Libya’ya asker gönderme konusunda TBMM’deki siyasi partilerin tavrı netti.

AK Parti ve MHP’nin öncülük ettiği Cumhur İttifakı “evet” derken, muhalefet “hayır”da birleşti.

Tezkere kabul edildikten sonra Mehmetçik Libya’ya gitmeye başladı ama tartışması bitmedi.

Şahsen en çok Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun bu konudaki görüşlerini merak ediyordum.

Zira kendisi uzun süre Türkiye’nin dış politikasının dümeninde bulunmuş, Başbakanlık yapmış, Türkiye’nin “Özgür Suriye Ordusu” üzerinden Suriye topraklarında bir “vekalet savaşına” dahil olmasına önayak olmuştu.

Kendisinden sonra da TSK, Suriye topraklarına doğrudan girmek zorunda kalmıştı.

Doğrusu, Gelecek Partisi kendisini bir “muhalefet” partisi olarak konumlandırsa da “Libya ile imzalanan anlaşmalar ve Libya’ya asker gönderilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz” sorusuna, bir “tam destek” yanıtı almayı bekliyordum.

Davutoğlu, soruya üç başlıkta yanıt verdi. Aynen aktarıyorum:

“1. Doğu Akdeniz’deki dengeler açısından Libya’nın BM tarafından tanınan hükümeti ile münhasır ekonomik alan anlaşması doğrudur.

2. BM tarafından tanınan hükümete diplomatik ve askeri eğitim desteği verilmesi de doğrudur.

3. Ancak TSK alanda muharip güç olarak herhangi bir askeri angajman içinde olmamalı ve iç savaşın tarafı haline gelmemelidir.”

Hükümetin yaptığı açıklamalardan, TSK’nın Libya’da askeri eğitim desteği ile sınırlı kalmayacağını, Suriye’deki bir yöntemle muharebelere destek vereceğini, hatta gerekirse doğrudan muharebeye gireceğini anlıyoruz.

O nedenle, Davutoğlu’nun Libya meselesinde en kritik noktada hükümetle ayrı düştüğü yorumunun doğru olacağını düşünüyorum.

Davutoğlu dahi Libya’daki iç savaşta taraf olmaya karşı çıkıyorsa, hükümetin ısrarını anlamak hepimiz için zor olacaktır.

Lejyoner tartışması


CHP’lilerin “Mehmetçik lejyoner değildir” sözü, Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesi meselesinde bir lejyoner tartışması başlatmıştı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP’nin yaklaşımına tepki gösterirken şöyle dedi:

“Ana muhalefet partisi Türk askerine lejyoner diyecek kadar alçalıyor. Bizim askerimiz bir defa oraya bir lejyoner sıfatıyla gitmiyor.” 

Sözlükleri karıştırdım. Lejyoner’in bütün anlamlarını okudum.

Roma ya da Fransız lejyonerlerine gitmeye gerek yok.

Lejyoner demek kısaca “paralı asker” demek.

Yani para karşılığında birileri için savaşan askerler için kullanılan bir ifade.

Muhalefet partisinin bu sıfatı Mehmetçiğe yakıştırması gerçekten şık olmadığı gibi, incitici.

Ancak bir de madalyonun öteki yüzü var.

O da Erdoğan’ın TSK’nın Libya operasyonunu nasıl tanımladığıyla ilgili...

Ne diyor Erdoğan:

“Hayır şimdi bizim buradaki hareket tarzımız şu; bir defa biz petrole, doğal gaza muhtaç mıyız? Muhtacız. Şu anda Libya’da bize böyle bir teklif var mı? Var. Daha önce ben ne dedim, ‘Bize böyle bir talep geldiği zaman, biz bu talebi geri çevirmez ve gideriz.’ Şu anda bize böyle bir talep var ve bu talep karşısında biz gidiyoruz. Şimdi sormazlar mı adama; bak Rus’un Wagner’i orada. 2 bin 500 Wagner var. Öbür tarafta Sudan’ın 6 bin askeri orada. Bunlar oraya bunları gönderiyor da biz neden çağrılmamıza rağmen gitmiyoruz? Üstelik meşru hükümet tarafından, darbeci hükümet değil. Rusya’yı darbeci hükümet çağırıyor. Darbeci hükümet çağırdığı halde oraya gidiyor. İşte asıl lejyoner onlar.”

Biz Mehmetçiğin vatan için, terörle mücadele için, güvenliğimiz içi, soydaşlarımız için, barış için dış görevlere gitmesine alışığız.

Oysa Erdoğan, doğalgaz diyor, petrol diyor, Wagner diyor...

Mehmetçik Libya’ya Türkiye doğalgaz ve petrole muhtaç diye mi gidiyor? Operasyonun karşılığında bedava petrol ve doğalgaz mı alacağız?

Peki Wagner Rusya menşeli paralı askerlerin olduğu bir lejyoner grup değil mi? “Wagner gidiyor da çağrıldığımız halde biz niye gitmeyelim” yaklaşımından siz ne anlıyorsunuz?

Mehmetçiğin siyasetçilerin “lejyoner” tartışmasına malzeme yapılması çok üzücü.

Ancak, karar vericiler bir dış operasyonu siyasi başarı hikayesine dönüştürmek ister ve bunu yaparken de işi petrole doğalgaza bağlayıp, kıyaslamayı da bir lejyoner grupla yaparsa bu tartışmanın ateşini de hep canlı tutmuş olurlar.