Geçen hafta sonunda Türk halkına “sözde” yerli otomobilin takdimi yapıldı. Otomotiv sektörü hakkında dünya çapında bilgi derleyen ve yayımlayan “motor1.com” adlı bir site var. Herkes internetten bu siteye girip otomotiv dünyasında olan biteni izleyebilir. Aşağıdaki bilgiler de bu siteden alınmıştır. Hong Kong merkezli elektrikli otomobil üreticisi Hybrid Kinetic Group, dünyaca ünlü İtalyan Pininfarina tasarım firması ile 3-4 yıl birlikte çalışarak elektrikli araçlar geliştirmiş. Bunları da 2018 yılında Pekin Fuarı’nda teşhir etmiş. Bize yerli otomobil diye sunulan iki prototip, bu araçların makyajlanmış halinden başka bir şey değil. Zaten 2015 yılında da İsveçli Saab firmasının üretimden kaldırdığı bir araba da, “işte yerli ve milli otomobil” diye halkımıza tanıtılmıştı. Bunun için İsveç firmasına 30 milyon Euro ödenmişti. Pininfarina’ya kaç para ödendi acaba?

CHP, YERLİ OTOMOBİLİ DESTEKLİYOR

Bugün değil yıllar önce yerli ve milli otomobil üretme fikri gündeme geldiğinden beri bunun gayri iktisadi proje olduğunu anlatan yazılar yazdım. Geçen yılın son yazısında da bu konuya değindim. Yeni yılın ilk yazısında aynı konuya dönmeyi düşünmüyordum. Ama “yerli İtalyan” prototip iki arabanın teşhiri kesif bir AKP propagandası haline dönüştü. Bununla da kalmadı, muhalefet de “yerli otomobil” projesine destek verdi. O zaman benim bir defa daha niçin bu projeye karşı olduğumu açıklamam şart oldu. Çok net ve açık bir şekilde iddia ediyorum ki; kurulacak bu otomobil fabrikası hiçbir zaman kendi ayakları üstünde durup kâra geçemez. Zararı da millet çeker. İmal edilecek arabanın elektrikli olması bu kaderi değiştiremez. Mucit mühendis Elon Musk’ın Tesla’sı bile çok yüksek fiyatla satılmasına rağmen henüz para kazandırmıyor. Otomotiv endüstrisinde küçük bir firma yenilik yapıp öne geçince “Büyük firmalar oyuna girinceye kadar bekle” (Wait untill the big boys enter the game) diye bir deyim vardır. Büyükler çoktan oyuna girdiler.

HAKSIZ REKABETİN HAKLISI OLMAZ

CHP’nin %100 “devlet teşebbüsü” olan bu projeyi desteklemesi doğaldır. Çünkü “devletçilik” onların iktisadi ideolojisine daha uygundur. CHP’nin bu tavrı benim işimi kolaylaştırmıştır. Belki şimdi AKP’liler, niçin benim bu projeye karşı çıktığımı anlayabilir. Adil rekabete dayalı özel girişimciliği esas alan ekonomik sistemin istenmeyen sonuçlarından rahatsız olan aydınlar, bazen “Sosyalizme geçsek daha iyi olur” diye düşünmektedir. Sakın ha! Çökmeden önce sosyalizmin Kâbe’si olan Moskova’da komünistlik bugün bir nostaljidir. Büyük devletlerin en büyüğü Çin’i yöneten Çin Komünist Partisi, kapitalist bir ekonomi politikası izlemektedir. Özgür girişimi pençesi altına alan ve devlet eliyle fert zengin etmekten başka bir işe yaramayan çarpık “devletçilikten” vazgeçilmeden Türkiye’de demokrasi yerleşemez.

Son söz: Özgür girişim, özgürlüğün temelidir.