Bilim insanları açıkladılar: 15-20 yıl içinde bir tabak yemeğin, onu yiyecek olanın vücudunda hangi değişikleri yaratacağı ve kan değerlerinin nasıl dönüşeceği anında bilinecek.

Altyapı bağlayıcılar:

Yeme o lokmayı!

Ömründen 2 yıl gider.

Diye uyaracaklar.

Dünya böyle bir hızla dijital devrimi tamamlıyor fakat Türkiye dijital çağın neresinde ve “altyapı bağlayıcıları” ne durumda?

İyi durumda değil.

Sesli aramada ve görüntülü haberleşmede topallıyoruz. Korona salgını günlerinde ortaya çıktı ki, sadece Doğu ve İç Anadolu da değil İstanbul, Ankara, İzmir gibi ülkenin en gelişmiş üç kentinde bile “internet hizmetleri” yavaşladı.

Sesli arama.

Görsel bağlanma.

Geniş bant.

Fiber altyapısı.

5G hedefi.

Hepsinde döküldük.

Ana şirketimiz TÜRK TELEKOM, içinden oyduruldu, soyduruldu ve dijital çağa hazırlıksız, altyapısız yakalandı.

★★★

TÜRK TELEKOM, dijital yarışta hiç durmayıp koşacaktı. Yüzde 55 hissesi 2005 yılında; 6.5 milyar dolara Lübnanlı Hariri Ailesi’ne satıldı. Sözüm ona Lübnanlı aile, 6.5 milyar doları dışarıdan getirip TÜRK TELEKOM’un sahibi devlete ödeyecekti. Halka söylenen buydu ama öyle olmadı. Lübnanlı aile, kim akıl verdiyse, Türk bankalarından 4.7 milyar dolar kredi istedi.

Bankalar verdiler.

Türkün parasıyla!

TÜRK TELEKOM!

Yabancılaştırıldı.

★★★

Lübnanlı, TÜRK TELEKOM’un arsaları, binaları, stokları, alacakları; neyi var, neyi yok sattı. Telefon hizmetlerinin fiyatlarını artırdı, kârını yükseltti. Altyapıyı ise geliştirmeden öylece bıraktı. Yıl sonunda kazandığını ve hatta Türk bankalarından aldığı kredileri de dahil her varlığı yurt dışına alıp götürdü.

Arşivlerde var:

Lübnanlı ailenin TÜRK TELEKOM’un içini boşaltarak yurt dışına götürdüğü para 6 milyar doların çok üstündeydi. Ve Lübnanlı aile, “Türk bankalarından çektiğim 4.7 milyar dolar krediyi ödeyemiyorum” dedi, hisseleri bankalara bırakarak çekip gitti.

TELEKOM içi yendi.

★★★

TÜRK TELEKOM, devletten özele satılınca onu alan yabancı, kötü niyetli yönetmeye kalkarsa duruma anında müdahale etsin, uyarsın diye görevlendirilmiş bir Bağımsız Yönetim Kurulu üyesi vardı.

Bu üyenin adı:

Fuat Oktay’dı.

Ne yaptın, milli şirketin içeriden oyulmasını niçin önlemedin diye sorulmadan Cumhurbaşkanı yardımcısı yapıldı. Geçen 18 yıl içinde Türkiye, dünyanın ilk büyük 20 ekonomisi içinde 16. sıradan 19. sıraya düştü ve şimdi de ilk 20’nin dışına düşmeye doğru hızla gidiyor.

Uyan Türkiye!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Adana köprü başı! Otur saraya karşı!


Adana’da Seyhan Nehri üzerine Devlet Bahçeli Köprüsü’nün temeli 2016 yılında atıldı. Adana Belediyesi köprüyü 215 milyon TL’ye yapıp bitirecekti. 2016’dan 2019’a kadar 120 milyon lira harcandı ancak köprünün üçte biri tamamlandı. Köprünün temelini atan belediye başkanı seçimi kaybetti, yeni seçilen Zeydan Karalar, geliri-gideri hesapladı, belediyenin bu köprüyü tamamlayacak imkanı olmadığını açıkladı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı devreye girdi; köprünün yapım işi Ulaştırma Bakanlığı’na bağlandı ve 700 milyon lira ek kaynak çıkartıldı. Köprünün 820 milyon liraya mal olacağı belli oldu. Bu hesapsız köprü yapmanın daha mürekkebi kurumadan Adana’da planlanan yeni hava alanını yapma ihalesini alacaklara “12 milyon yolcu garantisi” verilmesi şartnameye konuldu. Yani adrese teslim ihale! Adanalılar ne yaman filozoflar ve öngörüsü ne yüksek insanlar! 50 yıl öncesinden “Adana köprü başı! Otur saraya karşı!” diye türkü sözü yazıp besteleyip söylüyorlar! Unutma!