT 1: ‘İhanet’ kelimesini kim kullandı?

Ayasofya’yı, 10 Temmuz’da, Diyanet İşleri Başkanlığı’na devreden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 1934 yılına ait Mustafa Kemal Atatürk imzalı karar için “Tek parti döneminde alınan bu karar, tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırıydı” ifadelerini neden kullandı?

TESPİT 2: ‘Ara dönem’ cümlesini kim kurdu?

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 11 Temmuz’da, “481 yıldır cami olarak hizmet etmiştir. Bir 86 yıllık ara dönem olmuştur” dedi...

TESPİT 3: ‘Yaldız döküldü, Osmanlı çıktı’ diye kim yazdı?

İktidara yakın gazetelerde yazanlar “Biz toplumun üstüne bir yaldız sürdük, doksan yıl sonra da olsa dökülüyor. Yaldız döküldükçe altından Osmanlı çıkıyor” dedi!

TESPİT 4: ‘Lanet’ okuyan kim?

Ayasofya’nın 86 yıl sonra cami olarak ibadete açıldığı Cuma namazında, 24 Temmuz’da, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, elinde kılıçla şu cümleleri kurdu: “Fatih Sultan Mehmed Han, gözbebeği olan bu muhteşem mabedi kıyamete kadar cami olmak kaydıyla vakfedip müminlere emanet bırakmıştır. Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar.”

TESPİT 5: Lozan etkinliklerini kim yasakladı?

24 Temmuz’da, aralarında Atatürkçü Düşünce Derneği, İnönü Vakfı, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Ankara Barosu, İstanbul Barosu’nun olduğu örgütler Anıtkabir’i ziyarete hazırlanırken yasak geldi. Ziyaret saatinden yarım saat önce Anıtkabir dezenfekte edildiği gerekçesiyle kapatıldı. Tek yasak Ankara ile sınırlı kalmadı. Eskişehir’de de ADD tarafından organize edilen programa polis, kanuna aykırı olduğu ve salgın sebep göstererek izin vermedi.

TESPİT 6: ‘Tekbir’ sesleriyle kim yürüdü?

24Temmuz günü, Ayasofya’da ilk namazın kılınmasının ardından bir grup Sultanahmet sokaklarında tekbirler eşliğinde yürüyüş gerçekleştirdi.

TESPİT 7: Hilafet kapağını kim hazırladı?

Yeniden camiye dönüştürülen Ayasofya’da 86 yıl sonra ilk namazın 24 Temmuz’da kılınmasının ardından haftalık dergi Gerçek Hayat’ın son sayısının “Hilafet İçin Toparlanın” başlığı altında çıkması tartışma yarattı.

‘Kısa kılıç’a esir olanlar!


Gladio... Etimolojik olarak Latince ‘Gladius’ köklerinden gelir. Anlamı ise ‘Kısa Kılıç’... Bu kelimeyi önemli kılan anlamı değil! Gladio, NATO’nun, Sovyet tehdidini bertaraf etmek için NATO üyesi ülkelerde kurduğu gizli ordular.

Bu tartışmalar ışığında soru şu: “İslamcılık, İslam’ın siyasal boyutunun gerektirdiği dini bir zorunluluk mu yoksa İngiltere’nin kendi çıkarları doğrultusunda kurguladığı, ABD’nin de 1945’ten sonra komünizmle mücadele kapsamında etkin olarak kullandığı modern bir ideoloji mi?” İslami kesimin aykırı sesi gazeteci-yazar Ömer Turan, “Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Siyasal İslam” kitabında bu soruya yanıt aramıştı...

Kitabın can alıcı yeri... Sayfa 135... Ömer Turan kendisini ‘İslamcı’ olarak tanımlayan bir kalem ve şu tespiti yapıyor: “27 Mayıs 1960 darbesi... Ordu adına okunan bildiride NATO ve CENTO’ya bağlı kalınacağının altı çizilir. NATO’nun Türkiye üzerindeki faaliyetleri ve projeleri 27 Mayıs 1960 darbesi ile beraber yeni bir aşamaya geçer. Bu yeni aşamada İslamcılık bir NATO projesi olarak öne çıkar. İslamcılık, NATO güvenlik konseptinin sağladığı fırsat ve avantajlar sayesinde inanılmaz bir gelişme gösterir. Komünizmle mücadele ve bu mücadele çerçevesinde oluşturulan kurum ve kuruluşlar ile ‘containment’ (düşman güçlerinin yayılmasını önlemek amacıyla yapılan askeri manevra) gibi savunma stratejileri muhafazakar kesime, ‘Siyasal İslam’a tarihi fırsatlar doğuruyordu.”

SONUÇ: Türkiye’de özellikle Kemalist kesim, sol-sosyalist cenah ‘laik-anti laik’ tartışmasına girmiyor! Meselenin ‘Tam bağımsız Türkiye’ olduğunun farkındalar! Ancak... Ayasofya üzerinden Atatürk’le hesaplaşmaya da kimse izin vermez... Oyun ve tezgahları bozmak gerekiyor!