CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun makamına gittiğimizde, Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan, İletişim Koordinatörü Okan Konuralp, Basın Danışmanı Ömer Topsakal bulunuyordu. Bir saat sonra başlayacak yayının içeriğiyle ilgili tek kelime bile konuşmadık.

Kılıçdaroğlu, Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman’ın görevden alınışının haksızlığı, hukuksuzluğu üzerinde durdu, sinirlendi, “Bunlarla bizi yıldıramazlar” dedi. Daha önce içmediğimiz keçiboynuzu çayı bize çok değişik geldi.

Tuncay Özkan’ın odasına indiğimizde, TBMM Grup Başkanvekili Engin Koç, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen sohbet ediyordu. Alper Başkan sakal bırakmış ve görenler yakıştığını söylüyordu.

Yalova Belediye başkanını, soruşturmanın selameti için açığa alınmasının ardından sıcağı sıcağına yayına bağlayabilmek için de uğraşıyor, Salman’a ulaşmaya çalışıyordum. O konuda, Özkan yardımcı oldu.

[caption id="attachment_5652516" align="alignnone" width="880"] İLK BİLGİ HATAY BELEDİYE BAŞKANI’NDAN GELDi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İdlib’den gelen şehit haberini alınca yıkıldı. O anlar böyle görüntülendi.[/caption]

HTS KAYITLARI


Her Pazar saat 20.30’de KRT televizyonunda yayımlanan “Sisler Bulvarı” programını, Kılıçdaroğlu’nun yoğunluğu nedeniyle Perşembe günü “Sisler Bulvarı-Özel” programını yapmaya karar vermiştik.

Son yıllarda adı hiç ağızlardan düşürülmeyen İdlib, “gözlem noktaları”, askerimizin Suriye’de bulunmasının doğru olup olmadığına ilişkin tartışmalar da ister istemez konularımız arasında olacaktı.

CHP Genel Başkanı, HTS kayıtlarını, yani darbe girişimi gecesinde kimin kimi aradığı, kaç dakika konuştuğu, o an hangi baz istasyonu bölgesinde bulunduğunu ortaya koyan HTS kayıtlarının açıklanmasını istemişti.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise açıklandığı zaman “kel”in görüleceğini belirtmiş, bunun açıklanmasının zamanının gelmediğini söylemişti. Önemli bir iddiası daha vardı, ByLock haberleşme ağında isimleri bulunanların bazıları ayıklanmıştı. Röportaj yaptığımız salonda, Kılıçdaroğlu, ben ve kameramanlardan başka kimse yoktu.

ÇÖKTÜĞÜ AN


Yayın saatimizin sonuna doğru yaklaştığımızda, İdlib’den kötü haberler gelmeye başlamıştı. Ama ne olduğunu bilmiyorduk. Yayınımız bittiğinde, İletişim Koordinatörü Okan Konuralp, Kılıçdaroğlu’na yaklaştı, “İdlib’de askeri birliğimize saldırı olmuş. Çok sayıda şehidimiz olduğu söyleniyor. Sağlıklı bilgi almaya çalışıyoruz” derken, Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan da sosyal medyada çok kötü haberler yer aldığını belirtti.

Asansörle genel başkan katına çıkarken, herkes bir yerleri arıyor, olayın içeriği hakkında bilgi edinmeye çalışıyordu. Bizler de bu çabanın içine girdik. Hataylı bir arkadaşım yörede konuşulanları bir çırpıda anlattı. Sesi üzgün, ağlamaklıydı. “Burada konuşulanlara göre en az 40-50 askerimiz şehit edilmiş” diyordu.

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, Avukatımız İsmail Yılmaz da bilgiler alıyordu. Ancak resmi bir açıklama olmadan bu tür haberlerin yayımlanmasının nasıl büyük sıkıntılar yaratacağını da bildikleri için hep resmi açıklama yapılmasının beklenmesi gerektiğini söylüyorlardı. Sağdan-soldan bilgi alınıyordu ama herkes birbiriyle çok farklı bilgiler aktarıyordu.

Kılıçdaroğlu, “Bana, Hatay Belediye Başkanımız Lütfü beyi bağlayın” dedi. Başkan Lütfü Savaş’a, “Ne oluyor Lütfü Bey?” dedi. Şehit sayımızın 20’ye yakın olduğunu öğrendiğinde, Kılıçdaroğlu, tam anlamıyla çökmüştü. Yüzünü kapattı, “Vah…vah.. Allah rahmet eylesin. Çok üzgünüm. Askerimizin Suriye’de ne işi vardı? Böyle olacağını bilmiyorlar mıydı?” diye söylendi. Kılıçdaroğlu’nun çöktüğü an, eski gazeteci olan avukatımız İsmail Yılmaz, fotoğrafı çekiyordu.


AYAKLI DİVAN


Kötü haber yayıldıkça, CHP’de de hareketlilik arttı. Genel Başkan Yardımcıları, TBMM Grup başkanvekilleri, birer birer odaya gelmeye başladı. Az sayıda kişinin katıldığı bu tür toplantılara “Ayaklı Divan” deniliyordu.

Ancak konu çok önemliydi ve o saatte MYK üyelerinin de genel merkeze gelmesi istendi. Yalova’ya kalabalık bir milletvekili grubu gidecekti. Böyle bir ortamda o ziyaretin yapılmaması o an kararlaştırıldı. Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Engin Koç ve Özgür Özel’in ardından, TBMM İdare Amiri Kadim Durmaz da gelmişti. Herkes bir yerleri arıyor, sağlıklı bilgiye ulaşmaya çalışıyordu.

Bir gün önce bu odaya ,oğlu İdlib’de bulunan bir anne gelmişti. Kılıçdaroğlu, annenin, “Çocuklarımızın hepsi orada şehit olacak. Çocuklarımız niçin orada Kemal Bey?” deyişini hatırlattı. O an, gelen annenin oğlunun da şehitler arasında olup olmadığı da merak edildi.

Kılıçdaroğlu, arkadaşlarından hiçbir medya kuruluşuna açıklama yapmamalarını rica etti. TBMM’nin olağanüstü toplantıya çağırılması ve gizli oturum yapılması için TBMM Başkanlığı’na başvurulması da o gece MYK’da kararlaştırıldı.

OLACAK ŞEY Mİ FAHRETTİN BEY?


Sabaha kadar siyasi parti genel merkezlerinin ışığı sönmedi. Herkes “ne yapılmalı, ne yapmalıyız?” sorusuna cevap arıyordu. Biz de aman yanlış bir şey olmasın titizliğindeydik.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun gazete temsilcilerini olay hakkında bilgilendirmek için davet etti. Ama ayrıma başvurarak, bazı gazetelerin temsilcilerini bilgilendirme kapsamı dışında tutarak.

Hem böyle bir olayda, hem böyle bir günde bu kadar ayrımcılık olacak şey mi Fahrettin Bey? Hiç değilse milli konularda ayrımcılık yapmayın. Vallahi yakışmıyor, billahi yakışmıyor.