18 ay önce bu sözü vererek; “çalmayacağız- çaldırmayacağız- çalışacağız” diye oy istemiş, seçilmişlerdi. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere 12 büyük kentin yönetimine geldiler.

18 ay doldu.

Sular aktı.

Metrolar çalıştı.

Çöpler alındı.

Elektrik kesilmedi.

Sel oldu; yine evleri su bastı, insanlar bile boğuldu, deprem oldu yine binalar yıkıldı, insanlar öldü ama yeni belediye yönetimleri yardıma koştular. Virüs salgını patladı, yeni “dayanışma yolları” bulup “alan el, veren eli görmeyecek modellerle” kentlerin yoksul kesimlerine yardıma yetiştiler.

Şu ana kadar:

Çalmıyor!

Çaldırmıyor!

Çalışıyorlar!

Çalan çıkarsa da partiden, yönetimden atıyor, adalete teslim ediyorlar. Hatta önce Ankara ve arkasından İstanbul, kendilerinden önceki AKP belediye yönetimleri döneminde “belgeli-dosyalı yolsuzlukları” savcılara götürüp sundular. Şimdi bütün Türkiye, savcıların ve mahkemelerin yolsuzluk dosyalarının üzerine tarafsızca gitmelerini bekliyor.

★★★

İlginç bir olay oldu.

Sayıştay İstanbul Belediyesi’nin 0-4 yaş arası yoksul çocuğa (112 bin) her gün dağıttığı “kutu sütleri” yasaya aykırı harcama saydı. Sayıştay müfettişleri, dağıtılan kutu sütün Kamu İhale Kanunu’nun ürün tarifine uymadığını rapor ettiler.

Sayıştay diyor ki:

Belediye sütü çiğ olarak doğrudan üreticiden alsaydı ve bunu çocuklara dağıtsaydı. Bu yasaya uygun olacaktı. Sütü kutulanmış olarak alıp dağıttığı için bunda İhale Yasası’na uygunsuzluk var.

Bununla bitmiyor.

Ayrıca diyor ki:

İBB’nin 0-4 yaş arası çocuk sahibi annelere toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma hakkı verilmesi de yasalara ve Anayasa’ya uygun değildir.

Sayıştay yine diyor ki:

İBB’nin yüksek öğretimde okuyan dar gelirli öğrencilere burs vermesi de Anayasa’ya aykırıdır.

Bunlar yolsuzluk mu?

Bir çalma var mı?

Çaldırma mı oldu mu?

Çalan kim?

Çaldıran kim?

★★★

30 yıl Yüksek Denetleme Kurulu’nda ve 5 yıl da Halk Bank’ta olmak üzere 35 yıl “müfettişlik yapmış” şimdi emekli Şenol Sarrafi, bu üç konuyu ilgili yasaların yüzlerce fırkasının eleğinden titizlikle geçirdi ve inceledi.

Şenol Sarrafi diyor ki:

“Sayıştay Raporları’nda İBB tarafından dar gelirli muhtaç ailelerin çocuklarına verilen kutu sütleri, eğitim bursları ve 0-4 yaş arası yoksul annelere toplu taşımayı ücretsiz kullanma destekleri için yasalarda bir yasak bulunmuyor. Sayıştay’ın yorumuna göre, İstanbul’da her gün 110 bin yoksul çocuk elinde kaplar ile TİRE Süt Müstahsilleri Kalkınma Kooperatifi’nin binlerce üyesinin kapısına gidip sütünü almış olsaydı bu işlenmiş endüstriyel ürün haline dönüşmüş olmayacağı için ihale yasasına uygun sayılacaktı...! Bu açıdan İBB’nin dar gelirliye yaptığı ödemelerin Anayasa’ya aykırı görülmesi ülke denetim tarihine düşülmüş bir tuhaf nottur...!”

Özetle!

18 ay bitti.

Çalmıyor.

Çaldırmıyor.

Çalışıyorlar.

Tersini görürsek yazarız!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Olay TV’den ders çıktı!


Zengin iş adamı ve eski Bakan Cavit Çağlar’ın kendisi gibi tekstil fabrikası sahibi olan iş adamı Hüseyin Kalkan ile ortak olduğu ve yeni bina, sistem ve gazeteci kadrosu yatırımları yaparak yayına soktukları Olay TV’nin kısa zamanda aniden kapanması olay oldu. Olay TV’de işe başlayan mesleğinde iyi gazeteciler, “Türkiye basını çok kutuplaştı. Bir yandan iktidarı tutan basın, bir yandan muhalefeti savunanlar... Biz fabrika ayarlarına geri döneceğiz... Haberleri saklamayacağız, gizlemeyeceğiz, her kesime eşit mesafede duracağız... İktidar Partisi’nin Grup toplantısını canlı yayınlıyorsak, muhalefet partisinin gurup toplantısını da aynı formatla yayınlayacağız...” dediler... 30 Kasım’da yayına başladılar, 30 Aralık olmadan Olay TV’nin ortağı 2 iş adamı, “Biz Olay TV’yi kapattık” dediler. “Niçin kapatınız?” diye soranlara da; “iktidardan ağır baskı aldık, diğer işlerimize (fabrikalarımıza) çeşitli bahanelerle zarar verilir diye düşündük” anlamına gelecek cümleler söylediler. Olay TV’nin sahipleri sadece gazetecilik yapan patronlar olsaydı; iktidarın “TMSF’yi harekete geçiririm malını mülkünü elinden alırım, kapat TV’yi...” tehdidini göğüslerlerdi. Olay TV’nin açılması ve bir ayını doldurmadan kapanmasından çıkan ders: Gazeteciler gazetecilik yapsın. Tekstilciler Tekstilcilik yapsın!