Sarayı satılığa çıkarsaydı, Katarlılar iyi paraya alırdı. Gerçi o paranın bugün işsizin, dar gelirlinin, nefesi tükenen esnafın, çiftçinin, işçinin “kemer sıkmasına” bir çaresi olmayacaktı ama bir tavır, samimiyet sayılacaktı.

İyi günde...

Kötü günde...

Sizinleyim...

Algısı yaratacaktı.

Saraya alıştı.

Kemer sıkamıyor.

18 yıl önce Başbakan olduğunda parmağındaki evlilik yüzüğünü gösterip, “tek servetim bu...” diyordu. Ayrıca “israftır, gösteriştir, halkı küçümsemektir” diye Başbakanlık konutunda oturmamış, Ankara’da orta tabakanın yaşadığı semtte ev tutmuş, oğulları, kızları, eşiyle taşınmıştı. Partisinin milletvekillerine de “lojmanlarda oturmayın, halkın arasında ev tutun” diye öğüt verici olmuş, AKP’lileri “lojman sevici” davranmaktan menetmişti.

Yalanmış!

Rol yapıyorlarmış.

Bugün köşk seviyorlar.

Konak beğenmiyorlar.

★★★

İşte Ankara’da o gösterişsiz mahallede ev kiralayıp oturmaya başladığı günlerde Malatya’da minibüs şoförlüğü yaparak ekmeğini kazanan Mesut İnce,  meydanlarda “Recep Tayyip Erdoğan...”  diye hep bir ağızdan bağırıp coşarak ona bağlandı.

18 yıl ona oy verdi.

Her seçimde minibüs esnafını topladı, Cumhurbaşkanı seçilsin diye ona, onun listeye koyduğuna milletvekili adayına, onun gösterdiği belediye başkanına oy verdi.

3 gün önceydi.

Malatya’ya geldi.

Minibüs sahibi Malatyalı Mesut İnce de karşılamak için esnaf arkadaşlarıyla oradaydı; “Cumhurbaşkanımız sizden müjde bekliyoruz... Geçinemiyoruz...”  diye bağırdı.

“Abartma...”

Cevabını aldı.

Duygularını soran gazeteciye Mesut İnce: “18 yıldır hep ona oy verdim” dedi.

Verdi, gördü.

★★★

Prof. Dr. Ziya Özcan, Tayyip Erdoğan Başbakan olduğu günlerden de onun kadrosunda yer aldı. Aynı düşünce ve davanın adamlarıydılar. Beraber yürüdüler tüm yolları. Tayyip Erdoğan onu YÖK Başkanlığına önerdi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de onu YÖK Başkanı seçti. YÖK Başkanlığını bitirdikten sonra Ziya Özcan, AKP döneminde Varşova’ya büyükelçi olarak atandı.

Eski YÖK Başkanı!

Eski dava yoldaşı!

Eski büyükelçi!

AKP’nin ilk anketçisi Yusuf Ziya Özcan, “70 yaşındayım. Bizi idare edenlerin yolsuzluk yaptığını çok gördüm, ama
AK Parti döneminin son 10 yılda yaptıkları bir yolsuzluk hiç görmedim...”
 dedi. Ankara AKP Çamlıdere Belediye Başkanı Caner Can, ilçe kongresinde söz aldı ve “...tayin olan öğretmenin izini sürdüm. Torpilinin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşi Hamdi Selçuk’a uzandığını gördüm. Olmaz arkadaş...” dedi.

Desteklediler.

Ve gördüler.

Çay atarak gidiyor.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Gar İhalesinden ders!


Ekrem İmamoğlu, seçim propagandaları sırasında “25 yıllık AKP yönetimi sırasında belediyede yapılan yolsuzlukları tek tek sayıyor ve kazanınca savcılığa vereceğini” söylüyordu. İmamoğlu kazandı fakat yolsuzlukların üzerine gitmedi. TCDD Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarının kiralama ihalesini yaparken, İmamoğlu kazandığı için, belediye şirketlerini devre dışı bıraktı. Ve “iki tarihi garın 29 bin metrekarelik depo alanlarını aylık 350 bin TL kira bedeli karşılığı Hezarfen Danışmanlık Şirketi’ne verdi. Bu şirketin sahibi 30 yaşında AKP’ye yakın ve Okçular Vakfı’nın genel müdürlüğünü de yapmış birisiydi. Ekrem İmamoğlu, kiralama ihalesinin yolsuzluk üzerine bina edildiğini ileri sürüp dava açmıştı. Danıştay İstanbul Belediyesi’ni haklı buldu. İhale iptal edildi. İmamoğlu bütün yolsuzluk dosyalarını savcılığa verseydi, muhtemelen çoğundan olumlu sonuç alacaktı, almazsa bile hafızalarda kalacaktı. Unutma!