Sağlıkta sorunlarımız büyüyor...

İktidar, büyük masraflarla “Şehir Hastaneleri” yaptı... Yaptı da ne oldu? Vatandaşa kambur oldu. Şimdi “Hasta garantisi” verildiği için, müteahhitlere milyonlar ödeniyor. Ve bu paralar fukara halkın vergilerinden karşılanıyor.

Şehirlerin dışında, çok uzak bölgelerde lüks hastaneler inşa edilirken, şehir merkezlerinde bulunan ve her gün binlerce kişiye hizmet eden kamu hastaneleri üvey evlât gibi gözden çıkartıldı.

Bu garabetin en tipik örneği Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi...

Tam bir skandal... Ve bu skandalı CHP Sağlık Politikaları Genel Başkan Danışmanı Coşkun Bel ortaya çıkarttı. Bel, olayı şöyle anlatıyor:

★★★

Haydarpaşa Numune Hastanesi, 1999 yılındaki depremde büyük yara aldı. Binanın yüzde 80’inin çürük olduğu raporlarla ortaya konuldu.

Depremin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen, bu asırlık hastaneye güçlendirme veya yenileme anlamında hiç bir işlem yapılmadı.

2003 yılında, hastanenin geniş bahçesine yeni bir hastane yapılması planlanıp, mimari projesi hazırlandı, fakat bugüne kadar harekete geçilmedi.

150 yatak kapasiteli dahiliye kliniklerinin bulunduğu 6 katlı bina, durduğu yerde kolonları çatlayınca, boşaltıldı. Bir deprem olsaydı, bina yerle bir olacak, facia yaşanacaktı!

Geçtiğimiz günlerde Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin 152 yataklı cerrahi binasında da ciddi hasar görülünce, o bina da boşaltıldı.

Şu anda hastanenin genel cerrahi bölümünde ve beyin cerrahisi kliniklerinde ameliyatlar yapılamıyor! 700 yatak kapasiteli hastanenin klinikleri kapatılarak 400 yatağa düşürüldü.

Çürük raporu olan ve bütün bölümleri dökülen hastane sahipsiz ve Sağlık Bakanlığı bu duruma garip bir şekilde sessiz!

★★★

Hal böyleyken... Hastane arazisinin bir bölümünde 4 katlı, depreme dayanıklı, sağlam bir otopark inşa edilerek hizmete açıldı.

İSPARK tarafından inşa edilen modern otopark 840 araç kapasiteli...

Hastalarımızı kurtarmak için depreme dayanıklı hastane yapamadık ama depreme dayanıklı harika bir otopark inşa ettik!

Böylece, otomobillerimizin, insanlarımızdan daha değerli olduğu devlet tarafından da onaylanmış oldu! Sağlık Bakanlığı iftihar edebilir (!).

“Adaletin bu mu ey AKP?”


Gazeteci-yazar arkadaşımız Selcan Taşçı Hamşioğlu “Müyesser Yıldız’ın 4 aydan fazla süredir cezaevinde tutuluyor olması hangi gerekçeyle izah edilebilir?” diye soruyor ve şu notları düşüyor:

- Çeşitli suçlardan hüküm giymiş on binlerce mahkûma (salgın nedeniyle) 2 ay izin veriliyor.

- 2 ay sonra ‘Salgın devam ediyor’ deyip izinleri 2 ay daha uzatılıyor.

- 2 ay sonra, 2 ay daha.

- 2 ay sonra iki ay daha.

- Suçları sabit görülmüş, mahkûm olmuşlar, buna rağmen 8 aydır hayatlarına ‘özgür’ bir şekilde devam ediyorlar.

- Aynı süreçte, 7 yıldan az mahkûmiyet cezası alanlar zaten hiç hapis yatmadılar!

...Üç, beş, on, yüz değil, ilk açıklanan sayıya göre korona piyangosundan yararlanan mahkûm sayısı 64 bin 661 kişi.

60 binden fazla suçlu için cezaevine döndürmeme formülü aranıyor.

Suçlu olmayan -zira daha ispat edilebilmiş bir suç yok ortada- henüz yargılanmasına bile başlanmayan gazeteci Müyesser Yıldız için âdeta cezaevinden çıkarmama formülü icat etmeye çalışılıyor.

Belki de beraat edecek ama ne salgın, ne masumiyet karinesi, ne anayasal güvence altındaki hak ve hürriyetleri, hiçbir ölçü, Müyesser Yıldız’ın atıldığı hücrenin kapısını açamıyor.”

Bu notları okuduktan sonra yüreğimiz yanarak acı acı tebessüm ediyor ve “Senin adaletin bu mu ey AKP?” diyoruz!

GÜNÜN SÖZÜ


Sanayi üretiminde dünyada ikinciymişiz! Ne olur gıdıklamayın bizi!