Koronavirüs, etkili bir aşı ya da ilaç bulununcaya kadar tüm dünyayı dehşete düşürmeye devam edecek. Bu kesin. Ancak...

Virüsten daha tehlikelisi, toplumun paniğe kapılmasıdır!

‘Korona’nın anlamı taçtır. Virüs mikroskopta taç şeklinde göründüğü için “Koronavirüs” adı verilmiştir.

Dünyanın başına geçirilen uğursuz bir taçtır bu!

Uzmanların gösterdiği her türlü önlem alınmalı ancak panik havasına girilmemelidir.

İnsanların marketlere hücum etmesi toplumun psikolojisini ve ruh sağlığının bozulduğunu gösteriyor.

Virüs fırsatçıları hemen harekete geçtiler. Yüz maskeleri ve dezenfektan ürünlerin fiyatları aşırı oranda artmış bulunuyor.

Bu konuda devlete düşlen görev ciddi bir denetimle fırsatçılara göz açtırmamaktır!

★★★

Çalışmalarını başarılı bulduğum Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Ülkemizde vakayı erken dönemde yakaladık, şansımız var. Bu hastalık daha çok kış enfeksiyonu. 2 ay direnelim, yazın sıcaklarla virüsün etkisi azalıyor” diyor.

Bakan haklıdır. Çünkü Çin’den gelen haberler de bunu teyit ediyor.

2003 yılında SARS virüs salgınını ilk keşfeden Çinli bilim adamı Dr. Zhong Nanshan, koronavirüs salgınının dünya genelinde Haziran ayında sona ereceğini açıkladı.

Demek ki, biraz daha dayanmamız gerekiyor. Ha gayret!

★★★

Ülkemizde ciddi önlemlere ihtiyaç vardır ama paniğe gerek yok!

Koronavirüse ne kadar erken teşhis konulursa, iyileşme o kadar hızlı olur.

Peki, nasıl erken teşhis koyarız?

Uzmanlar şu basit yöntemi öneriyor:

* Özellikle sabahları kalktığınızda, nefesinizi içinize çekin, 10 saniye bekleyin. Öksürmezseniz korona virüsü yok demektir.

* 25-27 derece ısıda virüs ölüyor.

* Sıcak, hele güneş, virüsün en büyük düşmanıdır.

* Virüs solunum yoluyla bulaşıyor. Şüphelendiğiniz vakit (ateş, öksürük ve solunum sıkıntısı hissettiğiniz zaman) derhal hastaneye gidin.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre:

“Koronavirüs, dünyanın yarısına bulaşacak ama insanların yüzde 80’ine hiçbir şey olmayacak. Yüzde 20 içinde bulunan hastalardan kaç kişinin hayatını kaybedeceği tedavi sonucu belli olacak.” Bu oranın düşük olacağı belirtiliyor.

Gözle görünmeyecek kadar ufak bir virüs koca dünyayı esir almış durumda. Demek ki, düşmanın küçüğü olmuyor!

Basit korunma yolları


Bilime kulak verelim ve uzmanların koronavirüsten korunmak için yaptıkları şu önerileri titizlikle yerine getirelim:

- Ellerimizi sık sık sabunlu suyla 20 saniye kadar yıkayalım.

- Burnumuza, ağzımıza, gözümüze ellerimizi, yıkamadan dokunmayalım.

- Bulunduğumuz ortamı sık sık havalandıralım.

- El sıkışmayalım birbirimize sarılıp öpüşmeyi bırakalım.

- 60 yaş üstü hastalarla, astım, diyabet, kalp ve akciğer rahatsızlığı olanların riski daha büyük.

- Kalabalık ortamlardan uzak duralım, gerekirse maske takalım.

- Havlu ve temizlik eşyalarını ortak kullanmayalım.

- Bağışıklık sistemimizi güçlendirecek gıdalar alalım, kaliteli beslenelim.

- Öksürme ve hapşırma sırasında tek kullanımlık kâğıt mendiler kullanalım.


TEBESSÜM

“Korona da neymiş?”


Temel ile Dursun, Karadeniz’den İstanbul’a geldikleri akşam bir meyhaneye gidip kafa çekmeye karar veriyorlar.

En iyi rakı nerede içilir? Tabii ki Boğaziçi’nde...

Bir taksiye atlayıp şoföre:

“Aslanım çek bizi Tarabya’ya” diyorlar.

O sırada aracın radyosunda uzun uzun “Koronavirüs” haberleri veriliyor.

Temel dinliyor dinliyor ve hükmünü veriyor:

“Ula nedir ki Korona?

Bizim rakı beş kor ona!”

GÜNÜN SÖZÜ

Düşman düşmandır! Düşmanın karınca bile olsa onu küçümseme!