Bir büyük adam sessizce aramızdan ayrıldı. İyi bir cenaze töreni bile yapmadan onu alelacele gömdüler... Törene eşi bile katılamadı!

Eğer, değerli kardeşim Saygı Öztürk, bir televizyon programında, o kişinin “Koronavirüsten öldüğünü” açıklamasa, Türkiye’nin bu olaydan haberi bile olmayacaktı!

İşte, özgür ve dürüst basının toplum hayatındaki önemi bu vaka ile bir kez daha ortaya çıktı.

Gerçekler saklanamıyor!

Bağımsız medya olmasa, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı gibi çok önemli görevler yapan ve hayatı vatana hizmetle geçen emekli bir orgeneralin, Aytaç Yalman Paşa’nın neden öldüğünü, neden bir garip gibi defnedildiğini bilemeyecektik!

★★★

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca iyi niyetli bir yönetici. İlk günden beri salgının seyri hakkında yaptığı açıklamalarla hepimizin takdirini kazanmıştı ama bu olayla maalesef notu kırıldı.

Bakan Koca, TV ekranında Türkiye’deki 3’üncü ölüm vakasını açıklarken sadece “Üçüncü hastamızı da kaybettik” dedi.

Bu eksik bilgiydi, çünkü ölen sıradan biri değildi. Onun kimliğini bildiği halde Bakan’ın bunu milletle paylaşmaması güven sarsıcıydı.

Hani, ne oldu şeffaflığa?

★★★

SÖZCÜ Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün televizyonda yaptığı açıklamayı CHP’liler Meclis’e taşıdı ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca soru yağmuruna tutuldu.

İşte o zaman Bakan Bey, Aytaç Yalman Paşa’nın koronavirüs nedeniyle öldüğünü açıklamak zorunda kaldı.

Her şeye rağmen Bakan Fahrettin Koca’ya güvenimizin devam etmesini arzu ediyoruz.

Kafamızda çok soru işaretleri var. Fahrettin Bey vatandaştan bir şey saklamasın lütfen... Halkın güveni devam ederse “Koronavirüs belâsı” ile daha çabuk başa çıkarız.

Simitçi, çaycı, gazozcu!


Televizyonlarda bilgi kirliliği yaşanıyor.

Bilgi sahibi olmayanlar, fikir sahibi oluyor ve ahkâm kesiyor, TV izleyicilerini aydınlatıyorlar. (!)

Yeniçağ yazarı Burhan Ayeri’nin dün bu tipleri eleştirmek için yazdığı ilginç yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. “Uzmanlara bakın: Simitçi, çaycı, gazozcu” diyor ve şöyle yazıyor:

“Tarafsız Bölge, katılımcıları anons ederek başlıyor. Ardından böyyük uzmanlarının tanıtımına geçiyor. İlk isim şimdilerin internet imparatoru Hadi Özışık. Geçmişine bakıyorsunuz, çaycı... Gerçekten iyi çay demlerdi... Onu yakından tanıyanlar bu daldaki uzmanlığını iyi bilirler!

Doğu Karadeniz mahsulüne biraz Seylan karıştırdığı zaman, en iyi formülü bulmuş demekti.

Sezen Aksu’nun zirve yaptırdığı şarkıdaki gibi ‘Simitçi, kahveci, çaycı, gazozcu’...”

TEBESSÜM

Şeyhin kerameti!


Şeyhin biri, dergâhında yıllarca kendisine hizmet eden yardımcısına “Var git, sen de kendi dergâhını kur ama sana şu topal eşekten başka verecek bir şeyim yok” demiş.

Adam önde, topal eşek arkada giderken yaşlı topal eşek ölüvermiş. Adam eşeği gömmüş. Mezarın başında oturup kara kara düşünürken oradan geçen bir kervanbaşı durup sormuş:

“Kimin bu mezar? Sen ne yapıyorsun?”

Adam “Çok değeli bir şeyhti, öldü, gömdüm, bırakıp gidemiyorum” deyince kervandakiler hemen bir türbe inşa etmişler, bizim adam da oranın şeyhi olmuş.

Zaman geçmiş, yeni şeyh çok ünlü olmuş, eski şeyhi de duyup ziyarete gelmiş. Biraz sohbetten sonra eski şeyh, çırağı olan yeni şeyhe sormuş:

“Burada yatan kim?”

Adam “Aman şeyhim, kimse duymasın, burada yatan senin verdiğin topal eşek” deyince eski şeyh kahkahayı basmış:

“Benim dergâhta da onun anası yatıyor!”

GÜNÜN SÖZÜ

Stres kalbin düşmanıdır ama bu ülkede stressiz yaşamak mümkün mü?